Lütfullah Kaleli
Lütfullah Kaleli

Şüphe

featured

Şüphe; endişe, kaygı, tasa, tereddüt anlamlarına gelir. Son olarak ABD ile geliştirilen ilişkiler ağında, bazı endişelerim var. İkinci bir MARŞAL yardımı faciası ile karşılaşır mıyız? Yine savunma sanayimizi kendi ellerimizle yok ettirirler mi, tekrar yavaş yavaş elde edilen bağımsızlık adımlarımızı durdurur muyuz? ABD askerleri için genel evleri beyaza boyatır mıyız?

Ve bir gece! ABD koalisyonun yurdumuza yapacağı saldırı ile uyanır mıyız? ABD 1900’lü yıllarda yaptığı planlardan asla vazgeçmedi. Güzel kentlerimizde ABD bağlantılı kurum ve yardım derneklerinin sayısı oldukça kabarık. Merdiven altı kiliselerin sayısını ancak Allah bilir.

Filistin olayı, bize tekrar gösterdi ki, hiçbir şey savaşın acı gerçeklerini değiştirmiyor. Yıllarca insan hakları, demokrasi, uluslararası hukuk, insancıllık gibi ,içi boş kavramlarla kandırıldık- Kandırılmaya devam ediyoruz.

Uluslararası hukuktan gücün kadar yararlanabiliyorsun, uluslararası kurumlardan gücün oranında destek buluyorsun, yaptığın anlaşmalar gücünle bağlantılı olarak geçerli oluyor. Gücün var ise insansın. Güç dediğimiz şey; silah, sanayi, ordu, ordunun yeterliliği, ekonomi, nüfus, birlik-beraberlik, kültürel üstünlük ve alt bağlantıları olarak sıralanabilir.

Bunlar bilinen ancak yinelemek zorunda kaldığım şeyler. Gelelim günümüze; düşmanlarımızı kaygılandıran ağır sanayimiz, savunma sanayiimiz, ordumuzun gücü, milli duygularımız, kültürümüz, birliğimiz-beraberliğimiz, ağır adımlarla hakimiyet sahalarımıza ve ötelerine dönüşümüz, enerjide bağımlılıktan kurtulma çabaları.

Filistin üzerinden, güzel ülkemi savaşa sokma çabalarını görmezden gelemeyiz. Ukrayna’dan- Filistin’den-Suriye’den-Iraktan bin beter oluruz. Yedi cephede birden savaşmak zorunda kalırız. Yeniden devlet kurmak zorunda kalabiliriz. Yeni doğan balalarımızın (bebeklerimizin) ölümünü bir ramazan ayında oruçlu iken seyretmek zorunda kalabiliriz. Bayramları aç susuz ve bombalar altında geçirebiliriz. Filistin bunun son örneği.

Siyasal İslamcıların tuzağına düşülmemesi gerek. Birilerinin hedefleri uğruna maceraya atılmak….   Bizler kendi yerli ve milli planlarla- kendi çıkarlarımızı gözeterek, bir şeyler yapma durumundayız. Bir atak yapılacaksa! Bizim istediğimiz vakitte- bizim istediğimiz şekilde- bizim istediğimiz yerde- bizim istediğimiz sürede – bize göre olmalı- şartları bizler olgunlaştırmalıyız.

Türk devletlerini batının etkisine girmekten korumalıyız. Birbirlerine düşmekten korunmalarını sağlamalıyız. Tam bağımsız olarak davranmaları için, cesaretlendirmeliyiz. Türkistan coğrafyasına tam egemenlik getirmeden, bir hamle yapmak, akıl gereği olmasa gerek. ABD’nin sınırlarımızdan- içimizden -nüfuz alanlarımızdan kovulduğunu görmek ne güzel olur!

Arap din kardeşlerimize ilgi gösterilecekse, din kardeşliğimizi ispat edeceksek önce oralardaki Lavrens’in torunlarını temizlemekle, işe başlasak iyi olacağı düşüncesindeyim. İngiliz hayranlığına son versek ne güzel olur. Arapları cetvelle çizilmiş sınırlardan -kabile esasına dayalı kent devletçiklerin kurtarsak ne güzel olur.

Görklü Çalap’ımızın görkemli selamları Kahraman ırkıma güzel şeyleri -güzel günleri ,göstermek için uğraş veren genç ihtiyar-asker-sivil yiğitlerimizin üzerine olsun vesselam.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!