Nazım Peker
Nazım Peker

Öğrenci Evleri Mahrem Değil mi?

Şuna iyice inandım ki, Türkiye’de gündem değiştiği zaman bilin ki altından bir hinlik, bir menfaat, bir ihanet çıkmakta.
 
Kızlı-erkekli öğrenci evleri tartışması ortalığı kasıp kavururken; bir de öğrendik ki, B. Erdoğan altıncı büyük gemisini almış, filosunu kurmuş.
 
Zenginin malı züğürdün çenesini yorarmış.
 
Nedir öğrenci evleri?
 
Türkiye’de öğrenci, zorluklarla boğuşan, sağlıksız ortamlarda ikamet eden, sağlıksız beslenen, çok zor şartlarda okumaya çalışan insan örneği demektir.
 
Oysa sosyal devletin en baş görevi, vatandaşlarını rahat ettirmek, rahat yaşatmak, yaşamaları için gereken alt yapıyı sağlamaktır.
 
Yapılmış mı, sağlanmış mı?
 
Ne gezer!
 
Yine son zamanlarda, sevmesek de, fikir yönünden sakıncalı bulsak da bu alanda Işık evleri bir umut olmuştur. Devletin yapamadığını bu evler yapmaya çalışmaktadır.
 
Neymiş efendim? Ana-babalardan gelen şikâyet üzerine böyle bir karar almışlarmış.
 
Hadi oradan!
 
Bugüne kadar hangi ana-babanın şikâyet ve isteğini duydun, gereğini yaptın da; bu alanda cevvalleşiverdin?
 
Evler bizim mahremlerimizdir. Buralara girmeye kimsenin ne hakkı ne de yetkisi yoktur. Anayasamız, seyahat hakkını, eğitim hakkını, ikamet hakkını garanti altına almıştır. Böyle bir girişim, ANAYSAL bir suçtur.
 
Bu hükümeti oluşturanların temel noktası; kendilerinin dindar olduklarını söylemeleri esasına dayanmaktadır.
 
Hoş bugüne kadar yaptıkları; İslam’a uygun hiçbir icraatlarını da görmedik ya! Kuran’ın yasakladığı ZİNAYI serbest etmek, DOMUZ etini kasaplık yapmak, devletin imkânlarını şahısları için kullanmak, özel çıkar sağlamak; İslam’a ne kadar uygunsa, buda onlardan biri.
 
Ben bu muhteremler gibi, bu konuda mürekkep yalamış değilim. Lakin dinimi bilecek kadar da Müslüman’ım elhamdülillah.
 
Bu konuda nereye müracaat yapacağız? Herhalde 8 yaşındaki kızı 60 yaşındakinin kucağına, İmam nikâhı kıyıp oturtan, bunu da yanlış fetva ile dine uyduran din tüccarlarının değil.
 
Mesken mahremiyetini, en önemli kul hakkı kabul eden İslam: “Ey iman edenler! Kendi odalarınızdan başka odalara sahiplerinden izin almadan ve onlara selam vermeden girmeyin! Bu, sizin için daha hayırlıdır. Gerekir ki DÜŞÜNÜRSÜNÜZ.” (Nûr: 27) Neymiş efendim, evlere değil odalara bile hem izinsiz girilmeyecekmiş, hem de selam verilecekmiş.
 
Evleri şafak vakti basmanız, içerdekilerin mahremiyetlerine el atmanız İslami bir davranış mıdır? Kuran’a ne kadar uygundur. Kaldı ki, ZİNAYI suç olmaktan çıkaran zatı şahaneleriniz değil miydi?
 
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu!
 
Siz bu davranışınızla Türk gençliğini toptan suçlu, günahkâr, ahlaksız yapmış olmuyor musunuz? Buna İslam iftira demiyor mu?
 
Şüphe yok ki kötülükten habersiz namuslu mümin kadınlara ZİNA isnadında bulunanlar dünya ve ahrette LANETLENMİŞLERDİR ve onlara büyük bir AZAP vardır.” (NÛR: 23)
 
Bu gençlerin günahı vebali kimin üzerine olacak?
 
Onlara, devletin imkânlarını sağlamayıp kızlı-erkekli kalmalarına sebep olanların hali acaba nedir?
 
Yapılması düşünülen ve yapılacak olan bu eylem; ne Anayasaldır ne de İslami?
 
Toplumda elbette suçlular, suça eğimliler olacaktır. Bunun gereği yasalar çerçevesinde;  bütün bir toplumu iftira ve şaibeden uzak tutacak şekilde elbette yapılmalıdır.
 
Bu aziz milletin gözbebeği değerlerini, suçlamak, suçlu gibi göstermek kimsenin haddi de hakkı da değildir. Gençlik bunu hak etmiyor
 
Esen kalınız.   
 
NOT: Sevgili okurlarım, dershaneleri yazacaktım. Bu yazı epey olmuştu yazılalı. Gündemi takip etmede zorlanmaktayım. Kusura kalmayın. Özür dilerim

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!