Çekilme beklenmeyen bir zamanda, ayaküstü ve aniden açıklanınca ABD’de görevden istifalar söz konusu oldu. Bunu birçok tutarsız Trump açıklamaları takip etti.
ABD, 2011 yılından bu yana bölgede PYD/YPG’ye yatırım yapmıştı. Binlerce TIR silah, onlarca üs, gözetleme kuleleri ve binlerce asker yığılan bir yerden aniden çekilme ABD’de ciddi tartışmalara konu oldu.
Koridoru Türkiye’ye kurdurmak!
Devam eden süreçte Trump yaptığı açıklamayla, “Belli bir süre içinde Suriye'den çekileceğiz. Suriye'den çekilsek bile Kürtleri korumaya devam edeceğiz” dedi.
Trump böylece hızlı çekilme planından geri atarak çekilmenin 4 aylık bir sürece yayılacağını söylemiş oldu. Nitekim önce hemen çekiliyoruz, sonra yavaş yavaş çekileceğiz daha sonra da dört ay içinde çekilmeden söz edildi.
Burada şuna dikkat etmek gerekir. PYD bölgede ABD adına vekâlet savaşı veriyor. ABD’de yine bölgede aynı savaşı İsrail adına veriyor.
Suriye’de hem PYD hem de ABD birlikte İsrail için vekâlet savaşı yürütüyor. Bu çok açık.
Nitekim Trump, Suriye’de “kum ve ölüm var. Biz zenginlik hakkında konuşmuyoruz. Kum ve ölümden bahsediyoruz.” Orada işimiz olmaz anlamına gelen sözler etmiştir.
ABD petrolün olmadığı, paranın bulunmadığı, zenginliğe zenginlik katılmadığı bir yerde ancak İsrail için olabilirdi. Trump da onu demektedir.
Çekilme kararıyla ilgili olarak yapılan eleştiriler üzerine bölge için en kötü, şahin ve vahim düşüncelere sahip olan Bolton, Trump tarafından danışman olarak bölgeye gönderildi.
ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, önce İsrail’e gitti. Orada yaptığı açıklamada, “ABD askerleri, Suriye'nin kuzeyindeki Kürtleri korumaya yönelik bir anlaşma olmadan çekilmeyecek” deyiverdi.
Bunun üzerine Türkiye’de Bolton görüşmede muhatap bulmakta zorlandı. Kendisine “Kürt ile teröristleri” birbirine karıştırdığı söylendi. Umduğunu bulamadan Bolton Türkiye’den ayrıldı.
Bunun üzerine devreye Trump ve tveet’i girdi. Trump, “Kürtler'e saldırırlarsa Türkiye'yi ekonomik olarak mahvedeceğiz. 20 millik güvenli bölge kuracağız. Aynı şekilde Kürtler'in de Türkiye'yi provoke etmesini istemiyoruz” dedi.
Sonuçta Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD Başkanı Trump ile telefon görüşmesi yaptı. Erdoğan “Müspet bir görüşme yaptık. Bizim tarafımızdan Suriye’de oluşturulacak güvenli bölge teyit edildi” diye açıklama geldi.
Bu noktada dikkate alınması gereken önemli bir husus var. O da ABD/İsrail kendi elleriyle bölgede bir terör koridoru kurmak amacı vardı. Bu amaç gerçekleşmiş değildir ama bundan vaz geçilmiş de değildir.
Derin ABD’nin aklında Türkiye’nin eliyle bölgede terör koridoru kurdurmak amacı var.
Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle diyor: “YPG böyle bir projenin içerisinde yer alabilir mi? Onlar terörist. Biz güvenli bölgeyi teröristlere terk edebilir miyiz? DEAŞ’ın durumu neyse YPG-PYD de aynıdır. Onların akıbeti neyse onların akıbeti de o olmalı. Güvenli bölge dediğinde tüm o bölgeyi terörden temizleyeceksin.” Bu çok doğrudur ve bu görüşler alanda uygulanmalıdır.
Bilindiği gibi 2012 yılında Türkiye’nin gündeme getirdiği güvenlikli bölge teklifine dönüp bakmayan ABD bu kez kendiliğinden benzer bir öneriyi getirmesi samimi olmadığını göstermektedir. Bu teklifte kısa sürede YPG/PKK’yı korumak, uzun vadede ise PKK’ya alan açmak ve bölgeyi YPG/PKK tarafından kontrol edilir duruma getirmek vardır.
Bu noktaya çok dikkat etmek gerekir. Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmayalım!