Lütfü Şahsuvaroğlu
Lütfü Şahsuvaroğlu

Sovyetler Birliği Gibi Dağılmak

Kürt Sorunu Çözüm Sürecini Hitama Erdirmenin Yeni Proje Duyarlılığı:
 
Birçok yazar, özellikle de Kürt sorununun hitama erememesinden ötürü sitemkâr ve peşîmân olanlar PKK meselesinin bir arakesit meydana getirdiğinden pek elemliler.
 
Onlara göre, Osmanlı’nın son zamanlarda akıl erdiremediği çözümleme bu terör bertaraf edilende mümkün hale gelebilecektir.
 
Neymiş o:
 
Sovyetler’in yaptığı gibi yapmak…
 
Bakın neler diyorlar:
 
Bu saatten sonra devletin, hükümetin görevi şiddete taparcasına sarılan PKK’ye anladığı dilden cevap vermekle beraber, Kürt sorununa dair on yıllardır konuşulanları uygulama alanına koymaktır.
 
Aksi takdirde kısa bir süre sonra bunun da kaçırdığımız fırsatlardan biri olmasından korkuyorum. Çünkü tarihimiz, özellikle yakın tarihimiz bu türden kaçmış altın fırsatlarla doludur.
 
Ne zaman Sovyetler’in dağılış süreci aklıma gelse Osmanlı’nın böyle bir hamleyi gerçekleştirememesine yanarım mesela. Ruslar değişen dünya ile birlikte omuzlarındaki ağır yükü hantal komünist sistemle taşıyamayacaklarını anladıkları anda Sovyet bloğunu dağıttılar. Blok içindeki milletlere bağımsızlık ererek geride daha dinamik bir Rusya’nın kalmasını sağladılar.
 
Bunu hatırladıkça diyorum ki: Osmanlı da böyle bir şey yapabilirdi. Artık imparatorluğa bağlı kalmak istemedikleri belli olan Hristiyan milletlere bağımsızlıklarını verip Müslüman milletlerle daha diri, daha dinamik federal bir yönetim kurabilirdi. Bugün karşılaştığımız sorunların hiçbirini de yaşamazdık.” 
 
PKK’yı sırtından atmış Kürtlerle yeni ittifaklar kurmasını salık veriyor AKP’ye…
 
Vahdettin İnce 29 Mart 2016 Karar’daki köşesinde böyle yazıyor.
 
Terör örgütüyle masaya oturmayın dediğimizde de benzerleri “elbette ki elinde silah bulunanla masaya oturmak gerekir; başka ne olabilirdi ki” filan diye çıkarsama(!) yapıyorlardı.
 
Koskoca Kürt halkını bir kenara koyup onları üstelik silahlı terör örgütünün inisiyatifine terk et, sonra da “neden böyle oldu; ne güzel gül gibi geçinip gidiyorduk” de…
 
Akıllanmanın da bir edebi olmalı ya hu!..
 
Şimdi yine başa saracaklarmış.
 
Hele aradan bir terör çıksın yeniden Osmanlı’yı Sovyetler’e benzeteceklermiş.
 
Atalarından daha akıllı imişler ya…
 

 
Şöyle olacakmış.
 

 
STK’lar halkı referanduma hazırlayacaklarmış…
 

 
Kim takar bindirilmiş kıta STK’yı…
 
Sahibinin sesi STK’lar çalışsa ne olur çalışmasa ne…
 
Kimi kanaat önderlerinin bir sözüyle sivil toplum kendini korumaya alır…
 
Bu milletin kendi içindeki cevher-i aslisi neyin doğru olacağına karar verir.
 
O kadar…
 
Sen bu cevher-i aslî’yi hoşnud etmeye, alacağın kararlara inandırmaya bak!
 
 
 
BİR KİTAP: AK YOL
 
Cemile, Cengiz Aytmatov’un yazdığı en güzel aşk hikâyelerinden birinin adı.
 
Gerçekten Aragon’un dediği gibi dünyanın en güzel aşk hikâyesi…
 
Ama Kırgızlar arasından yeni bir aşk hikâyesi daha doğdu.
 
Cemile’ye inat.
 
Ak Yol, Cemile’de ileri sürülen aşk anlayışına geleneksel bir itiraz.
 
Kırgızların kadim aşk anlayışına bir ayna…
 
Kırgızlar belki de Sovyet edebiyatçılarının akreditasyonuna karşı Omor Sultanov’u çıkardılar.
 
Omor Sultanov’un yazdığı Ak Yol günahın akışkanlığını, suyun hatırlattıklarını, çocukluk aşkının saf ve berrak demlerini anlatıyor bize…
 
Pol ve Virgini gibi saf ve temiz bir aşk. Su gibi…
 
Günah mülahazaları da öyle…
 
Ak Yol, Avrasya Yazarlar Birliği’nin Yayınevi BENGÜ tarafından Türkiye Türkçesine kazandırıldı.
 
 
 
RUBAİ: Sebat
 

Sebat etmeye ne var yalan dolu davada

Ne söz varsa verilmiş kaldı hepsi havada

Bir tesellim var o da mazi unutulmuyor

Gözetliyor intikam izini mâsivada

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!