Müyesser Yıldız
Müyesser Yıldız

Tam 11 Kez Koruma Kararını Kaldırdılar… Sonra da Askeri Törenle Uğurladılar…

featured

Geçen hafta hayatını kaybeden, 15 Temmuz’un en önemli tanıklarından emekli Korgeneral Mehmet Şanver’in yaşadıkları ve anlattıkları üzerinden, darbe teşebbüsü ile göz göre göre gelen bu olayın TSK’da yol açtığı dönüşümlerin fotoğrafını çekmeye devam edelim.

Dünkü yazımızda 2016 YAŞ’ında Orgeneralliğe terfi etmesine, sonrasında da Hava Kuvvetleri Komutanı olmasına kesin gözüyle bakılan merhum Şanver’in, YAŞ toplantısına beş gün kala gözaltına alınmasına dikkat çektik.

Şanver, daha önce Eskişehir Cumhuriyet Başsvcılığı’na müşteki sıfatıyla ifade verdiği halde birdenbire Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan “gözaltına” alınması talimatı gelmişti. Kendisine söylediklerine göre, Eskişehir Savcısı ve Emniyet Müdürü başta olmak üzere, oradaki hiçbir yetkili bu gözaltının sebebi bilmiyordu.

Yaklaşık iki gün Ankara Emniyeti’nde “misafir” statüsünde gözaltında tutulduktan sonra huzuruna götürüldüğü Savcı Ramazan Dinç ise önce Şanver’den “helâllik” istemiş, sonra “müşteki” olarak ifadesini alıp serbest olduğunu bildirirken de nedense, evraklarının Şura’ya tertemiz çıkacağını” vurgulama gereği duymuştu.

En Yakınındaki İsmin İfadesi

Peki o gözaltının sebebi neydi? Şanver bunu öğrenememiş, sadece “Belki hedef tutuklamaktı, belki uzun bir gözaltı süreci yaşatarak YAŞ toplantısının bu şekilde açılmasıydı. Veya en azından isme leke sürme teşebbüsüydü.” yorumunda bulunabilmişti.

2018’de “15 Temmuz Kartal Yuvasının İstilası” adlı kitabını yayımladığında bile başına ne geldiğini hâlâ bilmiyordu. Ta ki, 21 Eylül 2018’de Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Akıncı davasında tanık olarak dinlenene kadar.

O duruşmada sanıklardan birisi, Şanver’e dava dosyasında yer alan bazı ifade ve notlardan söz ederek bunları görüp görmediğini sorar.

İfade, 15 Temmuz gecesi Şanver’in Moda Düğün Salonu’ndan Eskişehir’deki üssü arayıp en çok görüştüğü ve talimat verdiği bir komutana aittir. Genelkurmay Başkanlığı’nın 15 Temmuz öncesinde  “hassas kaynaklardan” aldığı bilgilerle hazırlattığı dosyada, hakkında, “terfi etmeli, hükümet yanlısı” yazan, 15 Temmuz’dan sonra terfi ettirilen ve halen de önemli bir görevde bulunan bu isim, Eskişehir Cumhuriyet Savcısı’na verdiği ifadede Şanver’le ilgili bazı iddialarda bulunmuş, Savcı da bu komutanı el yazılı bir notla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na göndermiştir. Sözkonusu kişinin Ankara’da ifadesini alan ise Savcı Ramazan Dinç’tir.

Şanver şaşırır; görmediğini, ifadeden haberi olmadığını söyler. Sonrasında şu konuşma yaşanır:

Şanver: Belki bu ifade üzerine çağrılmış, oraya bu girdiler sayesinde götürülmüş, iki gün gözaltı kapsamında bu nedenle tutulmuş olabilirim. Ama süreç sonunda müşteki sıfatıyla ifademi verdim. Savcı benden helallik istedi.

Sanık: “Neler yaşadık” diyorsunuz ya; o neler yaşadığınız bunlardı.

Şanver: Sebebini bilemem. Savcımız görev addetmiş, beni çağırmış. Bunu bir yere dayandırmanın bence gereği yok.

Sanık: Bunlar iftira değil mi sizce? Diyor ki, darbeye hazırlıklar kapsamında siz Ankara’ya gidiyormuşsunuz.

Şanver: “Darbe kapsamında gidiyor.” diyorsa iftiradır. Suç duyurusunda bulunurum.

Merhum Şanver’in gözaltı sürecinin takvimi tam olarak şöyle gerçekleşmiştir:

Eskişehir Savcısı, 23 Temmuz’da o komutanı Ankara’ya gönderir.

Aynı gün Savcı Ramazan Dinç tarafından tanık olarak ifadesinin alınmasına başlanır ve ifade 24 Temmuz saat 02.06’da biter.

Komutanın ifadesi daha devam ederken de Eskişehir’e Şanver’in gözaltına alınması talimatı gönderilir.

Bir gün sonra, yani 25 Temmuz’da o komutan 1 sayfalık ikinci bir ifade verip bu defa şunları söyler: “15 Temmuz gecesi verilen 5 emrin bizzat Abidin Ünal tarafından verilip verilmediği konusunda tereddütlerim vardı. Çünkü ben Abidin Ünal generalle hiç konuşmadım. Önceki ifademin sonrasında bu emirlerin Abidin Ünal tarafından verildiğini, Abidin Ünal komutanımızın ifadesinde bunu kabul ettiğini öğrendim. Ayrıca olaylar başladıktan sonra Hava Kuvvetleri Komutanı’mızı taşıyan uçağın Atatürk Havalimanı’nda olması ve köprünün kapalı olması nedeniyle uçağın Hava Kuvvetleri Komutanı’mızın emriyle Sabiha Gökçen Havalimanı’na getirildiğini de öğrenmiş bulunmaktayım. Dolayısıyla önceki ifademde Mehmet Şanver generalimizle ilgili tereddütlü olarak ifade ettiğim hususlar teyit edilmiştir. Dolayısıyla kanaatimce şüpheli bir durum yoktur. Mehmet Şanver general FETÖ’cü bir general değildir.”

Netice-i kelâm, bu gözaltı sürecinin etkisi oldu mu olmadı mı, bilinmez; ama YAŞ toplantısında Şanver değil, dönemin Hava Eğitim Komutanı Korgeneral Hasan Küçükakyüz terfi ettirilir ve Abidin Ünal’dan sonra Hava Kuvvetleri Komutanı olur. Şanver de emekliye ayrılır.

Siyasilere Yakınlaşmasını Önerdiler

Serbest bırakılmasının ardından Şanver’in YAŞ’a kadar ve YAŞ’tan sonra yaşadıklarını ise kendi ağzından özetleyelim.

Bu süreçte asker sivil, beni sevenler siyasilerle yakın olmam, terfi yolunda kendimi bu şekilde siyasilere tanıtmam gerektiği yönünde telkinlerde bulundular. Üstelik benimle birlikte Şura’ya gireceklerden birisinin bu yolu çok etkin kullandığı da dillendirilmekteydi. Akradaşlarıma göre, değerlendirme kulvarı siyasileşmişti ve bu konuda aktif olmalıydım. Oysa benim düsturum Harp Akademisi’nde bize öğretildiği gibi ‘vazife’ idi… Ancak sistem böyle çalıştırılmayacak; kariyer çizgisi, komutanlık tecrübesi, şahsi özellikleri nedeniyle büyük oranda şanslı olduğu belirtilen şahsım, bir yıllık Muharip Komutanlığı sonunda hiçbir gerekçe gösterilmeden, normal planlamanın dışına çıkacak bir atamaya maruz bırakılacaktır.”

Şura sona erdi. Telefonum çalmayınca Ankara’yı aradım. ‘Komutanım bilgi vermiyorsunuz, Şura sonuçlarını yoksa TV’lerden mi öğreneceğiz?’ dedim. Cevabı ile dünya sanki başıma yıkıldı. ‘Şanver sen uzatıldın. Harp Akademileri Komutanı olarak İstanbul’a atandın.’ demekteydi. Kulaklarıma inanamadım. ‘Nasıl olur komutanım? Muharip Komutanlık ne olacak?’ dedim. Hasan Küçükakyüz’ün terfi ettiğini, Muharip Komutanlığı benden alacağını söyledi. Bir kez daha yıkıldım. Şimdiye kadar bir tane üs verilmeyen, ana jet üs komutanlığı yapmamış kişi, tüm ana jet üslerinin komutanı oluvermiş, komutanlık tecrübesi benimle kıyaslanamayan aday, yerime tercih edilmişti. ‘Tercih böyle oldu, öyle mi komutanım?’ diye sordum. ‘Evet Şanver.’ cevabını aldım. ‘Anladım, o zaman tercihiniz hayırlı olsun, Allah tercih edilenlerin yardımıcısı olsun. Demek ki, bizden bu kadarmış.’ diyerek tercihin benim açımdan sonucunu komutana bildirdim.”

Pazartesi sabahı haberi alan Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Güler ve Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar beni aradı. Özetle istifa etmemi istemiyorlardı, ancak yapılacak bir şey yoktu. Devlet tercihini yapmıştı.”

TSK’da “Pamuklar İçinde Korunanlar” Kimdi?

Merhum Şanver’in “15 Temmuz Kartal Yuvasının İstilası” kitabından TSK’ya ilişkin bazı görüş ve tespitlerini de aktaralım.

