Zafer Partisi Kalkınma Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Alagöz:
Enflasyon oranının hesaplanması aslında basittir. Temel kural şudur; tüketicilerin gelirlerini en çok harcadıkları mal ve hizmetlerin fiyatlarındaki değişimi ifade eder.
Tüketici gelirini en çok nereye harcar?. Tüketiciler kira ve konut(elektrik, doğalgaz, su..) giderleri, gıda, ulaşım harcamaları ile gelirinin neredeyse tamamına yakınını tüketirler. Bu harcamaların gelir içindeki paylarını dikkate alırsınız, bu malların fiyat değişimlerini hesaplarsanız ve gelir içindeki payları kadar da fiyat değişimlerinin ortalamasını bulursunuz. Gerçekçi enflasyon oranı bu şekilde bulunur. Başka bir ifade ile en çok para harcadığınız mal grubundaki fiyat değişimleri enflasyonun belirleyicisi olur.
Ancak hesaplama şeklinde değişiklik yaparsanız, örneğin kira ve konut giderleri için gelirinizin diyelim ki %35’ini ayırırken, enflasyonu hesaplarken bu mallardaki fiyat değişiminin %15 alırsanız, fiyat artışlarını yansıtmamış yani enflasyonu daha düşük çıkarmış olursunuz. İşte o zaman tartışma başlıyor. Enflasyon oranı açıklanıyor. Herkes buna gülüyor veya itiraz ediyor. Ve şöyle bir söylem; “bu fiyatlar nerde ise söylesinler oradan alışveriş yapalım” şeklinde oluyor. Çünkü vatandaş daha fazla hayat pahalılığını hissederken, açıklanan enflasyon hep düşük kalıyor. Bu enflasyon oranları hükümetin var olan ekonomik durumu saklama yolu olarak karşı çıkıyor. Böylece popülizm ve idolojik bakış açısı devreye giriyor. Ekmeğin fiyatı yükseldi az yiyin, doğalgazın fiyatı yükseldi birazcık dereceleri küçüldün gibi…
