Ülke bizim, doğusu, batısı, kuzeyi, güneyi bizim. Derdi, sıkıntısı, tasası, sevinci bizim. Dağı, ovası, nehri, gölü suyu bizim. Yeraltında madeni, madensuyu, kaynağı, yer üstüne tarihi, tarihi kalıntıları bizim. Bizim olan bu ülkeyi bizden kopartmak ve sömürmek isteyen iç ve dış güçlerin faaliyetlerine karşı uyanık olmak gerekiyor.
Son yıllarda tutturmuşlar bir Kürt sorunu Kürt sorunu.
Nedir bu sorun? Sorusuna doğru dürüst bir cevap veren de yok. Sanal bir “SORUN” lafının arkasında hem ülke hem de Kürt kardeşlerimizi savurup götürmekteler.
İşte bu ülkenin karabasanı durumuna gelen “SORUN” a karşı çeşitli sebeplerle Barzani bölgesinden kaçıp gelen ve Muş’a yerleştirilen Iraklı bir KÜRT doktorun acı gerçeklerini anlatan Muş’lu 50 yaşında esnaf Kurmanç’ın söyledikleri;
“Saddam’ın saldırılarından kaçan peşmergeler Muş’a yerleştirilmişlerdi. O dönemde ben inşaat işiyle uğraşıyordum.. O zaman bu peşmergeleri de çalıştırıyorduk. Üç peşmerge gelmişti o gün. Baktım bir tanesi doğru düzgün çalışamıyor yani elinden gelmiyor. Sorumluları olan peşmergeye gizliden bunun sebebini sordum. ‘Abi o Irak’ta iken doktordu, böyle işlere alışık olmadığı için zorlanıyor’ dedi. Ben de onu ağır işlerde çalıştırmamasını söyledim. Sonra bir gün bunu yanıma çağırıp sohbet ettim. Bana dedi ki;
‘Sen Kürt müsün?’
“Evet” dedim.
‘Siz Türkiye’nin herhangi bir yerinde arsa alabiliyor musunuz?’
“Evet” dedim.
‘Türkiye’nin herhangi bir yerinde serbestçe işyeri açabiliyor musunuz?’
“Evet” dedim.
‘Türkiye’de bir Kürt üst makamlara çıkabiliyor mu?’
“Evet” dedim. ‘Cumhurbaşkanımız Kürt kökenlidir.’
‘Peki abi bu Türkiye’deki Kürtlere ne oluyor ki silaha sarılmışlar, hak isteriz diyorlar? Biz Irak’ta bu işleri başlattığımız zaman, şu anda Muş’ta nasıl bir çember altındayız biz de Irak’ta öyleydik.’ dedi.
Bu diyalogu yaşayan Kurmanç Kürt’e soruluyor, “Herhangi bir ayrılık durumunda nasıl bir tavır alırsın? Kürtler bağımsız olmak isterler mi, Barzani’ye bağlanmak ister mi, yönlerini nereye dönerler?” Kurmanç’ın cevabı çok net, ibret verici ve bizim devlet adamlarına bir ikaz gibi;
“ Ben memleketimi Barzani’nin 77 sülalesine değişmem. Hiç kimse Barzani’nin şunun bunun peşinden koşup, yönünü de değiştirmez” (Doğu Raporu. Ümit ÖZDAĞ . 124-125. Sayfa -Kripto Yayınları)
İşte benim ülkemdeki Kürt sorununa anlamlı bir cevap ve tarihi bir ışık.
Sayın AKP kurmayları ve Başbakan, Böyle bir sorunun olduğunu kabullendi ve “bu benim sorunumdur, Türkiye’nin sorunudur.” dediler.
Öyle anlaşılıyor ki, Başbakan ve AKP’liler de bu sorunu yanlış anlamış olacaklar ki son zamanlarda; böyle bir sorun değil “Demokrasi ve kardeşlik açılımı” gibi ne anlama geldiği muğlak bir ifadeye sarıldılar.
Olmayan sorunun elbette olmayan da bir çözümü olacaktır.
Bu sorulmayan bir matematik sorusunu çözmeye benzemektedir.
Yanlışlar, hele hele devlette yapılacak yanlışlar hata kabul etmez. Ve söylediğiniz sözler bir bakarsınınız sizi bağlayıvermiş.
Benim ülkemin KÜRT sorunu yoktur, terör ve Kürtçülük sorunu vardır. Tıpkı İslam ve Müslüman sorunu olmayıp da, dincilerin sorunu gibi!
Şimdi de “ÇÖZÜM SÜRECİ” çıktı. Neyi, nasıl çözeceksiniz? BDP’liler diyor ki, “ Bu yol önce federasyona sonra da BAĞIMSIZLIĞA gidecek” Çözülmek istenen ülkenin böldürülmesi mi, bölünmesi mi? Şu “ÇÖZÜM SÜRECİ”nin içini doldursanız da bizde bir bilsek neyin nasıl çözüleceğini. Rahmetli Başbuğ Türkeş, “Verilen her taviz yeni tavizlerin verilmesine zemin hazırlar.” derdi.
S.Başbakan” Kürt sorunu VARDIR ve bu benim sorunumdur, ülkenin sorunudur.” dedi. Gelinen noktayı gördünüz. Ağırlaştırılmış MÜEBBED hapis cezasıyla içerde yatan BEBEK katili OYUN KURUCU oldu ve ülkemin gündemine oturtuldu. Bu mudur başarılı, vizyoner iç ve dış politika? Büyük Türkiye’nin içine düştüğü utanç verici durumu seyretmekteyiz! Terör örgütü ve onun TBMM’deki uzantıları şov yapmaktalar. Buna nasıl müsaade ediliyor aklım almıyor? Bu ülkeye yazık oluyor beyler!!!!!!!!
Esen kalınız.
NOT: Başbakan sonunda Kürt sorunu filan yok demeye başladı ama; “Atı alan Üsküdar’ı geçmek üzere”
