Türk halkı Kurtuluş Savaşı’nda yoksuldu, eğitim ve öğretimden yoksundu ama mayası bugüne göre daha sağlamdı, kurtuluş için canını ve malını vermekten hiç çekinmedi. Bugün öyle değiliz. İçimizde milyonlarca asker kaçağı (paralı asker) var. Dünkü aile ve sosyal yapımız, insanlık anlayışımız tarihsel yapımızla örtüşüyordu, bugün öyle değil. Basitlik, iki yüzlülük, yalakalık, doymazlık, vurdumduymazlık genel özelliğimiz oldu. Amerika’nın BOP projesi, İsrail’in Arz-ı Mevut ideolojisi, PKK’nın Lozan’ı tartışmaya açması, siyasal İslamcıların saltanat hastalıkları bizi yeni bir Samsun yolculuğuna mecbur edecek gibi.
Osmanlı’nın son yıllarını düşünelim. Padişah aciz, bencil. Yöneticiler uşak ruhlu, yeteneksiz. Ulema sığ düşünceli. Halk kimliksiz, örgütsüz, duyarsız. Mustafa Kemal böyle bir ortamda Anadolu’ya geçti; halka, örgütlenin dedi, kongreler, mitingler yaptı, Ankara’ya yerleşti, Kurtuluş Savaşı’nı yönetti ve kazandı. Lozan Antlaşması ile bağımsızlığımız tescil edildi. Bu arada iç isyanlar bastırıldı. Tekli devlet, yönetim, düşünce, eğitim, bilim ve ekonomi alanlarında büyük devrimler yapıldı.
Bazı duraksamalarla birlikte altmış yıl büyüdük. Turgut Özal ile maddi ve fikri kayıplar verdik. 2003’ten beri ekonomi, üretim, birikim, eğitim, dürüstlük, birlik, düşünce, doğallık, bağımsızlık gibi alanlarda büyük ve hızlı bir düşüş yaşadık.
Bugün, II. Abdülhamit’in istibdat ve evhamı, Vahdettin’in işbirlikçiliği, Mustafa Sabrilerin irticai kültürü, Nemrut Mustafaların divanları, İngilizlerin tarikat-cemaat ağları, Arap İslamlığı, bölücü Kürtçülük, Şeyh Sait ve Seyit Rızaların ardılları Türkiye’yi sarsıyor. Bir sürü kansız ve vicdansız kıyamda. Yurt, devlet ve ulusumuz parselleniyor. 1918’i yeniden yaşıyoruz ama farkında değiliz. Her an 9-10 şiddetinde bir depremle yıkıntının altında kalabiliriz. Böylesi bir yıkımda herkes ölmez, Türkiye yok olmaz ama çok acı yaşarız.
1. Dünya Savaşı’ndaki Türk halkı ile bugünkü Türk halkı, I. Dünya Savaşı’nın silah ve teknolojisi ile bugünün silah ve teknolojisi farklı. Türk halkı Kurtuluş Savaşı’nda yoksuldu, eğitim ve öğretimden yoksundu ama mayası bugüne göre daha sağlamdı, kurtuluş için canını ve malını vermekten hiç çekinmedi. Bugün öyle değiliz. İçimizde milyonlarca asker kaçağı (paralı asker) var. Dünkü aile ve sosyal yapımız, insanlık anlayışımız tarihsel yapımızla örtüşüyordu, bugün öyle değil. Basitlik, iki yüzlülük, yalakalık, doymazlık, vurdumduymazlık genel özelliğimiz oldu. Bugünün silah sanayii ve teknolojisi I. Dünya Savaşı’na göre çok üstün. Deyim yerinde ise savaşı savaş teknolojisi kazanacak. Çıkacak bir büyük savaşta dünkü başarıyı elde edebilmemiz zor. Bunları düşünmek gerekiyor.
Amerika’nın BOP projesi, İsrail’in Arz-ı Mevut ideolojisi, PKK’nın Lozan’ı tartışmaya açması, siyasal İslamcıların saltanat hastalıkları bizi yeni bir Samsun yolculuğuna mecbur edecek gibi. İnşallah yanılırım ama buna zorlanacağız. Korkulu rüya görmektense bir süre uyanık duralım.
Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun.