Şubatın 1’i, en son yazımı Ocak ayında yazmıştım. Aradan bir ay geçmiş. Sizleri bilmem ama ben hasretinizin esiriyim. Her neyse, esareti bitirip kavuştuk ya gerisi problem değil. Hepinize merhabalar… Kızan, kızmayan; seven sevmeyen, okuyan, hemen silen her kimseniz, bu özelliklerinizle kabulümsünüz…
Cumartesi yazımda, bilerek bir hata yaptım. Hem sizlerin dikkatini ölçtüm hem de konu hakkındaki yazıma altyapı oluşturdum… Hatırı sayılır kişi, mesaj attı… Gelen aşı (Eldeki) 9 milyon değil, 12 milyon diye. Haklısınız. Yazarken de biliyordum… Ben olayı meselenin göbeğine çekmek durumundayım. Bu rakamlar bizim sıkıntılarımızı giderecek rakamlar değil… Bize son noktanın 50 milyon olduğu ve oraya ulaşınca işin biteceği servis ediliyor. Ne zaman geleceği belli olmayan, moralinizi bozmayayım, hiç ihtimal vermediğim (Yaza kadar) miktara ulaşsak bile, esas işimiz yeni başlıyor… Çünkü o mecrada 25 milyon aşılama yapmış olacağız… Sürü bağışıklığı için 60 milyona ulaşmamız gerekiyor. Yani 35× 2= 70 milyon doza daha ihtiyaç var… Kısaca 50 milyon yarın gelse, bu sadece başlangıç miktarı olabilecek bir sayı… Ama hava nasıl… Ütopya olan, 50 milyon her şeyi halledecek görüntüsü veriliyor…
Bir köşe yazarı olarak, her konudan haberdar olmak gerekiyor. Toplumun büyük bölümünü etkisi altına alan, futbol da ilgilenmemiz gereken alanlar içinde kalıyor… Bu yüzden, en azından müsabaka özetlerini seyretmek durumunda kalıyorum… Ama artık seyretmeyebilirim… Statlarda en az 2-3 tane, tam kamera açıları karşısına konmuş görseller var… Asrın Liderinin resmi ve yanında büyük harflerle yazan TMM yazıları. Yani Efendimiz bize Coronaya karşı nasihat ediyor… Benim bildiğim bu işler, Halk tarafından çok sevilen artistlere yaptırılır… Hangi danışman salık verdi bilmiyorum ama, sağlanmak istenen fayda yerine tepkiler daha çok… Benden bir tavsiye daha. Aynı resmin altına, “Sütünü mutlaka iç” yazan afişler her kreşin duvarına asılabilir… Yetişmekte olan çocuklardan itibaren markaj başlamış olur. Barış Manço bu yolu uyguladı, halâ revaçta… Buna, para falan istemiyorum. Bedava akıl…
TC.’si kaldırılan Ziraat Bankası var ya, herhalde bu sebepten, koruyucu zırhı kalmadığından, sadece Türklere faydası olmadan harikalar yaratıyor… Çiftçiler için kurulmasına rağmen, dünyanın öbür ucundaki Virgin Adalarına 1,6 milyar dolar kredi veren, bankamız, çalışanlarına karşı da çok bonkör…Yönetim Kurulu Üyeleri 18.000 TL maaş alıyor. Yetmiyor, iki maaş kâr payı alıyorlar, gene yetmiyor, bir de sınırsız harcama limiti olan kredi kartları kullanıyorlar. 7-8 kişilik heyetin harcadıkları 3 milyonu geçince de Sayıştay’ın denetimine takılıyorlar… Bu zat- ı yamyamları inceledim. Çoğu eski parlamenter, bakan eskisi bile var… Hepsini eskiciye versen, size 5 tane mandal bile vermezler ama gel gör ki, milletimizin kıymetlileri… Emekli oldukları üst bürokratlıktan alınan tahmini 10 bin TL. Emekli maaşı + Emekli MV maaşını da hesaba dahil ederseniz, sınırsız kart hariç 50 bin TL civarı bir gelir oluşuyor… Gözünüzü toprak doyursun. Boğazınızdan geçmesin, sizden çıkmazsa evlâtlarınızdan çıksın İnşAllah… Bu sadece bankadaki durum. Buraya bağlı olarak çalışan, birçok kuruluşta okuduğu gibi Ziraat Emekliliğin Yönetim Kurulu da aynı idi. Hatta RTE ye yakın bir ilahiyat profesörü da bu sisteme dahildi diyeyim de fazla asap bozmadan kapatayım…