Örneğin, kamuoyundaki “İkinci bir FETÖ darbesi olabilir mi?” tartışmalarına ilişkin şunlara dikkat çekti:

Yaşanılan süreç ister durumu tüm çıplaklığıyla yansıtması nedeniyle ayna, isterse dokunulduğunda alınacak renk değişikliği nedeniyle turnosol kağıdı vazifesini görmekteydi aslında. Bu süreç, Balyoz/Ergenekon sürecidir. Bahse konu süreçte kendisine hiç saldırılmayan, saldırılmadığı gibi pamuklara sarılıp korunup kollanan, üstelik yaptığı idari hataları bir türlü görülmeyen, dolayısıyla da değerlendirilmeyen ve de hâlâ sistemde bulunan personelin halen bulunduğu rütbe, mevki ve makamlara dikkat edilmesi ve buna göre tedbir alınmasının uygun olduğunu değerlendiriyorum.”

15 Temmuz’dan sonra TSK’da yapılan düzenlemeler için de şu uyarılarda bulundu:

TSK’nın özellikle emir-komuta sistematiğinde ve köklü kurumsal yapısında cok seri olarak ve yapıyı derinden etkileyecek değişiklikler yapıldı. Koordinasyon problemi, dost birlik zaiyatı ve dost ateşi ile etkilenme riski taşıyor. Yakın tarihimizden Kıbrıs Harekatı’ndaki Kocatepe örneğini unutmamak gerekir. Kuvvet Komutanlıklarının Genelkurmay Başkanlığı’na bağlantısınının devam etmesi, Genelkurmay’ın MSB’ye bağlanması emir-komuta birliği yönünden daha uygundur… Genel harp ve sıcak çatışma şartları dikkate alınarak eski askeri hastanelerin donanımı, askeri doktorların görev tanım formlarına yönelik özellikleri ve yeteneklerinin kaybedilmemesi önem arz etmektedir… 15 Temmuz öncesi, devletin hemen her kurumu gibi okullarda ortaya çıkan yapı ve tablo bu okulların suçu değildir. Dolayısıyla askeri liselerimizin kapatılması bugüne kadar oluşan kurumsal hafıza ve kültürün bir anda yok edilmesine sebep olacaktır… Objektif olmayan kriterler ve liyakat esas alınmadan gerçekleştirilebilecek atama ve terfiler, personeli vazifeye yönelik faaliyetlerden ziyade farklı mecralara yöneltebilir. Süratli terfiler ise askeri hiyerarşik yapıyı ve emir-komuta zincirini olumsuz etkileyebilir. Bu durumda da milli savunma gibi kritik bir görevi ifa eden TSK’nın sevk ve idaresinde oluşabilecek zafiyet, özellikle gücün kullanımını gerektiren şartlarda bir ulusal güvenlik ve ülke bekası problemi ile karşı karşıya kalınmasına sebep olabilir.”

Hakkını Helâl Etmedikleri

Son olarak Şanver’in cenaze töreninde öğrendiğimiz bir bilgiyi paylaşalım.

Meğer, 2016’da emekli olmasının ardından koruma kararı kaldırılmış. Şanver her defasında dava açıp kazandığı halde gereği yapılmamış.

Son olarak 11’inci kez korumasının iptal edildiğine dair karar, vefatından beş gün önce gönderilmiş; ancak durumu ağır olduğu için bundan haberdar olmamış.

Diyeceğimiz; TSK’nın Şanver’e koyduğu bu mesafenin ve cenaze törenine sadece Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atilla Gülan’ın katılmasının sebebi, 2020’de kurulan DEVA Partisi’nde kuruculuk yapması olmasa gerek. Derinlerde, özellikle de 15 Temmuz’la bağlantılı başka şeyler olduğu anlaşılıyor.

Neyse ki, merhum Şanver askeri törenle uğurlandı. Bu da bir şey!..

Merhum Şanver’in şu satırları;

Her ne yaşadım, her ne elde ettiysem bu devlet ve bu millet sayesinde olmuştur. Devlet baba, beni okutacak gücü olmayan baba ocağından 15 yaşında alıp kurda kuşa yem etmeden okutmuş, yetiştirmiş ve işte bu makam ve mevkiye kadar getirmişti. ‘Varsa hakkım devletime milletime helâl olsun.’ diyerek çok sevdiğim üniformamı çıkarmıştım. Ancak silah arkadaşlığı, kader arkadaşlığı ilkelerine ihanet edenlere, şahsi ikbal uğruna asker yeminini unutanlara hakkım helâl değildir.”

Ve şu dörtlüğüyle bitirelim:

Şimdi herkes makamını işgâl etsin gere gere
Zamanı gelecek ve elbet geçilecektir bu dere
Unutulmasın en büyük oyun bozucu yüce Allah’tır
O zaman herkes razı olacak kadere.”

Mekânı cennet, ailesinin ve sevenlerinin başı sağolsun.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!