Nazım Peker
Nazım Peker

Hukuk-Adalet Pardon Derse

AKP ufukta bir şeyler görmüş olmalı ki, Ergenekon(Ümraniye)-Balyoz davaları için PARDON demeye başladılar.
 
Bunu, yargıya müdahale olarak görürsek ki öyledir.
 
Yargının ve davanın bu noktalara gelmesinde de siyasetin, müdahalesi varmış ki, pardon denilmekte.
 
Tuncay Güney isimli ne idiğü belirsiz birinin beyanatları, Ümraniye’de bulunan 42 adet pimi olmayan el bombalarının bulunması, Taraf gazetesine malum kişilerce bir çuval dolusu bırakılan: sahte belge ve doldurulmuş cd’lerle başlayan dava; Türk adalet sistemini yargıç ve savcılarını töhmet altında bırakmış, hukukun üstünlüğüne ve tarafsızlığına gölde düşürmüş, tartışmalara neden olmuştur.
 
ABD’li bir siyaset uzmanı; “TSK sindirilip, pasifize edilmeseydi AÇILIM SÜRECİ başlatılamazdı” demiştir. Niyetiniz nedir? KÜRT devleti kurmak, ülkeyi bölmek mi?
 
Eğer hükümet, Cemaatle bozuşmasaydı,
 
Eğer yolsuzluk ve rüşvet kepazeliği ortalığa saçılmasaydı; acaba bu tür pişmanlık beyanatları olacak mıydı?
 
Elbette olmayacaktı.
 
Keçi can derdinde iken kasap et derdindeydi. Şimdi aynı kasap can derdinde.. Düşmez kalkmaz bir Allah! İlahi adalet er veya geç tecelli edecek. Boynuzsuz koç, boynuzlu koçtan hakkını alacaktır.
 
Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.
 
Gelelim adaletin seyrine:
 
Aklı başında, hür düşünen, kalemini satmamış, kiralamamış yazar, çizer, düşünür ve hukukçular, barolar; TSK yargılanırken feryat ettiler, “Bu bir hukuk skandalıdır, adaletin yüz karasıdır. Böyle yargılama 12 Eylül döneminde, üçüncü dünya ülkelerinde, Stalin’in ülkesinde bile yapılmadı.” Diye.
 
O zaman bu yargılamaya, neden göz yumdunuz. Neden Türk Ordusu’nun yaralanmasına, itibarsızlaştırılmasına ses çıkarmadınız. Ses çıkaranları da, “Hukuka güvenmiyor musunuz, adaletten niçin korkuyorsunuz? “diye suçladınız.
 
Bu davalardan, TSK’nın emekli olmuş, PKK terörü ile dişe-diş, göze-göz savaşmış elemanlarını, gelecekte bu şerefli ocakta görev alacak şerefli genç subaylarının hayatlarını bitirdiniz, ocaklarını söndürdünüz?
 
Şimdi ocak sönme sırası geldi size dayandı.
 
Günah mı çıkarmak istiyorsunuz, şirin mi görünmek, gönül mü almak?
 
Lütfen bunu bari onurluca, erkekçe söyleyiniz!
 
AKP’li Elitaş, “Biz subay ve generallerin yeniden yargılanmasının önünü açan yasaları çıkardık. Takdir mahkemelerindir. Gerekiyorsa, gereken yasaları da çıkarırız.”
 
S. Elitaş güzel dersiniz de, artık sizin hükümetinizin bile meşruiyeti tartışılmakta. Şimdiye kadar aklınız nerelerdeydi?
 
Çiçeği burnunda Adalet Bakanı Bozdağ, “Bizde hata yapabiliriz. Hukuk yanlış yapmış olabilir. Önemli olan hatalardan dönmektir ve bu bir erdemdir.”
 
Günaydın beyler! Ergenekon’un kasası diye yargıladığınız ve parasızlıktan cenazesini, belediyenin kaldırdığı Kuddüsi OKKIR’ı, bu ERDEMİNİZ geri getirebilecek mi?
 
Hayatı kararan generallerin acılarını, meslekten ihraç olunan subayların elem ve ıztıraplarını hangi PARDON, hangi ERDEM geri verebilecektir?
 
Erdem, HUKUKA ve ADALETE hata yaptırmamak mı yoksa, yapılan hataları telafiye çalışmak mı?
 
Hukuk; adalet denen yüce değere ulaşma çabasıdır. Hatadan dönme ERDEMİ değildir.
 
Erdem, bu insanların beraat ettirilmeleri de değildir, İTİBARLARININ verilmesi, Apoletlerinin takılması, ordularının geri verilmesidir. Var mısınız? Nasıl mı olur? Onu da bir gecede ortalığı hallaç pamuğu gibi atan, emniyeti ve adaleti sele boğan Hukukçu ve danışmanlarınıza danışınız. Onlar hallederler
 
“Hüdâ kadirdir, üşütmez kar içinde,/ Soğukluk halk eder ol nâr içinde,/Ebediyyen koymaz ki; zor içinde”
 
Yazımı;” Halkı tahrip eyleyip de, kendini abâd eyleme!/ Bu cihanda ev yıkıp, ahreti ve dünyayı berbat eyleme” ihtar ve ikazı ile bitirmek isterken; Erdemin de, ADALETE özür diletmek,  PARDON dedirtmek olmadığını hatırlatmak istiyorum.
 
Esen kalınız   

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!