İsmail Enver Paşa’ya İthafen…
Uykularım bölünüyor…
Günden güne ufkumuzun sınırları daralıyor, göğsümüz sıkışıyor…
—
Ruhumuzu doyurmuyor “batılı” kelamlar…
Gönlümüz hazzetmiyor “polemiklerden”…
Çileye hasret kaldık…
“Dengeler adına mı” bu sessizliğimiz?
Susmak zorunda kalmanın azabı, soylu kavgaların çilesinden çok daha acı…
—
"Selamsız, kavgasız, töresiz…"
Biz bu çağda doğmayacaktık…
Hasretle düşlediğimiz çağlardaki gibi soylu savdalarımız, soylu kavgalarımız olmalıydı bizlerinde…
Nerde..?
“Nerde kaldı o çağlar ki…”
Kerkük’ten, Urumçi’den, Karabağ’dan, Gümilcine’den, Çeçenya’dan, Kosova’dan bahsederdik…
“Nerde kaldı o çağlar ki…”
Mostar’dan geçer, Kanije’de soluklanır, Orhun’un kaynağından su içerdik…
“Nerde kaldı o çağlar ki…”
Altaylardan Tuna’ya… Toroslardan Savalan’a…
Erciyes’ten kopmuş bir çığ gibi Turan’a, Turan’a, Turan’a koşardık…
“Nerde kaldı o çağlar ki…”
Çağlar kapayıp, çağlar açardık…
—
Bizim ellerimiz uzandımı, Türkistan’da el tutardı…
Tebriz’de dolan göz, bizim ellerimizde akardı…
Şimdi…
Ayaklarımız yalnız Ankara’da mı dolaşır ?
Edirne’den Kars’a kadar mı mefkuremiz ?
Viyana’da çürüdü mü Kızıl Elma söyle !
Çeğen tepesinde tükendi mi bütün düşlerimiz ?
Ellerimiz avuçlarımızda sıkılı mı kaldı, kör mü oldu gözlerimiz ?
Yok mu bize yol gösterecek bir İsmail Enverimiz ?
Bu uyku hali niye ?
Hayallerimizi siyasete kurban mı verdik ?
Hangi siyasi cümle doyurdu gönüllerinizi ?
"Esselatu hayrun minen nevm"
Kıyam et ve doğrul yerinden…
Yine düşler kuralım…
Düşlerimizde;
Vey ırmağında abdest alalım…
Tanrı dağlarında namaz kılalım…
Yine düşler kuralım…
Düşlerimizde Ülküdaşım;
Börteçine yol göstersin bize,
Ve biz demirini eritip bu soysuz çağın
Gölgesinde buluşalım Kurt başlı tuğların…