H. Nurcan Yazıcı
H. Nurcan Yazıcı

Müjde Ar Aklı!..

Akıl, Allah’ın insanlara verdiği en önemli nimetlerden biridir. Parayı “satın” alabilecek en önemli vasıf aynı zamanda… Paranın yokluğu değil; “aklın” yokluğu sizi yanlışa götürür. Böyle bir hatırlatmayı yapmamın nedeni, dünün sinema oyuncusu, bugünün akil(!) kadını ve kendi cenahının saltanatının temsilcisi Müjde Ar’ın Twitter hesabından verdiği şu vahim mesaj: “Ucuz olsun diye pazara akşam gidip çürük sebzeleri alanlar, saltanat hayatı yaşayanlara oy vermiş…” Kısacası,  oy vermenin akıl(sızlık) arayışı… 

Siyaseti, kent ve ülke geleceğini para üzerinden şekillendirmeye çalışanların prim yaptığı bu günlerde, Müjde Ar’ın bu türden bir mesaj vermiş olmasına çok da şaşırmamak lazım.

Müjde Ar mesajında, “ezilen ve yoksul insanların kendilerini sömürenlere destek verdiği” imasında bulunurken; kendisinin de aynı insanlar tarafından zengin edilmiş, kendi saltanatına da onlar sayesinde ulaşmış olduğunu unutmuş olmalı… Diyeceğim o ki olayları cinsiyet, kimlik ve sınıf üzerinden yorumlamak sağlıklı değil. Hiç de objektif bir bakış açısını yansıtmaz… Bu tür açıklamalar bir gerçeği yansıtmaktan ziyade, siyaseten ortaya getirilmiş, ayrıştıran ve aşağılayan bir dil olmaktan öteye gitmeyecektir.
 

****


Gelelim şu “çürük çarık” diye ifade edilen pazar hikâyesine…

Haftada bir kurulan, insanların neredeyse bütün ihtiyaçlarına cevap veren semt pazarlarına gidip de alışveriş yapmayanımız var mı? Marketler bu geleneğimizi baltalasa da, büyük çoğunluğumuz, hâlâ ihtiyaçlarımızı pazarlardan gidermekteyiz.

Bilen bilir… Ankara pazarlarının önemli bir özelliğidir. Türkiye’nin dört bir yanından gelmiş her türlü ürüne rastlamanız mümkündür.

ÇÜRÜKLERİ AYIKLAMAK MARİFETTİR, MARİFET!
 
Size düşen, pazardan nasıl alışveriş yapılacağının yolunu yöntemini bilmektir. Sabah ve akşam olmak üzere, pazara iki farklı saate gidilir. Erken saatlerde yapılan pazar ziyareti, daha çok bakınmak ve keşif içindir. Fiyatları öğrenme amacı taşır. Akşama yakın, pazarın son saatlerinde yapılan pazar ziyareti ise, ürünleri daha ucuza almak içindir.

Özellikle meyve ve sebzelerin en ucuz saatleri, akşam vakitleridir. Kısmen ezilmiş, bir tarafa atılmış ürünlerin sağlamlarını büyük bir itina ile seçersiniz ve bolca alırsınız. Daha ucuz diye aldığınız kırılmış yumurtaları eve taşırken gösterdiğiniz itinayı, o sabrın neticesinde sofranıza düşen bereketi düşünürseniz; bu sadece “yoksulluk” anlamına gelmez. Aynı zamanda daha “akıllıca” bir alışveriş yapmışsınız demektir. 

Diğer taraftan…

Pazar deyip geçmeyin. Pazar alışverişi, öyle marketin dilsiz raflarından bir şeyler alıp eve taşımaya benzemez. Oradaki muhabbetin insan psikolojisine verdiği güzelliği de yabana atmayın. Hele hele pazardan alınan taptaze ve organik meyve-sebzeleri, market raflarından alınan bekletilmiş, şoklanmış, ne idüğü belli olmayan meyve-sebzelerle kıyaslarsak; yapılan işin ne kadar “akıllıca” olduğunu daha iyi anlarsınız. 

Ayrıca da…

Çok çabuk yoruluyoruz, çok çabuk sinirleniyoruz. Hastalıklarla mücadele için çok zaman harcıyoruz. Bütün bu olumsuzlukların sağlıksız beslenmenin neticesi olduğunu, pazardan alışveriş alışkanlıkları olanların ise daha sağlıklı beslendiklerini, dolayısıyla daha kaliteli bir yaşam sürdüklerini bile söyleyebiliriz.

Allah kimseyi, yaşamı “para” üzerinden değerlendiren insan konumuna düşürmesin… 

İşaret ettiği saltanatla kendi saltanatları arasında maddi hiçbir fark olmayan Müjde Ar gibilerine gerçek yoksulluğun ne olduğunu öğretecek bir hikâyeyle yazımı bağlıyorum…

Günlerden bir gün, gerçekten zengin bir baba oğlunu yakın bir köye götürdü. Bu yolculuğun tek bir amacı vardı: insanların ne kadar fakir olabileceklerini oğluna göstermek. Baba ve oğul, çok fakir bir ailenin çiftliğinde bir gece ve gün geçirdiler.

Yolculuktan dönüşlerinde baba oğluna sordu, “İnsanların ne kadar fakir olabildiklerini gördün mü?”

“Evet!”

“Ne öğrendin peki?”

Oğlu cevap verdi,

“Şunu gördüm: bizim evde bir köpeğimiz var, onlarınsa dört. Bizim bahçenin ortasına kadar uzanan bir havuzumuz var, onlarınsa sonu olmayan bir dereleri. Bizim bahçemizde ithal lambalar var, onlarınsa yıldızları. Bizim görüş alanımız ön avluya kadar, onlarsa bütün bir ufku görüyorlar.”

Oğlu sözünü bitirdiğinde, babası söyleyecek bir şey bulamadı. Oğlu ekledi,

“Teşekkür ederim baba, ne kadar fakir olduğumuzu gösterdiğin için!”

Bütün pazar esnafına selamlarımı yolluyorum.
Siz okurlarıma, gönül ve iman zenginliği diliyorum.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!