Nazım Peker
Nazım Peker

Dindar Cumhurbaşkanı mı Seçeceğiz?

Türkiye’de kavramları o kadar karıştırdılar ki, neyin hangi anlama geldiğini ayırt edemez olduk.
 
Dindarlık nedir, dindar kimdir? Sorusuna bile ciddi ve tam karşılığını veremez, anlayamaz olduk.
 
S. Gül’ün Cumhurbaşkanlığı söz konusu olduğunda, hep birlikte, "Yeter artık! Masondan, liberalden, sosyal demokrattan, laikten, askerden cumhurbaşkanı seçtik. Artık DİNDAR cumhurbaşkanı seçelim!" diye düşündük ve dillendirdik.
 
S. A. Necdet Sezer’i, dindar kabul etmedik. Oysa Sayın SEZER de Müslüman’dı. O da Allah’ın birliğine, Hz. Muhammed’in son Peygamber olduğuna inanıyordu.
 
Dindarlık; İslam’ın bütün kural ve kaidelerine, yasak ve helallerine uymayı, namaz, oruç, haç, zekat, kelime-i şahadetin yanında iman esaslarına uymayı da gerektirir. Nedir bunlar; Yalan söylememek, dosdoğru olmak, kul hakkı yememek, gurur ve kibirden uzak durmak, merhamet ve vicdan sahibi olmak, saygı ve sevgide tam olmak, kamu malına el uzatmamak, makam ve mevkisini kendi çıkarları için kullanmamak, tutumlu ve savurgan olmamak gibi. vs. vs.
 
S. A. Necdet Sezer, belki namazını kılmıyor, orucunu tutmuyor olabilirdi. Belki de bu ibadetlerini yapıyordu. Bilmiyorum/bilemiyoruz. Bunlar, Allah’la kul arasında olan şeylerdir. Bu tür ibadetlerde, gösterişten ve merasimden kaçınmak da bir İslami terbiyedir,.
 
S. A. Necdet SEZER, o koltukta oturduğu sürece, kendisine ayrılan ödenekleri kendi özel çıkarları için asla harcamamış. Artan ödenekleri de maliyeye devretmiştir, biliyoruz.
 
S. Sezer, o makamı; trafikte bir geçiş üstünlüğü olarak görmemiş. Trafik kurallarına aynen uymuştur, biliyoruz.
 
S. Sezer, o koltuğu; çocuklarına, ailesine ve yakınlarına bir koruma duvarı, çıkar ve menfaat kapısı yapmamıştır, biliyoruz.
 
Bunun gibi daha nice özelliklerini de bilmekteyiz.
 
Ama biz S. A. Necdet SEZER’i, asla ve asla DİNDAR cumhurbaşkanı olarak görmedik ve göremedik.
 
Yerine DİNDAR GÜL’ü cumhurbaşkanı seçtik.
 
Neler değişti bir hatırlayalım. Gül’ün S. SEZER’den farkı nedir bilmeye ve algılamaya çalışalım.
 
S. Gül, o koltukta oturduğu sürece; kendisine ayrılan ödenek asla yetmedi. Daima ek ödenek çıkarıldı. Köşkün harcamalarına para yetiştirilemedi. Biliyoruz.
 
S. GÜL, o koltuğa seçildiğinde; Çankaya köşkünün bütün mutfak malzemeleri, perdeleri, koltukları, çalışanları baştan aşağı değiştirildi. Bütün bunlar para ile yapıldı. Biliyoruz.
 
S. Gül, kendisine ayrılan araç filosu yetmediği için yeni araçlar alındı. Bunlar hep parayla yapıldı. Biliyoruz.
 
Aile ve akraba ilişkilerine, hatır-gönül işlerine, AKP’nin gönderdiği her yasayı bir AKP’li gibi onaylamasına hiç değinmeyeceğim..
 
Sizce bu ülkeye ve bu millete, S. GÜL mü yoksa S. SEZER mi daha yararlı olmuştur.
 
S. Sezer ile S. Gül’ün yaptıklarının hangisi DİNE ve DİNDARLIĞA daha uygundur?
 
Onun da değerlendirmesini siz değerli okuyucularıma bırakıyorum?
 
Ben ne S. Erdoğan’ın nede S. İhsanoğlu’nun boyuna-posuna, namazına-niyazına bakmıyorum. Türkiye Cumhuriyeti Devletine nasıl hizmet vereceklerine ve bu ülkeyi ABD, BM, AB ve Arap siyasetinin etkisinden kurtarıp kurtaramayacağına, asil ve kadirşinas TÜRK milletine ne kadar faydalı olacaklarına bakıyorum.
 
Ya siz?
 
Esen kalınız.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!