Gözaltı Değil Göz Dağı

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cin dönüşü gazetecilere kitlesel olarak görevden alma, meslekten ihraç etme ve tutuklama kararlarını kast ederek “Şu var ki at izi, it izine karışmış vaziyette. ‘Ben bir şey atayım da nasılsa tutar’ diyenler var” dedi.

Devamında da  “Bazen fırsat bulduğumda TV’leri izliyorum. Öyle yorumlar yapıyorlar ki suçladıkları o insanın bu işle hiç alakası yok” diyen Erdoğan, “Ama o insana o yaftayı yapıştırıyor. Bunlar doğru şeyler değil. Bu tür yanlışlıklardan uzak durmak lazım” ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanının ikaz niteliğindeki bu konuşmasının üzerinden bir gün geçmemişti ki Yeniçağ Gazetesinin yüzde yüz yerli ve yüzde yüz milli yazarlarının gözaltına alındığı haberi duyuldu.

 

Yazdıkları kimlikleridir!

FETÖ operasyonları bağlamında gözaltına alınan yazarlar arasında Adnan İslamoğlu, Servet Avcı, Doç. Dr. Kürşat Zorlu ve Yavuz Selim Demirağ gibi isimler vardı. Bu arkadaşların ortak yanları birileri gibi 17-25 Aralık sonrası değil başından beri başta FETÖ olmak üzere bilumum terör örgütlerine karşı amansız bir mücadele vermiş olmalarıdır.

Yazdıkları arşivlerde mevcuttur. Yazdıklarına oradan ulaşmak mümkündür. Yazar ne yazıyorsa odur! Yazarların kimlikleri yazdıklarıdır.

Onlar da Milliyetçi-Ülkücü kimlikli ve kendilerini Türk Milliyetçiliği ülküsüne adamış vatanseverlerdir.

Onlara FETÖ’cü operasyonu kapsamında gözaltı yapılmış olması sözün bittiği yerdir.

 

Yavuz Selim Demirağ!

Yavuz, her şeyden önce çok yakın arkadaşımdır. Kendisiyle FETÖ’nün açtırdığı ve bir heyyule gibi TSK’nın çöktüğü Silivri’deki davaları birlikte takip ettik. Herkesin sustuğu, sindiği ve suspus olduğu bir dönemde Demirağ, FETÖ’nün TSK’ya kurduğu komploları, kumpasları bangır bangır anlatıyordu.

Dahası anlatmakla kalmıyor aynı zamanda FETÖ’nün Ergenekon komplosunu geniş kitlelere duyurmak için çeşitli eserler de kaleme alıyordu. Bunlardan “Darbe ve İnfaz”ı 2009 yılında, “Teğmen Çelebi”yi 2011 yılında, “TSK’ya İndirilen Darbe: Dijital Terör”ü 2012 yılında yazmıştı.

Bu dönemler FETÖ’nün makul ve makbul olarak görüldüğü dönemlerdi. O dönemler FETÖ’nün “ne istiyorsa” aldığı dönemlerdi.

 Yavuz Selim ise FETÖ’nün kumpaslarını ve komplolarını yazarken, bizzat devlet erkânı tarafından FETÖ yere göğe sığdırılamıyordu. FETÖ’yü ziyaret etmek için de bazı iktidar yetkilileri Pensilvanya yollarındaydı.

 Bu zamanlarda FETÖ hakkında olumsuz görüş ileri sürmek insanın başını belaya sokması için yeterliydi. Zor zamanlarda Yavuz Selim Demirağ hem konuşuyor hem de yazıyordu!

 

“İmamların Öcü”

Demirağ’ın FETÖ’nün TSK’daki yapılanmasıyla ilgili olarak kaleme aldığı ve konuyla ilgili klasikler arasına giren “İmamların Öcü: TSK’da Cemaat Yapılanması” adlı kitabın yayın tarihi 2015 yılının Mayıs ayıdır.

O, bu kitapta ‘din adına binlerce, on binlerce insanımızı uyuşturan ve CIA ajanları haline getiren FETÖ’nün gerçek yüzlerini açığa çıkarmak istiyoruz!’ Diyerek başlamıştır.

Yavuz Selim, bu kitabı kaleme alırken başına gelmesi muhtemel felaketlerin de farkındadır. Kitaba başında şunları yazmış: “Malumunuz “dokunan yanıyor…” bu yüzden bu çalışmayı mümkün olduğu kadar gizli tutmaya çalıştım. Daha yazım aşamasında, tıpkı Ahmet Şık gibi değişik bahanelerle tutuklanıp, Silivri’yi boylamayı peşinen kabullendim.”

Bu kitaptaki şu satırlar da ona aittir: ‘Kuleliden darbeci, casus, suikastçı, gazeteci, bankacı, sporcu, siyasetçi, imam, ülkücü, devrimci çıkar… bazen de subay çıkar’.

12 Eylül darbesinden sonra ülkücülerin ve devrimcilerin hapishanelere tıkılmasından faydalanan Cemaat’in askeri okullara sızdığını o yazdı.

Ve sonuçta FETÖ kapsamında gözaltına alındı. Akşam saatlerinde de Kürşad Zorlu’yla birlikte serbest bırakıldı.

Bu gözaltılar bazı FETÖ operasyonlarının gözaltı değil gözdağı amaçlı yapıldığını da göstermektedir!

Yavuz ve Kürşad’a geçmiş olsun!

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!