Gazeteci Müyesser Yıldız, bugün dikkat çekici bir yazı kaleme aldı. “Menzil UYAP’a da mı sızdı?” diye soran Yıldız, geçen yıl açılan önemli bir davanın duruşmalarında UYAP sisteminde yaşanan garipliklere dikkat çekti.
Davada yargılanan sanığın, Menzil tarikatının etkili olduğu konuşulan önemli bir kurumda çalıştığını anlatan Yıldız, UYAP’taki bir operasyonla olası itirafların nasıl engellendiğini anlattı.
Yıldız’ın yazısından öne çıkan kısımlar şöyle:
(…)
Ülkeyi 21 yıldır yönetenlerin böylesine övdüğü yargıda yaşanan, film gibi bir olaydan söz etmek istiyoruz.
Geçen yıl açılan önemli bir davada 22 Kasım 2022 tarihli tensip zaptıyla ilk duruşma için geçtiğimiz 9 Mayıs saat 09.00’a gün verilir.
27 Nisan’da davanın sanığının telefonuna, Adalet Bakanlığı UYAP SMS Bilgi Servisi hattından önce saat 16.50’de 9 Mayıs’taki duruşmanın saati 14.35, akabinde 14.40 olarak bildirilir. Buna göre, duruşma saati değiştirilmiştir.
İlerleyen günlerde avukatları UYAP’a bakar. Burada da duruşma saatinin 14.40 olarak kaydedildiği görülür.
Haliyle hem sanık hem avukatları, 9 Mayıs günü saat 14.30 gibi mahkemede hazır olur.
Ama o da ne? Görevliler duruşmanın saat 09.00’da yapılıp bittiğini, şikâyetçi tarafın avukatının da geldiğini söyler.
Sanık avukatları şoku atlattıktan sonra bu duruma itiraz edip tutanak tutulmasını isterken, “mahkemelerin UYAP’ta belirtilen duruşma saatinden önce celse açmasının sistemin özelliği nedeniyle mümkün olmadığını” hatırlatırlar.
O esnada UYAP sistemine de girerek, “halen duruşmanın devam ettiği” şeklinde kayıt olduğunu gösterirler. Bu, sabahki duruşmanın tutanağının henüz onaylanmadığı anlamına gelmektedir.
Bunun üzerine sabahki duruşmaya katılmış olan karşı tarafın avukatını arayıp durumu anlatırlar ve o da yeniden mahkemeye gelir. Ancak herkes hazır olduğu halde Hakim, devam eden başka duruşmalar olduğundan yeniden duruşma açamayacağını bildirip olayın tutanağa bağlanması için Yazı İşleri Müdürü’ne talimat vermekle yetinir.
Tutanak aşamasında Yazı İşleri Müdürü, avukatlara mahkeme UYAP sisteminde duruşmanın saatinin 09.00 olarak göründüğünü gösterir. Avukatlar ise gerek avukat UYAP portalında gerekse Adalet Bakanlığı celse sisteminde saatin 14.40 olarak göründüğünü ve halen “Duruşma devam ediyor” yazısının olduğunu ispatlar. Her iki sistemin ekran fotoğrafları alındıktan sonra da tutanak tutulur.
Sonuçta hem sanık hem de avukatları o gün savunma yapamamış olur. Savunmalar, 6 ay sonraya gün verilmiş olan duruşmaya kalır.
Sanık neler anlatıacaktı ki?
Bu gariplikler basit bir sistem hatası veya “sehven” olarak nitelendirilebilir mi?
Elbette.
Ancak davanın konusuna da dikkat çekmemiz gerekiyor.
Sanık, Menzil tarikatının etkili olduğu konuşulan önemli bir kurumda çalışmaktadır ve üst düzey dahil kurumdaki bu yapılanmanın üzerine gittiği için kendisine iftira atılarak bu davanın açıldığını, hakkında düzenlenen belgelerin sahte olduğunu, söz konusu sahte belgeleri düzenleyenlerin bir kısmının ise FETÖ ile irtibatının/iltisakının tespit edildiğini öne süren birisidir.
İşte yapılamayan -veya avukatlarının ifadesiyle “dijital bir operasyonla” engellenen- o günkü duruşmada isim isim bunları anlatacaktı.
Adalet Bakanlığı’nın cevabı
Olayın devamı var.
Avukatlar konuyu mahkemede bırakmadı; bir hafta içinde Adalet Bakanlığı’na taşıdı.
Bakanlığa gönderilen dilekçede, 9 Mayıs’ta olanların yanı sıra yukarıda anlattığımız “Menzil tarikatı” ve “FETÖ” ile ilgili bilgilere de yer verildikten sonra şöyle denildi:
“Bu sebeple, Adalet Bakanlığı UYAP SMS sisteminden mesaj gönderen ya da sisteme giren/yükleyen kişinin ve UYAP Avukat Portal sistemine duruşma saatini 14.40 olarak giren/düzelten/yükleyen personelin belirlenerek Menzil tarikatı ya da kripto FETÖ mensubu olup olmadığının araştırılması gerekmektedir… Bahse konu işlemlerin örgütsel saiklerle yapılmış olması ihtimaline binaen bu sistemlerin LOG kayıtlarında gerekli gerekli incelemenin yapılarak bilgi verilmesini, gerekli görüldüğü takdirde dosyanın gereğinin takdir ve ifası için yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesi yönünde talepte bulunulması gerekmiştir.”
Şaşıracaksınız, ama Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Genel Müdürlüğü’nden 1 hafta sonra cevap geldi. Sadece hızı değil, içeriği de şaşırtıcı olan yanıt şu oldu:
“Genel Müdürlüğümüz UYAP’ın teknik alt yapısını yönetmekte olup, yargı birimlerine (Cumhuriyet Başsavcılıkları, mahkemeler, icra daireleri, infaz kurumları vb.) ait veriler üzerinde Genel Müdürlüğümüzün herhangi bir tasarruf yetkisi bulunmamaktadır. Genel Müdürlüğümüze gelen taleplerin adli ve idari makamlarca soruşturma veya kovuşturma dosyaları üzerinden gelmesi ve icra dairelerinden talep edilmesi halinde taleplere cevap verilebilmektedir.”
Türkçesi; Bakanlık, “Bizi ilgilendirmiyor, yapacağımız bir şey yok.” dedi.
Son durum; avukatlar şimdi de söz konusu sisteme girenlerin tespiti için Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurmaya hazırlanıyor.
Gidişata göre, sonuç çıkma imkânı ve ihtimali var mı?
Hele de söz konusu olan -iddia edildiği gibi- adeta özerkliğini ilân ettiği söylenen, sık sık gövde gösterileriyle gündeme gelip devlet katında himaye edilen Menzil veya hem zihniyeti hem yöntemleriyle halen iktidar olan “FETÖ” ise?