Bu makale, Türkiye’nin içinde bulunduğu ağır ekonomik şartları ve kontrol edilemeyen enflasyonun toplumsal etkilerini edebi bir dille ele almaktadır. Yazar, asgari ücretliler ve emekliler başta olmak üzere dar gelirlilerin alım gücünün yok olmasını ve hayallerin yerini geçim derdine bırakmasını hüzünlü bir perspektifle aktarır. Orhan Veli gibi şairlere ve masalsı unsurlara atıfta bulunarak, halkın yaşadığı maddi sıkıntıların sadece birer istatistik değil, derin bir insani dram olduğunu vurgular. Küresel adaletsizliklere ve savaşlara da değinen yazar, 2025 yılından beklentilerin boşa çıkışını ve toplumun geleceğe dair duyduğu derin kaygıyı dile getirir. Nihayetinde tüm bu karamsar tabloya rağmen, yazı manevi bir teselli ve iyi dileklerle son bularak sabır temasına odaklanır.
Evvel zaman içinde kalbur saman içinde diye düştük yollara…
Masallar, hikayeler, tevatürler, rivayetler derken eski yılı uğurladık…
Neredeyse hiç gülmedik, ağladıkça ağladık…
Karaları bağladık…
Efkâr bastı, felek vurdu, kader unuttu…
Eski yıl günahıyla sevabıyla çekti gitti…
Yeni yılın eşiğinde, enflasyonun beşiğinde olmak nasıl bir his mi?
Fiyatlar tavan…
Ucuzluk yavan…
Dolar kırk üç lira akla ziyan…
Altının gramı altı binden ziyade kolaysa dayan…
Lafın hedefi Nobel…
Yalan, oturmuş işlek bir cadde kenarındaki kafeye, atmış bacak-bacak üstüne, kahvesini yudumluyor…
Hayaller Paris, gerçekler asgari ücret…
5 Ocak’ta ne mi olur?
Bir de emeklileri seyret…
*****
Bir zamanlar bizi gören gözler vardı…
Elimizi tutan eller yanı başımıza otururlardı…
Her neredeysek duyarlar…
İki elleri kanda olsa koşarlar…
Bizleri arar bulurlar…
Göremezlerse nerede diye mutlaka sorarlardı…
Yüzümüze gülümseyen yüzleri, her daim tutulan samimi sözleri vardı!
Ne mi oldu?
Laf duman oldu, uçtu gitti nerede nasıl bilinmez…Arasan bulunmaz…Bulsan değil kimseye kendine dahi faydası dokunmaz…
Enflasyonun inesi yok…
Lafın sözün bitesi yok…
Zammın yeminle vitesi yok…
Paramızın yetesi yok…
Kül olmuşuz ötesi yok…
Açgözlünün doyası yok…
Bize bakacak olanın bakası yok…
*****
Rahmetli Orhan Veli yaşasa, bugünleri görse kim bilir neler yazardı?
Hele de bu enflasyona…
Cep delik cepken delik laflarına neler eklerdi neler…
Halimizi görenlerin başında gelirdi.
Enflasyonun ortasından girerdi konuya…
Enflasyonun inmesine ayrı, çıkmasına ayrı, suni parlamasına ayrı bir şeyler yazardı.
Enflasyon paldır küldür düşer, düşerken de kolunu kanadını kırardı.
Bir daha ortalarda görünmemeye yemin bile ederdi…
Enflasyona ve onun üstüne neler demedik neler…
Neler yazmadık ki…
Yakası sürekli yırtılan kim?
Garibim deli Bekir…
Yapılan onun yaptığı…
Adına diyorlar ki delilik…
Halimiz tam da Orhan Velilik…
*****

Geçtiğimiz yılla bir empati kurabildik mi?
Hayır…
Sempatik bir yıl mıydı?
Yine hayır…
İnsanımız geçtiğimiz yıl rahatlayabildi mi?
Kendine gelebildi mi?
Toparlanabildi mi?
Borçsuz harçsız bir ay geçirebildi mi?
Çarşıda, pazarda parası pulu yetti mi?
Yüzü güldü mü çiftçinin, köylünün, işçinin, memurun, emeklinin, esnafın?
Yeni yılın eşiğinde, enflasyonun beşiğinde, uykuyu unuttu insanımız…
Yastığa başına koysa da uyuyamıyor artık.
