Ne yapacağı asla belli olmayan , Mart Ay’ ını da yokuş aşağı saldık. Bizim Urfa’ da bu ay için ” Deli Mardo ” derler. Yaşadıklarımız bir yerde bunun ispatı gibi… Her neyse , akıllıdan ne fayda gördük ki , deliden medet umalım. Hepinize Merhabalar olsun…
Bir zamanlar, yazma niyetim varken sonrasın da vazgeçtiğim , taslaklarının bile nerede oduğunu unuttuğum , ” Türk’ lerin Et’ ten , O’ta evrimi ” ile alakalı , kitap çalışmamı tekrar gündeme getirecek durumların oluştuğunu müşahade ediyorum. Bu yolla , topluma son darbe vuruluyor. Neslimiz , hiç bir zaman olmadığı kadar tehlikede. Çalışmaya gücü kalmamış, rüzgardan yıkılacak görünümünde bir toplum oluşuyor. Meşhur pehlivanımız , Kel Aliço , kestiği öküzleri kavurma yapıp kışın onları yiyerek bir sonra ki Kırkpınarı , başpehlivan olarak tamamlamıştır… Koca Yusuf , Nurullah Filiz , Hergeleci İbrahim , Çolak Mümin , Adalı Halil , Kurtdereli, vs vs pehlivanlarımızın , oturuşta bir kuzuyu rahatlıkla yedikleri anlatılır. Başkurdis’tanlı yardımlı sunucum Aygül Hisamova , sebze yemesi de gerektiğini söylediğim de adeta beni azarlamıştı ” Türk, ot yemez, et yer ” diye… Kitap hacmini çoktan geçmis , çalışmalarımı bu köşeye sığdırmaya niyetim yok… Tespitlerim , bizim dışımızda ki güçlerce de çok iyi biliniyor. Bu yüzden et ortadan kalktı… Küçükken , sadece Urfa’ da , Suriye’ ye hergün sayısız sürü kaçırılırdı , şimdi ordan et geliyor. Yeni nesil Fast-Foot alıskanlığı ile başlayan sonrası , mevcût gençler de sık sık gördüğümüz ; bir paket GDO lu mısır cipsi ile Bir şişe mısır şurup sekerli Kola ile beslenme dönemi başladı… Sizce , bu durumda vücûdun nasıl bir direnci oluşabilir veya oluşur mu… Şu an ise son darbe vuruluyor. Bebek mamaları kimsenin temin edemiyeceği bir duruma ulaştı. Kıymetli taşlar için alınmayan KDV , bu sektör de en acımasız haliyle uygulanıyor… Vücûdun teşekkülü sırasın da vurulan bu darbe , görev adamlarını memnun edebilir ama bizler için alarm zilidir. Herşeyin askıda olduğu bir dönem de , çocuk maması ve bezleri de acilen askı sistemine alınmalıdır. Belediyeler bu işe ehemmiyet ve öncelik vermelidir. İhmal edilmesi , telafi edilemiyecek sonuçlar doğurur. Bir çok , anneden duyuyorum. Çocuğum , torunum elime çok hafif geliyor diye… Ve gene duyuyorum, mama döneminde ki çocuklarına , çorba içirip makarna yedirmeye çalışanları…
Başka bir konuya geçmeden, dostlarımdan özellikle rica ediyorum. Ne olur RTE nin, İsrail için , önceden ve de şimdi söylediklerini yollamayın… Biliyoruz ki , ortağı Ca-Ce gibi , önce ne demişlerse , daha sonra tam tersini diyebilmektedirler… Bizler alıştık ve yapacak birşeyimiz de yok. Acaba , Nesrin Topkapı bunları mahkemeye verse , beyanatlarına tedbir koydurabilir mi… Ne günlere kaldık , nelerden medet ummaya başladık…
Geçen hafta sizlerle vedalaştıktan sonra , tekrar buluşana kadar çok önemli günleri idrak ettik. 18 Mart Çanakkale Deniz Savaşlarını unuttuğumuzu sanmayın… Esas Millet’ in makûs talihinin yenildiği zaman , her ne kadar netice itibariyle uygun olmasa da bana göre bu günlerdir… Benlik savaşına girmiş , iki Türk’ ün Viyana önlerinde ki hüsranından sonra , çekildiğimiz Haymana cıvarlarından , tekrar şahlanışının arefesidir , Çanakkale… İkinci Ergenekon’dan çıkıştır. Demir dağları delmek yerine , yüzen demir dağları yok edişimizin resmidir Çanakkale… Ve , ne olursa olsun , geçilemiyecek bir yerdir Çanakkale… Seyit Onbaşı’ sıyla , Yahya Çavuş’ uyla ve Allah tarafından Dünya’ ya armağan edilen Mustafa Kemal ATATÜRK’ üyle bir destanlar silsilesidir Çanakkale… Hepimizden bir tutam candır , deryalar hacmin de gözyaşıdır , insanlık tarihinin yazıldığı , Göbeklitepe’ den daha önemli bir yer , birinci derece manevi SİT alanımızdır Çanakkale … Dünya tarihi eğer , buradan yapılan bir alıntıyla çakışıyorsa kıymet kazanıyor demektir… Araya karıştı gitti. Geçenler de , Karadeniz’ de , Ukrayn kontrolünde ki bir adada yaşananlar… 13 Asker etraflarını çeviren onlarca Rus gemisinin teslim ol çağrısını kabûl etmeyerek , şerefli bir şekilde kara toprağa düsmüşlerdir… Tıpkı Yahya Çavuş gibi… O sadece şehâdet şerbetini içmemiş kara toprağa düşerken , Dünya tarihine bir destanlar dizisi hediye etmiştir… Homeros’ un , İlyada ve Odessa ‘ sından sonra bu toprakların destansız kalmayacağını bütün evrene haykırmıştır , Yahya Çavuş… O farkın da olmadan taaa… Karadeniz de bile örnek olmuştur birilerine…
Bir kahraman takım ve Yahya Çavuş’ tular
Üç alayla burada gönülden vuruştular
Düşman , Tümen sanırdı bu şahane erleri
Allah’ ı arzu ettiler , akşama kavuştular
Çanakkale Destan’ ını bizlere armağan eden , küllerinden Türkiye Cumhuriyet’ ini kuran , kahraman askerlerimize ve de onların
ezelden, ebede Komutan’ları olan Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ e şükranlarımızı arzeder , rahmetler dileriz…
Geçtiğimiz günlerden biri de 14 Mart idi… Bu seferkinin çok önemi vardı. RTE , hiç eksik olmadığı ekranlara çıkarak , sevgili ve cefakâr doktorlarımız için ” Giderlerse gitsinler ” demişti. Her nedense diploması olan herkese gaddar davranan , cahil seven ve ferasetine güvenen sahibimiz , bu tavrını ne Suriye’ lilere ne Afgan’ lara yansıtmıyor. Yerli ve Milli varlığımız tabiplerimizin yeri , başlarımızın üstüdür. Eğer gitmesi gereken birisi varsa da , kim olduğunu hepimiz biliyoruz…
Konu , gitmekten açılınca , şu yerden yere vurduğumuz Ukraynalı erkekleri demiyorum , kadınları kadar bile olamıyan , şerefsiz savaş kaçakları var ya… Gününü gün eden , çoğu ekmek elden su gölden geçinen , taşı sıksa suyunu çıkaracak , Suriye erkekleri var ya… İşte onlardan bahsediyorum… Ağaları , en sonun da baklayı ağından çıkardı… Yeni tebasına seslendi , moral verdi ve arka çıktı… ” Onlar göndereceğiz diyor biz yollamıyacağız ” dedi. Yani takke düştü , kel göründü… Evet , artık 2023 ün farklı bir misyonu daha devreye girdi… Verdiğiniz oylarla , başta Ağa’ larını sonra bütün yüzsüzleri , talancıları , vurguncuları , yealtı erbaplarını , üçlü beşli bütün çeteleri vs. yollayacaksınız… Rahmetli ATATÜRK , bütün bunları bileğinin gücüyle hizaya getirmişti. Sizin işiniz daha kolay. Herşeyi , iki parmağınızın ucundaki mühürle halledeceksiniz…
Hepiniz Allah’ a emanetsiniz. Hoşçakalınız…
Akıllıdan Ne Fayda Gördük ki , Deliden Medet Umalım