Orayı kapattık, başka bir yer su koyuveriyor. Eski şoförler bilir. Şambiyer bir patladı mı iflah olmazdı… Bir tarafı yama, başka yerden foslardı… Gelelim o foslayan bölgeye… Bir zamanlar Gölcük depremi ile gündeme gelen ve cüzdan materyallerimizle beslenen, geçici denen ama 2003’te kalıcı olan Özel iletişim Vergisi var ya, işte O, % 7 den % 10 a yükseltildi… Yahu sizin vergiyi sadece fakirlerden toplamakla alakalı bir yemininiz mi var… Bari Arjantin gibi ülkeleri örnek alın… İşsizlik %11 e çıktı diye ve de Covit sebebiyle , zenginlere vergi getirdi. Toplanan miktar, yoksulluk sınırı altındakilere harcanacak… Biz ise alelacele derhal muhteşem 5’lerin alacaklarını, hem de kur farkını bile hesaplayarak ödedik… Siz bırakın, Dünya Lideri olmayı, kasaba lideri bile olamazsınız…
Boğaziçi Üniversitesi direnişi, efsaneleşmek üzere. Partili Kayyum bünyeye uymadı. Mühür elinde ama sadece elinde kaldı, bir yere basamıyor… Bu arada eğer provokasyon değilse, kriptolar gene sahnede… Be hey salata malzemeleri. Kâbe resminin orda işi ne. O terbiyesizliğin gereği ne… O şanlı direnişi sıfıra indirecek, hayvanlığın alemi var mı… İmtihanda terleyen ve dersin tek konusunu bilen öğrenciye bildiği yegâne yerden sordunuz… Peki bu yaratıklar kimler bir bilginiz var mı… LGBT’liler. Bu konuda bir yazı yazmış ve kimler zamanında nasıl kurulup, inkişaf ettiklerine değinmiştim. Hatırladınız mı?
Şırınga hemşire ile enjektör hemşireler Ca – Ce sayesinde meşhur oldular… Yahu, sen nasıl bir insansın? Tam bir trajikomik olay. Hem de dünya siyaset tarihine geçecek cinsten… Bu durum da senin kendine bile yetecek aklın yokken utanmadan, bu ülkenin siyasetine yön vermeye kalkıyorsun… Derhal, bir sağlık kuruluşu önüne çıkman gerekiyor. Ülke bu kadar sahipsiz değil… Git evine köşene çekil ve her an dua ettiğimiz, Emr-i Hakk’ı bekle… Giderken sana, O metni yazıp, okutanları da yanına al. Yol üzerinde ki bir çöp konteynırına atarsın… Böylece, aynı çatı altında toplanmamız tekrar gündeme gelir… İYİ’si, BBP’si bütünü oluşturabiliriz… Bu memleketin, hemşireyle iğneciyle kaybedecek vakti kalmamıştır… Başka çaresi de kalmamıştır…
Hafta sonu eve hapis olunca yapacak yegâne şeyler arasında TV seyretmek var… Sabah, erken kalkan biri olarak, ilk haberleri alma isteği oluşuyor. Truvacı İsmail’i ara sıra yokluyorum. Ondan daha başarılı gördüğüm, İlker Karagöz, Ct. Pz. günleri bizlerle beraber oluyor… Çok iyi de , onunda kusuru, Deniz Zeyrek ( Gerzek ) Yahu başka kimse mi yok… Her an pot kırabilme yeteneğine sahip birisi… Atanamayan bir öğretmen, mesaj atmış “Gazetenizde de bahsedin” diye. O da dalga geçiyor. “Ben MEB’i uyarayım, o Maliye’yi uyarsın Maliye falanı filanı” derken, zavallı öğretmen adayımız, setin maskarası oluyor… Dün de CHP istifaları için. “Memleket meselelerine AKP çözüm bulamadı CHP bulamadı, İYİ Parti bulamadı, belki onlar bulur” diyerek engin bilgisini ortaya koydu… İlker, mutlaka arada hatırlatmıştır. “İYİ Parti ve CHP henüz iktidara gelmedi diyerek” Eski çalışma arkadaşlarım bilir. Böyle bir durum başıma gelmiş olsaydı, O gerzeği reklâm arasında yollardım…
Hesapta olmayan bir Pazartesi yazısının da sonuna geldik. Hepiniz Yüce Yaradanıma emanetsiniz. Hoşça kalınız…
