Türkiye Kuşatılıyor!

Komşularla sıfır sorun” ve “Stratejik Derinlik” söylemleriyle iş başına gelen siyasî iktidar, yanlış politikalar sonucu “Değerli Yalnızlık”a mahkûm olmuş durumda.

Türkiye Cumhuriyeti, tarihinde hiç olmadığı kadar sefil duruma düşürülmüş durumda. Devlet Bahçeli ve Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin iki büyük muhalefet partisi liderleri ama Kerkük’e gidebilmek için Irak’tan vize alamıyorlar. Lübnan’da üç pilotumuz kaçırılıyor, haftalar geçmesine rağmen kimseden ses çıkmıyor. Bu üç pilotun İsrail pilotu olduğunu farz edelim; neler olabileceğini düşünebiliyor musunuz? Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakan’ı Gazze’ye gitme hazırlığı yapıyor, programı açıklanıyor ama gidemiyor.

Ortadoğu’nun üç önemli ülkesinde Türk Büyükelçisi yok. İran, Irak, Suriye, Mısır, Kuzey Afrika Ülkeleri, Ermenistan ve Rusya sürekli kafa tutuyor.

Peki, bu noktaya nasıl gelindi?

Yeni Osmanlı” hayalleri ile Ortadoğu’nun liderliğine soyunan siyasî iktidar, İslam coğrafyasında Türkiye’ye yakın duran tek ülke, Libya’ya, Haçlı birlikleri ile işbirliği yaparak saldırdı. Libya lideri Kaddafi’nin akıl almaz işkenceler ile katledilmesine seyirci kaldı. Fas, Tunus, Libya ve Mısır’da devlete asi güçleri, ne adına olduğunu bilmeden destekledi. Son olarak, Suriye’de devlet ile savaşan “terör” gruplarına arka çıkarak Türkiye’yi bölgede “Değerli Yalnızlık”a taşıdı.

Irak’ı işgal ederek bir milyondan fazla Müslüman’ı katleden, çocuk yaştaki kızların ırzına geçen Conilere, sağ salim evlerine dönmeleri için dua eden Başbakan; Irak devletinin KYB’ye teslim edilmesine, ülkenin kuzeyinde bir “Kürt Devleti” kurulmasına göz yumdu. Hatta bu yeni “piç” devletin altyapı ve enerji ihtiyaçlarını karşıladı.

Irak’a saldırının arka planında ne varsa bugün Suriye için geçerlidir. Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu, bir mülakatta “Yeni bir Suriye kuruluyor, ona yardımcı oluyoruz” derken asıl niyeti bilerek veya bilmeyerek ortaya koymuştur. Suriye de Irak gibi parçalanacak ve “Birleşik Bağımsız Kürt Devleti”nin ikinci ayağı Suriye’de gerçekleştirilecek.

Saddam’ın en çok suçlandığı olay, Halepçe’de kimyasal silah kullanması idi. Bu sebeple yüz binlerce peşmerge Türkiye’ye iltica etti. Tıpkı bugün Suriye’den gelenler için olduğu gibi kamplarda Türk devleti tarafından beslendiler. Sonra 11 Eylül hadisesi bahane edilerek Irak’a girildi ve Irak devleti ortadan kaldırıldı. Evet, görünüşte var ama devlet başkanı KYB Başkanı olarak yıllarca Irak’la mücadele etmiş olan Celal Talabani. Ve Kerkük ve Musul, yani “El Cezire” Türkmenleri sinsice bir genosite tabi tutularak, bölgenin demografik yapısı değiştiriliyor, bölge Kürt bölgesi haline getiriliyor.

Mısır’da Kral Faruk’u halleden “Müslüman Kardeşler” örgütü, o günden bu yana ülkede her siyasi erkin düşmanı gibi hareket etmiş, Nasır, Enver Sedat ve Hüsnü Mübarek’i de halletmişlerdir. Mursi, aslında sembolden başka değeri olmayan bir kişiliktir. Mursi’yi bahane eden bu İngiliz yapılanması, Ortadoğu’nun en büyük devletine tam hakim olmaya çalışmakta ve bizim siyasî iktidar da, din ticaretinden biraz daha rant elde edebilmek için onlardan yana tavır sergilemektedir. Yaklaşık bin yüz senelik Türk toprağı olan Mısır, İngilizler tarafından kurulan ve İngilizlerle işbirliği yapan bu örgüt vasıtasıyla Türklerin elinden çıkmıştı.

Aynı şey, Suriye için de geçerlidir. Eyyubiler, İhşidler (Akşitler) Tolunoğulları, Memluk’ler (Kölemenler) ve nihayet Osmanlı idaresinde bin yıldan fazla Türk egemenliğinde kalan bu topraklar, İngiliz-Fransız-Müslüman Kardeşler işbirliği ile asla istikrar olmayan toplumlara yurt oldu.

Bugün Suriye’de dört milyondan fazla Türkmen olduğu ve bu Türkmenlerin, Türkiye’ye sığınmacı olarak kabul edilmediğini çok az insan biliyor.  Türkiye’ye bir şekilde gelebilenlere de, siyasi iktidar yetkilileri "Sakın ırkiyatçılık yapmayın" diyor.

Asıl maksat, Irak’ta olduğu gibi, Suriye’yi parçalamak ve kuzeyinde uydu bir Kürt devleti yaratmaktır.
Sonra sıra Türkiye’ye gelecek ve Başbakan’ın  “AB’nin yıldızı olacak” dediği Diyarbakır merkezli bir Kürt devleti teşekkül ettirilecek.

Irak’ta kimyasal silah bahane edilmişti. Burada da aynı bahane söz konusu. Irak’ta kimyasal silah imalathane ve deposu bulunamamıştı. Şimdi Sarin gazı kullanıldığı gerçeğini kabullendik diyelim, Esad’ın kullandığı ne malum. “Allahüekber” nidaları ile kafa kesen ve bundan büyük bir zevk aldığı her halinden belli olan asilerin yapmadığı veya Suriye’yi Irak’a dönüştürme hesapları yapanların provokasyon yapmadığı belli mi?

Belli olan sadece şudur ki, Türkiye sistemli olarak kuşatılmakta ve hızla ayrıştırılmaya çalışılmaktadır.
Ayrıştırma projeleri başarılı oluyor mu?

1.  Sayın İzzettin Doğan, cami ile cem evinin bir arada olduğu ibadethane yapılacağını ve bunun Fetullah Hoca Efendi’nin projesi olduğunu söyledi. Yani Alevilik ayrı bir din muamelesi görecek.

2.  Bergama Savcısı 30 Ağustos kutlamaları esnasında resmigeçit yapılırken peotesto ediyor ve ayağa kalkmıyor.

3.  Anadolu Ajansı, yani devletin resmî haber ajansı, Kürtçe haber yayınlamaya başlıyor.

Bu gibi ayrıştırma çabalarını alt alta sıralamaya devam edersek sayfalar yetmez.

Yani Türkiye süratle ve onulmaz şekilde kuşatılıyor.

Vesselam

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!