Mehmet Edip Ören
Mehmet Edip Ören

“Ellerim kırılsaydı” meselesi

featured

Zemherinin de ortasındayız. Kuzey yarımkürede , adına kara denmesine karşılık , beyaz olması gereken ama bir türlü de olamıyan , bir kışın göbeğindeyiz. Zengine zevk , fakir fukara , garip gurebaya çile olan günler hüküm sürüyor. Her sene olduğu gibi tekrar hatırlatmakta fayda var. Dışardaki kanatlı dostlarımızı da unutmayın. Ben ucuz bulgur ve arpa şehriye üzerinden gereğini yapıyorum. Kesilen ekmekten arta kalan kırıntıları bile zayi etmeden , Allah’ ın bu gariplerine veriyorum. Cam önünde ki kuşların yemek için çaba ve mücadelelerini seyrederken , aklıma kuş , hatta kuş kadar bile olmayan , beyinli insanlar (!) geliyor. Bunların bir özelliği , kendi hallerine bakmadan sizlere akıl vermeye yeltenmeleridir… Allah hepimizi bu ve bunun gibi kimselerden korusun… Merhabalar olsun can dostlara…

Bu gün yazıma , şu ana kadar defalarca düştüğünüz , ama gene de usanmadan defalarca düşme potansiyeliniz olan bir konuyla başlamak istiyorum… ” Ellerim kırılsaydı ” meselesi.

Bu Ağamız biliyorsunuz ki , Menderes ve Özal’ ın devamı olduğunu söyler. Öyle olunca onların davranışları da öncelikli yapacakları arasında demektir… Rahmetli Özal seçim Akşam’ ı ilan edilen zamlarla ilgili soru soran gazeteciye ne demişti… ” Seçimden önce yapacak kadar , enayi miyim ” Değerli okurlarım şu ana kadar önünüze serilen bütün imkanlar seçimin ertesi gününden başlamak üzere misli misliyle elinizden geri alınacak… Verilen her şeyi 2-3 sene öncesinde ” Seçim kaybedecek olsam bile yapmam ” diye yola çıkanlar ” U ” dönüş yapıverdiler… Seçim bir geçiversin , oylarınızı verin de görün , önümüzdeki beş yıl başınıza neler gelebileceğini… Haklısınız iki paket makarna , hiç yoktan iyidir ama gene de siz bilirsiniz…

Geçtiğimiz günlerde , İstanbul-Rami’ de , şimdilik iki milyon kapasiteli büyük bir kütüphane açıldı. Gelenlere , ücretsiz çay ve kek servisi yapılacağı söylendi. Acaba fakir fukara , garip gurebanın okuması mı isteniyor. Ataların , kahvelere , kıraathane demesi bu gibi sebeplerden mi kaynaklanıyor , sizler düşünün bana da bildirin ama çay ve kek yok… İşin salata kısmını geçip hemen maksadıma gelmek istiyorum… Emine Hanım’ ı gördünüz mü… Kitapları nasıl inceliyordu… Sanki , bunların hepsini okumuş , okunmayanı arar bir havası vardı. Halâ tahsilini bilmiyorum ama , doktorası mutlaka vardır gibime geliyor… Allah sahibine bağışlasın… Kocası 3. kere seçime giremezse , eminim ki direksiyona geçer bizi sevinçlere gark eder… Ben isim koydum bile , yerli ve milli , biraz da ” Necip Millet ” karışımı ” Emita ” Ülkemiz emin eller de. Bir kere daha korkulara mahal olmadığını müşahade ettim… Geriden Bilal’ de geliyor… Attığı .okları onikiye nişanlayan , Oğlan’ ımız , bizleri nerelere uçurmaz ki… İyi ki Osmanlı’ yı yollamışız , yoksa bu imkânları nasıl ele geçirebilirdik… Bu arada , Osmanlıcılık yapanlara bir tavsiyem. Hanedan’ ın yaşayan mensupları var. Hepsini İstanbul’ a toplayıp gasbedilen haklarını (!) yani saltanatlarını iade edin , herkeste kenara çekilsin… Sıkıysa böyle bir tesebbüse yeltenin veya teşebbüse ön ayak olun , başınıza neler gelir hemde Osmanlı’cılardan (!!!) bir görün. Hodri meydan… Ermenilerin , Rumların , Süryanilerin ,haklarını (!) , mütekabiliyet esaslarını hiçe sayarak iade ediyorsunuz ve de bunu gururla ilan ediyorsunuz. Öbürsü daha kolay , onlara da haklarını verin…

Gelelim bizim şu meşhur Ca-Ce mize…Hani ağzından köpükler saçarak konuşan terbiye dışı adama… Korkak ve silik olduğu hepimizce malûmdur. Başkalarına güvenerek, etrafa cart-curt eder. En olmadık konular da bile ,Ağa’ sına güvenerek ve ona yaltaklanarak , çocukların duymasına mani olduğumuz sesleri çıkarır…Hal böyleyken , Sinan’ ın olayında da aynı tepkileri bekledik ama , susma tercih edildi. Gerekçe de “Asalet ” olarak açıklandı. Demek ki oranladığımız zaman bu meşhur “Asalet ” %1 e düşüyor. Bilmem anlatabildim mi…

Gelelim EYT meselesine. Sahip , Efendimiz ne demişti. Seçim bile kaybettirse , kesinlikle olmaz… Seçim korkusu olmadığına göre , demek ki Reyis’ imizin kalbine bir iyilik bir ilham gelmiş ki kanunu cıkaracağını söyledi… Bu arada bir ordu insan , yılın son günleri , birbirinin sırtında , EYT den faydalanabilmek için , Devlet’ e para yatırma kuyruğuna girdiler… 50-100 bin cıvarında olan borçlanmalar mali sisteme dahil oldu. Bir yerde , sistemin finansı gene sistemce sağlandı… Bütün bunlar yetmemiş gibi , işin tadı çıkarılmaya başlandı… Yılbaşına kadar , Ocak Ay’ ında falan derken, Yüreğitaş çıkıp tarih istemeyin dedi… Bunun anlamı , ödediğiniz paraları , seçim ekonomisinin kaynağı olarak kullanırız , maaşları ise , seçimin öncesi tahakkuk ettirip , seçim sonrası hemen öderiz…Benim anladığım bu. Başka çeşit anlayan varsa lütfen iletsin…

Yerlerde sürünen siyaset dili , yeni örneklerine kavuşmakta gecikme yaşamıyor… Devletin başı , bakan , başbakan yaptığı arkadaşlarına , “Adam sandık ” diyor. Bebecan ve Devitoğlu ondan önce Arınç , Abdüllatif , Huber Apo , salya sümük ağlayan hoca , ve daha niceleri… Bir insan iyi olup , herkes kötü olamaz. Eğer herkes kötüyse , O insan da kötüdür… Bizde , yakın zamanda , adam sandıklarımızı tasfiye edeceğiz az kaldı buna ağzından köpükler saçılan kuduruklarda dahil…

Hepinizi Allah’ a emanet ediyorum. Hoşça kalınız…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!