Yusuf Dülger
Yusuf Dülger

Üretici Eğitim

Üretici Eğitim

Okullar tatile girdi, üniversite sınavları yapıldı. Ortaokul mezunu öğrenciler gidecekleri liseyi, üniversite sınavına giren gençler hayallerindeki fakülteyi düşünüyorlar. KPS için hazırlık yapan, girdiği KPS sınavının sonucunu bekleyen çok sayıda genç var. Yani öğrencilerimizin ve gençlerimiz hayatlarını “devlet memuru olmak, masa başında” çalışarak üzere planlamışlar.

“Geleceğimiz” dediğimiz insanlar: “Bir iş yeri açayım. Fabrika kurayım. Hububat üreteyim. Hayvancılık yapayım. Yorularak kazanayım. Birkaç işsize iş vereyim. Türkiye’nin ekonomi ve teknolojide dünyanın süper devletlerinden birisi olması için benim de katkım olsun” diyen öğrenci ev genç sayısı çok az.

Bana göre bu bir hastalık. Bu hastalığın mikrobunu Ankara’daki üst düzey siyasi yöneticiler, milli eğitim, kültür, aile, çalışma ve sosyal güvenlik bakanları, anne ve babalar üretiyor. Bunun nedeni, Türkiye’de çalışmaya ve üretime yönelik bir eğitim felsefesinin olmayışıdır. Yeni nesil yorulmadan yaşamak istiyor. Bunun sorumlusu adını andığım yetkililer ve kurumlardır.

Tarlalarımızın çoğu ekilmiyor. Meralarımız boş. Ormanlarımız ve orman ürünlerimiz azalıyor. Atölye ve fabrika sahipleri teknik eleman arıyor, bulamıyor. İş arayan çok işsiz var. Bu işsizlerin çoğu “tahsilli.” Halk arasında “Şeytan çarpması” denen bir söylem ve inanç var ya, ortalık böyle. Düşünce ve hayatımızı şeytanlar çarpmış ama çarpıcılar “cin şeytanı değiller, insan şeytanı.” Çarpığı yaratan biziz, yanlış eğitim sistemimiz.

Liseyi bitireceğim yıllarda Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) gelecek için 5’er, 10’ar yıllık planlar yapardı. O planlarda Türkiye; “Hangi alanda ne kadar yatırım yapayım? Kamu çalışanlarının ne kadarı ne zaman emekli olacak, yerlerine hangi alanda ne kadar eleman lazım? Tarım, hayvancılık, sanayi alanlarına ne oranda para ve insan gücü ayırayım…” hesaplarını yapar; ona göre ortaokul, lise, meslek lisesi, üniversite çeşidi açardı. Ölü yatırım yapılmaz veya çok az yapılır, çekilen emekler, harcanan paralar boşa gitmezdi.

Şimdi öyle değil. “Üniversitesiz il bırakmayacağım. Senin iline 2., 3. üniversiteyi açacağım. Her yerde İmam-Hatip olacak…” deniyor, öyle oluyor. Peki sonrasında? İşsizlik artıyor, dengeler bozuluyor, üretim azalıyor, fabrikalar kapanıyor, sadaka (dilencilik) ekonomisi yerleşiyor.

Acı ve gülünç durumlara düştük. Hangi alanda ne kadar okul ve öğrenciye ihtiyacımız varsa o kadarına yapalım. Plansız ve çıkar amaçlı yapılan eğitim-öğretim faaliyetleriyle boşa giden yıllara ve harcamalara yazık. Ülkemizi, sayısı fazla üniversiteler değil, nitelikli üniversiteler kalkındıracak. Karnımızı her yere açtığımız İmam-Hatipler doyurmuyor, asine aç bırakıyor. Bugünkü din eğitim ve öğretimi dürüst Müslüman da yetiştirmiyor, sahtekârları çoğaltıyor.

Eğitimde toplumcu değil bireyci, verici değil alıcı, üretici değil tüketici olduğumuz sürece hastalıklarımız artacak. Bu süreci tersi çevirmeliyiz. “Ne kazanacağımın” yanında bir de “ne kazandıracağım, neyi ne kadar üretelim” düşüncesine gelmeliyiz. Böyle bir düşünceyi yaratmak devletin görevidir.

Türkiye’nin bugünkü yöneticileri bu görevi yapmıyorlar. Onlarda böyle bir erdem yok. Ayrıca, bu yönüyle Türkiye’nin siyasi muhalefetinde de eksiklik var. “İşsizlik var önleyeceğiz. İşlerimiz bozuk düzelteceğiz” demek yetmez. Eğitim-öğretimden işsizliğe kadar bütün sıkıntılarımızı hangi takvimle ve hangi usullerle gidereceğinizi ayrıntılı olarak önümüze koyacaksınız. Bir yurttaş olarak size o zaman ilgi ve güven duymaya başlarız. Hazırlıklı olmayan bir muhalefet göreve gelince başarısız olur.

Diyebilirsiniz ki: “Bunları düşünmek bize mi kaldı? Bunları devleti yönetenler düşünsün, onlar değilse muhalefet düşünsün.” Peki, ya bu kesimler bunu düşünmüyor, deprem her geçen gün şiddetini artırıyor ise? İşte o zaman bu görev bize düşer.

Çocuklarımızın, ulusumuzun ve ülkemizin geleceğini düşünmek, düşündüklerimizi konuşmak, ilgililere aktarmak, gerektiği zaman eleştirmek bir yurttaşlık görevidir. Uygar insanın bir özelliği de budur düşüncesindeyim.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!