Boşa koysa dolmuyor doluya koysa almıyor denen açmazlar…
İçinden çıkması mümkün görünmeyen ekonomik sendromlar…
İş bulamamak, atanamamak, anlaşılamamak, derdini anlatamamak…
Çaldığı kapılardan her defasında eli boş dönmek, aldığı asgari ücret ya da emekli maaşı ile geçinememek…
Evlenememek, hayalini dahi kuramamak, var olan yuvası sarsıntılar geçirmek gibi bir dünya handikapla iç içe yaşamak…
Kolay mı uyuyabilmek?
*****
Yıl içinde halimizi gören vardı, bilen vardı elbet…Lakin söyleyen, ileten, şu haldeler, bu haldeler diyen olmadı ki ne gelen oldu ne giden.
Konuşanlar; farkındayız dedi, biliyoruz dedi, sabredin dedi.
Sonra alın size yüzde yirmi yedi…
Gözlerimiz hakikatleri aradı durdu…
Ve tabi ki hakikatli insanları da…
Boş vermişler, tuzu kurular, adam sende deyip geçenler hem pek çoktular hem de hakikatin eşiğinde biri bile yoktular. Önce ayların, sonra yılların eşiğinde, enflasyonun beşiğinde sallandık durduk…
Hayaller kurduk…Başımızı taşlara vurduk…Bizim belimiz kırıldı, enflasyon dimdik ayakta.
Nerden nereye düşmüştü bu enflasyon?
Uçurumdan dediler…
Yalanmış…
Gökdelenden dediler…
Yalanmış…
Her ne dedilerse yalanlara bulanmış…
Enflasyon sapasağlam ayakta…
O vicdanlı enflasyon, asgari ücretliyi ezmemiş, emeklileri de ezmeyecekmiş…
Yeni yılın eşiğinde, enflasyonun beşiğinde…
Kim mi demiş?
Giden yıl mı, gelen yıl mı?
Kimseler bilememiş…
Enflasyon arıyormuş, bulursa mutlaka söyleyecekmiş…
Miş…miş de mişmiş…
*****
2025 adeta hakkını arayanların hüsran yılıydı.
Bir koca yıl bekletilenler için, dağ fare doğurdu.
Fakir daha fakir, yoksul daha yoksul girdi yeni bir yıla.
Üstelik ne olacağı ne yapılacağı meçhul bir vaziyette…
Bakmayın siz vur patlasın, çal oynasın diye çiftetelli oynayanlara, halay çekenlere, halayın en başına geçenlere.
Müjde…müjde yeni yıl geldi diyenlere…
Onlar bildik bileli öyleler. Dünya yansa umurlarında olmaz…
Barış rüzgarları her zaman olduğu gibi yalan yanlış esti. Yine dünya barıştan hiçbir şey anlamadığını ortaya koydu. Ne akan kan durdu ne de ateşkeslere uyan oldu.
Her zaman olduğu gibi başı yine İsrail ve Çin çekti.
Ne Gazze sükûn buldu ne de Doğu Türkistan.
Barış lafta kalan kuyruklu bir yalan…
Dünyanın sözüm ona kutladığı yeni yıl umutsuz bir vaka olarak geldi oturdu içimize.
Yalan dünya ne diyecek ne düşünecek, kime ne cezalar kesecek, kimi arkalayacak, kimin sırtını sıvazlayacak, kimden yana olacak, kimin yanında duracak, kimin elinden tutacak, kimin elini tutuyormuş gibi yapacak, kimin elini en olmadık yerde bırakacak.
2025 bitti…
Bu arada bizde bittik…
Zor eriştik 2026’ya…
Yeni yılın eşiğinde, enflasyonun beşiğinde sallanmaya çoktan başladık.
Anlayacağımızı inşallah anladık…
*****
Şaka ile karışık, yarı şaka yarı ciddi, bazen espri niyetine, bazen neye sayarsan say mukabili, “Bunlar daha iyi günleriniz diyorlar ya hani…
Varsın, felaket tellallığı yapanlar yapsın…
Varsın, şöyle olacak, böyle olacak diye suları bulandırsın.
Ne kara gün kararıp kalır ne o kara bulutlar onlar dedi diye, anlattı diye üzerimizde dolaşır durur.
“Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler” denmiş.
Rabbim cümlemiz hakkında hayırlısını versin inşallah.
En güzel günler ve yıllar sizlerin olsun…