Türklük ve Yeni Anayasa

Seçim sonrası Türkiye’nin gündeminde olacak konu: yeni anayasa dır.
Peki yeni anayasa derken asıl ne amaçlanıyor?
Bakın; Manevi Değerler ile Milli Değerler alanını tartışmaya açıyorlar. Oysa bu iki kavram sadece Türkiye’de değil çağdaş bütün devletler de ikizdir.
Milli ve manevi kelimeleri birbirini tamamlayan bütünleyen kavramlardır. Ancak nedense milli kelimesine antipati duyuyorlar.
Milli değerler, her devletin sıkı sıkıya savunduğu kavramdır. Toplumlar ancak milli değerlerle bir arada tutulabilirler. Bir nevi toplumun ortak dokusudur.
Özellikle de bugüne kadar milli kavramıyla birlikte en sık anılan Tarih ten başlayarak. Çünkü bugünkü Tarih çalışmaları açısından milli, tarihin kritik ve çoğul okunmasına izin verdiği için itibar edilen bir kavramdır. ABD, İngiltere, İtalya Almanya ve Fransa; eski tarihin, milli üzerinde ısrar ederek nasıl siyasal-toplumsal bir rol ile donatıldığının tipik örnekleridir.
Anayasa, bir ülkenin seviyesini gösterir. ABD ve AB kaynaklı fonlarla beslenen sözde sivil, gerçekte dış güdümlü toplum kuruluşlarının önerileri ile Anayasa hazırlanmayacağı gibi doğrudan vatandaşın katkısı ile de bir yere varılamaz. Herhangi bir hastalığın tedavi yöntemi, vatandaşa sorularak bulunamaz. Uzman doktora başvurulur. Vatandaşa sorarak Anayasa yapmak iddiası, halk dalkavukluğundan başka bir şey değildir.
Bazılarının Türklük kavramı ile kavgaları var. Bu konu bazılarının gerçek niyetlerini sergilediği için, hayati derecede önemlidir.
Türk Milleti nin devleti olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti ni yönetenler, Türk seçmeninden oy alıyor ama Anayasa’dan Türk kelimesini kaldırmaya çabalıyor!
Almanya da Alman kavramını Anayasa dan çıkarmak isteyen bir siyasi parti, bırakın iktidar olmayı, varlığını sürdürebilir mi? Veya Almanya da, Fransa da, İngiltere de, Amerika da kendi milliyet adını Anayasa’dan çıkarmak istediğini söylemle ve eylemle ortaya koyan bir siyasi parti yaşatılır mı?
Ancak ısrarla konu gündemden çıkarılmıyor. Oysa nasıl bir anayasa istendiğine ilişkin açıklamalar yapılıyor.
Ne diyorlar;
Türk kimliği yerine Türkiye kimliği getireceklerini sürekli söylediler.
Ne mutlu Türküm diyene sözünü dağlara taşlara yazdılar. Bu ilkelliktir ve aşılacaktır, diyenler çoğunluk olan Türklerin oyu ile ülkeyi yönetiyorlar.
En son Cumhuriyet dışında değişmez denilen maddelerin değişebileceğine vurgu yaptılar.
Anayasayı değiştireceğiz ve vatandaşlıktaki Türklük tanımını kaldıracağız. Yoksa demokratikleşmeyi yapamayız. Vatandaşlık tanımı da değiştirilecek. Herkes kendi etnik kökenini ifade edebilecek ve üst kimlik olarak, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım, diyecek,  İşte bu, sorunu çözer diyorlar.
Bu tür görüşler bazılarının temel görüşlerdir, kolay kolay değişmez!
Halkın bilmesi gereken temel konu bu.
Peki hitap ettikleri seçmen bunu biliyor mu?
Televizyon tartışmalarında bu konuya yer verilmiyor. Yandaşları, sadece bir gazetenin gündeme getirdiği bu bilgileri, taraflı hatta abartılı değerlendirmeler olarak görüyor.
Oysa seçmenin yüzde 87 si  Türküm  diyen bir ülkede yaşıyoruz ve Türklükle meselesi olanlar Türk kavramını Anayasa’dan, yasalardan çıkarılmasını istiyor.

Yalçın Tan’ın bu yazıya eleştirisi

Sayın Nurullah Aydın,

Ülkeyi yönetenlerin Türk tarihi hakkında ne denli bilisiz oldukları yeni anayasa anlatımları ile açığa çıkyor.
Batılılar daha1095’li yıllarda ANADOLU’YA TÜRKİYA demeye başladılar.Biz Türkler’den önce geldik diyenlere bakarak neden ERMENİYA ya da KÜRDİYA demediler. Düşünmek gerekir.
Doğu ve güneydoğu Anadolu’yu Ermeni ve Rus kaplargasından/işgalinden kurtaran Mustafa Kemal ve Kâzım Karabekir Paşalardı. Ne APOlardı,,ne Sakıklar,ne de Baydemirler, Zanalar değildi.
Ama görüyoruz ki Kürtçülük kışkırtıcıları  gerçek kurtarıcalarına karşı minnettarlık duymadıkları gibi özerklik gibi sayıklamalarda bulunuyorlar.Tarih boyunca Kürt kalkışmalarının tümü ağa-bey-şeyh denilen derebeylerinin üzerlerindeki devlet yetkesine  karşı başkaldırmaları nedeniyle oluşmuştur. Bu derebeyleri bilindiği üzere bulunduğu yörenin salt egemeniydi. Buyruğundaki köylerin halkı tutsakları,köleleri,ırgatları idiler. Derebeyleri,  buyruklarındakilerin  onurlarını hiçe sayarak onları köyleri ile birlikte başka bir derebeyine satabiliyorkardı. Kürt halkı derebeylerine karşı bireysel hak ve özgürlükleri için başkaldırmayı akıllarının kıyısına bile getirmedikleri gibi devlete başkaldıran ağalarının yanında görev yapıyorlardı. Bugün de durum tıpkısıdır. Özek bölge işin boyasıdır. Derebeylik yapma özlemcilerinin kurgularıdır bu olanlar. ABD’de 52 eyaletin bireyleri bu eyalette Fransız kökenliler  çoğunlukta bu nedenle  devlet kurumlarunda,yargıda,eğitimde Fransızca kullanılsın diyemez. Yazılı ya da sözlü olarak bunu dile getirirse o kişinin çok kısa bir sürede oturtulacağı koltuk elektrikli sandalye olur. Biz ise  40 bin kişinin öldürgenini özel bir köşkte kuş sütüyle besliyoruz, gene yaranamıyoruz.
Saygılar,sevgiler.
Yalçın Tan

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!