Nazım Peker
Nazım Peker

Karabük-Safranbolu

Türkiye her yönüyle doğa ve kültür harikasıdır. Yeğenim Bengisu’nun Karabük’e gelin gitmesiyle bu iki güzel beldeyi görme şansını yakaladım.
 
Damat Ali Osman’ın eniştesi kadirşinas insan, saygın iş adamı Mehmet Yılmaz Bey, sağ olsun bizi doyasıya gezdirdi. Yeğenimin düğünü hem Konya’da hem de Safranbolu’da çok güzel oldu. Kendisine ömür boyu mutluluklar diliyorum. Hanım-hanımcık haliyle anne ve babasını üzmeden dünya evine girdi.
 
Karabük’e girişte, dağın yamacında kocaman “Cumhuriyet Kenti Karabük’e Hoşgeldiniz” levhası size merhaba deyivermekte.
 
Karabük,  ağır sanayi şehri, demir-çelik ünitelerimizden Ayşe-Fatma ve Zeynep’in döner fırınları hem Karabük’e hem Türkiye ekonomisine kayda değer bir ekonomik büyüklük katmakta.
 
Safranbolu ise hem doğa hem tarih şehri. Adını aldığı SAFRAN bitkisi bu bölgeye hayat vermiş, ona değerler katmış. Ağırlıklı olarak Davut Obası Köyünde yetişen safran ancak dört ya da beş kilo kadarmış. Bu bilgileri alınca hayret ettim. Antik çağlardan beri Safranbolu’ya hayat ve tat veren Safran; mor yapraklı, kırmızı filizli safran çiçeğidir. Bir gramı üç ton suya renk veren bu güzel Safran’ın değeri oldukça pahalı!
 
Safranbolu, 17 Aralık 1994’te UNESCO tarafından, “DÜNYA KENTİ” ününe kavuşmuş, konaklarıyla meşhur bir beldedir. Her iki beldenin de sıcakkanlı, güler yüzlü insanları artı bir zenginlik. Bir adres sormaya görün, siz anlayıncaya kadar izah ve tarif etmekteler.
 
Yerli ve yabancı turistlerin akın ettiği Safranbolu’da 2800’e yakın tarihi Osmanlı evleri var olmasına karşın bunlardan yalnızca 800 kadarı koruma ve resterasyon kapsamına alınmış, kimileri gerekli bakımları yapılarak turistik amaçlı KONAK-OTEL’e dönüştürülmüştür.
 
Güler yüzlü,  turistin ve turizmin ne olduğunu bilen insanlarca işletilen bu evlerde konaklamak, geçmişten birer nostalji olarak insan ömrüne ömür katmakta. Tertemiz odalar, bembeyaz yataklar, şahane servis insana;” Ben neden ben bugüne kadar buralara gelmedim?” sorusunu sordurmakta.
 
Biz, eşim Hatice, kardeşim Neşet ve eşi Rahime, büyük gelin-kızım Nuray hanım ile bir doğa harikası ve Türkiye’nin dördüncü büyük mağarası olan, “Bulak-Mencilis” mağarasını gezme şansını yakaladık. Mağaraya 153 basamakla ulaşılmakta. Bir çoban tarafından bulunduğu anlatılan mağara, astım hastaları için süper bir yer. Ayrıca milyonlarca yıldan beri oluşan sarkıt ve dikitleri görülmeye değer.
 
Mağara toplamda 6 km olup ancak 400 metresi ziyarete açık. Geri kalan kısmına ancak profesyonel dağcıların gitmesine izin veriliyor.
 
Mağaranın kendisi kadar etrafı da bir harika; diğer adı da, “GİZEMLİ CENNET” olan bu yeri mutlaka görmelisiniz.
 
İncekaya su kemeri ve kristal bakacak ap ayrı bir doğa harikası. Yeni işletmeye açılmış. Yolları biraz zahmetli ammaaaa! Kanyon’u görmek, insana ve bakan gözlere bir ayrıcalık sunmakta.
 
Eski Çarşı, ismine uygun eski bir çarşı. Safranbolu’nun hem sanat, hem kültür, hem mutfak zenginliğini sergileyen bir arasta! Küçücük dükkânlarda büyük hizmetler sunulmakta. Safranlı lokumları ve safran kolonyaları buranın başlıca turistik ürünlerinden! Ayrıca meyve ve sebzelerinin de çok güzel olduğundan bahsettiler. 
 
Her güzelin bir sonu olduğu gibi, bu güzel beldelerden de ayrılma vaktimiz geldi. Otelden ayrılırken, yeğenime ve eşine ömür boyu mutluluklar diledik. Mehmet Yılmaz ve eşi Fatma Hanıma, dünür Hilmiye hanıma ve isimlerini sayamadığım; bize sıcacık yüreklerini açan tüm yeni akrabalara, bacım Necla ve enişte Cumali’ye Allaha ısmarladık dedik.
 
Konya yollarındayız. Yeşili bitire bitire Konya’ya geldik. Mübarek şehir, kutsal belde Konya.. Seni üç günde nasılda özlemişim.
 
Esen kalınız. 

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!