Gerçekler Özgür Kılar!

Gerçeklerin insanları özgür kıldığı öteden beri söylenir. Fildişi kulede gelişmelere ve gerçeklere gözlerini yumanlar gün gelir isteseler de gözlerini açamazlar. En büyük felaketleri, felaketin gelişinin fark edilmemesi meydana getirir. Övdürmeye, yüceltmeye ve alkışlatmaya açık; eleştiriye ise kapalı olanlara yaklaşan felaketleri haber verecek kimse bulunmaz. Kralın çıplak olduğunu söyleyenleri linç edenler sonuçta krallığını kaybederler.
 
İki bin beş yüz yıl önce yaşamış ve tarihe büyük olarak geçen İskender kadar bugün tahammüllü olamayanlar var. Bugün gerçeklerden ve gereklerden kaçındığı için hem kendisinin hem de ülkesinin felaketine neden olanlar vardır.
 
Ünlü Diyojen ve İskender’in karşılaşması eleştiri ile başarı arasındaki ilişkiyi ortaya koyması bakımından dikkate değerdir.
 
Yoksulluğunu İskender’in tahtıyla değişmeyen adam!
 
Dio Chrysostom adlı yazar Dördüncü Söylev adlı eserinde İskender ile Diyojen’in karşılaşmasını şöyle anlatılır: Söylevin başında Dio, Diyojen ile İskender’in buluşmalarını eşitler arasındaki bir karşılaşma olarak niteleyenleri eleştirir. Onlara göre karşılaşma, biri liderlik vasıfları ve askerî zaferleriyle, diğeri ise özgür ve kendine yeten yaşam tarzının yanı sıra sıkı ve doğalcı ahlaki erdemleriyle tanınan iki kişi arasında yaşanmıştır.
 
Dio insanların İskender’i sadece güçlü bir kral olmasına rağmen Diyojen gibi zavallı bir adamı kaale aldığı için övmelerini istemez. Bu konuda İskender’in aslında kendinî Diyojen’in altında gördüğü ve biraz da onun ününü kıskandığı konusunda ısrar eder.
 
İskender’in, gitmek istediği yere gitmesi ve istediği şeyi alması için zırhlılara, süvarilere, ve birçok başka şeylere ihtiyacı vardır.
 
Oysa Diyojen ister gece olsun ister gündüz, gitmek istediği yere yalnız başına ve son derece güvenli bir şekilde gitmektedir.
 
İskender projelerinin herhangi birisini gerçekleştirebilmek için büyük miktarda altına ve gümüşe ihtiyaç duymuştur. Dahası Makedonyalıları ve diğer Yunanlıları uysallaştırabilmek için güzel sözler ve hediyeler yoluyla onların yöneticilerine ve halklarına defalarca yaranmak zorunda kalmıştır.
 
Oysa Diyojen, yaltaklanmak suretiyle kimseyi kandırmamış, herkese doğruyu söylemiş ve tek bir drahmiye sahip olmamasına rağmen dilediği gibi davranmayı başarmıştır. İşlerin hiçbirinde başarısızlığa uğramamış, en iyi ve mutlu olduğunu düşündüğü hayatı yaşayan tek insan olmuştur. Kendi yoksulluğunu İskender’in tahtıyla değişmeye razı olmamıştır.
 
Ölüm mü hakikat mi?
 
Diyojen otururken İskender gelir ve onu selamlar. Diogenes o sırada güneşlenmektedir. İskender’den güneşinden çekilmesini ve gölge etmemesini ister.
 
Diyojen bununla da yetinmez, İskender’in piç olduğunu da yüzüne söyler. Dahası İskender’i küçümser. Kral olma iddiasındaki bir kişinin, bir oyunda galip gelip kafasına taç takan ve kral olduğunu ilan eden bir çocuktan pek de farklı olmadığını ona söyler.
 
Diyojen, İskender’e “Bu söylediklerimden dolayı öfkelenebilir, hoplayıp sıçrayabilir… benim dünyanın en rezil insanı olduğumu düşünebilir, dünya âlemin gözü önünde bana kara çalabilir ve hoşuna gidecekse mızrağınla beni delik deşik edebilirsin; zira sana hakikat söyleyecek tek insan benim ve onu başka kimseden öğrenemeyeceksin. Zira herkes dürüstlükte benden geri kalır, kölelikte ise beni geçer.”
 
İstersen beni öldür; ama bunu yaparsan kimse sana gerçeği söyleyemeyecektir. Beni öldürürsen gerçeklerden mahrum kalırsın. Ya hakikat ya ben tercihini yap. “Ya beni öldürürsün ya hakikati öğrenirsin” şeklinde İskender’e meydan okumuştur.
 
İskender, Diyojen’in cesareti ve korkusuzluğu karşısında hayrete düşer. İskender onu cezalandırmak ya da ona dokunmak yerine onu takdir eder.
 
Bugün sıradan bir yöneticiye Diyojen’in söylediğini söylemeye kalkmak söyleyen için tam bir felaketle sonuçlanabilir. Günümüz insanlarını gerçekler özgür kılmıyor, yalanlar esir alıyor.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!