Konya’nın merkezindeki bazı okullarda gördüğüm eksiklikleri anlatmak için 23 Eylül 2022 günü bir eğitim sendikasına gittim. Makamında tanıştığım başkana geliş amacımı açıkladım. “Eğitim işi sevap, öbür dünyada mükâfatı var” gibi sözlerle konuya girdi. Sevap ve öbür dünyayı girmeyelim, dini her yere sokmayalım dedim. Anlattıklarım ve aldığım cevapların birkaçı şöyle.
Ben: Öğretmenlerimizin çoğunda kılık-kıyafet düzeni yok. Sakallı, elbiseleri ütüsüz, ayakkabıları boyasız… Öğrenciler öğretmenlerini örnek alırlar. Görünüşümüzle de eğitici olalım. Sendika olarak bu konuyla ilgilenseniz dedim.
Sendika Başkanı: “Öğretmenin kılık-kıyafeti önemli değil. İsteyen istediği gibi giyinmeli. Sizde eski düzenin alışkanlığı var. Biz 28 Şubat’ta neler çektik. Mini etek serbestti, başörtümüze karıştılar…” dedi. Konuya ideolojik ve siyasi bir boyuta çekmek istedi.
Ben: Böyle öğretmen olmaz. Berduş Recep, bohçacı kadın gibi öğretmenler düzensiz toplum yetiştirirler, kötü örnek olurlar dediysem de “eski kafa” sayıldım.
Ben: Bazı İmam-Hatiplerde İstiklal Marşlarımız Arap harfleriyle yazılıp asılmış. Bunlar harf kanununa aykırı. Bazı okullara “İslam âlimi” denen, düşüncelerinde “İHVANCILIK VE DEMOKRASİ KARŞITLIĞI bulunan Mısırlı, Filistinli yabancılar, okullarımızda kahraman olarak tanıtılıyor, bunlara engel olsanız iyi olur dedim.
Sendika Başkanı: “Eski harfler iyiydi. Harf devrimiyle bir gecede herkes cahil kaldı. Arap alfabesi dinidir. O harfler Allah’ın harfleridir. Eski harflerle doğuda ilmi kitaplar yazılıyordu, şimdi yok” diye karşılık verdi.
Bu sözlere şöyle cevap verdim: Harf devrimi bizi cahil yapmadı. Osmanlı’da halkın yüzde 90’ı cahildi, şimdi yüzde 10’u cahil. Arap alfabesi dinî değildir. Arap harfleri Allah’ın harfleri filan olamaz. Bu düşünce saçma. Harfler, alfabeler birer biçim ve işaretten ibarettir dedim. Adam sustu. İstiklal marşımızın Arap harfleriyle yazılmasına, İHVANCILARIN okullarımızda sergilenmesine hiç cevap vermedi. Benim bu konulara yoğunlaştığımı gören,
Sendika başkanı: “Cumhuriyet döneminin ilk Milli Eğitim Bakanlarından Mustafa Necati Konya’ya gelmiş, “Kuran harflerini kaldıracağım” demişti. O gün akşam konferans verecekti. Kalp krizi geçirdi, konferans veremeden karyoladan düşütü öldü. Kuran’a düşman olanın sonu böyle olur” dedi.
Şu cevabı verdim: Söylediğinizin aslı yok. Mustafa Necati Konya’da değil Ankara’da öldü. Mezarı Ankara’da. Gerçekçi olalım. Bu asılsız iddiayı Konya İmam-Hatip mezunu A.A. uydurdu. Din istismarı var, hurafelerle avutulmayalım.
Sendika başkanıyla daha çok şey konuştuk ama bu kadarı yeter. Karşımıza su gerçekler çıkıyor:
Türkiye Cumhuriyeti’nin yetiştirmeye başladığı çağdaş toplum, modern eğitim, özgür ve bilimsel düşüncenin önü kesiliyor, irtica yol alıyor.
Cahil ve politikanın emrine girmiş bir öğretmen kitlesi gençleri felç ediyor.
Okullarda öğrencimiz olsun olmasın, Türk halkı olarak; Mısır, Suriye, İran, Libya, Afganistan gibi ülkelerde yaşanan bölünme ve acıları yaşamamak için dinî, millî ve insanî kazanımlarımıza sahip çıkacağız.