Başlığa bakım, “Bu ne demek diyenler” sizce seçmen gerçekten de cahil ya da aptal mı?
Onardan biri olarak bu milleti tanıdığımı sanıyorum ki, ne millet nede seçmen asla ikisi de değildir.. Seçmen son yıllarda daha da seçici olmuş; hangi çiçekten balın alınacağını, hangi inekten sütün sağılacağını iyi bildiği için; o çiçeğe konmakta ve ineğin altına oturmaktadır.
Başarısızlıklarınıza kılıf arıyorsanız, bu iki sıfata sığınmak en basit ve en sığ mazerettir. Elin adamı nasıl biliyor, ikna ediyor. Oyunu aldıktan sonra da bildiğini okuyor, programını uyguluyor?
Rahmetli Türkeş’e bir gün ülkücüler gelir. Çankırı Caddesindeki bir gazinonun kötü işler yaptığını söylerler ve “İzin ver burayı dağıtalım.” Derler. Başbuğ gençleri bir güzel dinler.
Sonra gençlere; “Orayı dağıttınız. Sonucunu da hiç düşündünüz mü? Sizin peşinize kolluk kuvvetleri, terörle mücadele ekipleri, hukuk ve yasalar düşmeyecek mi? Sizleri içeri atmayacaklar mı? Sonra da bizi kurtar demeyecek misiniz?” der.
Başbuğu dinleyen gençler, “İyi de ne yapalım? Yapılan pisliğe göz mü yumalım?” derler.
Siz olsaydınız ne derdiniz?
Başbuğ gençlere, “Bakın yiğit bozkurtlarım! O gazinonun sahibini de ikna edip oyunu alarak Ankara Belediye başkanı olsanız. Sonra zabıtanızı, doktorunuzu gönderseniz; onlar gidip masaların üstüne parmaklarını sürüp kirliliği gerekçe göstererek ‘ filan yasanın filan maddesine göre burayı 10 gün kapatıyoruz’ deseler kim ne yapabilir” der.
Cevabı haklı bulan gençler dağılırlar.
Türk seçmeni asla bön değildir. 7 Haziran seçimlerinde, S. Erdoğan ve AKP’ye “Dur artık! Çizmeden yukarı çıkıyorsun!” diyerek gerekli ikazı ve sarı kartı göstermiş, muhalefetten de ne yapabileceğini görmek istemiştir.
Muhalefetin, asla hükümet olamayacağını, uzlaşamayacağını, kendisine destek ve yardımcı olamayacağını, verilen eli tutamayacağını görünce; pişman olmuş ve hiç değilse, “İSTİKRAR” diyerek kötünün iyisi mantığı ile Kasım’da tekrar AKP’ye bir kredi daha vermiştir.
Muhalefet, TBMM başkanlığını bile iyi idare edememişler, inatçı keçilerin durumuna düşmüşlerdir.
Bu durumda, ekonomisi duran, siftah dahi yapamayan, oğlunun, kızının ataması olmayan, banka kredileri altında ezilen taklacı kuşlara dönen SEÇMENİN yerinde siz olsaydınız ne yapardınız?
Türk insanı, aklıselimdir, seçicidir, iyiyi kötüden ayırt etme yetisine, leb demeden leblebiyi anlayacak sezgiye sahiptir. Onun için bir diğer adı da, “Çarıklı Erkânı harp= Okumamış Kurmay” dir.
AKP’li vekil adaylarını dinleyen bir köylü seçmenin, “Dediklerinin hepsi yalan. Amma anladığım gibi konuştular” tespiti, yabana atılacak bir tespit midir?
Siz ONU anlayamadıysanız; O sizi anlamak için neden enerjisini harcasın ki?
Halkla inatlaşan, ona rağmen siyaset yapmaya kalkışanlar; rüzgâra karşı işeyenlerin durumuna düşerler. Ne tekim de düşmüşlerdir.
Bu halkı anlayan daima kazanır. Sizi yanında gören, sizin yanınızda olur.
Özrü başkasına yıkmaya çalışma suçundan da vaz geçilmelidir. Kumaşınıza göre kesim yapmazsanız, asla dikemezsiniz.
Esen kalınız.
Nazım Peker
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı