Erol Sunat
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Vatandaşa Sormuşlar

Vatandaşa Sormuşlar

0
Paylaş

“Vatandaşa Sormuşlar” başlıklı köşe yazısı, Türkiye’deki et fiyatlarının aşırı yükselişinin halk üzerindeki etkilerini ele almaktadır. Yazar, eti bir “mihenk taşı” olarak tanımlayarak, fiyatının sokak enflasyonunu ve vatandaşın alım gücünün ne durumda olduğunu gösterdiğini belirtiyor. Metin, insanlara et tüketim sıklıkları ve zorlu ekonomik tercihler hakkında sorular sorarak, vatandaşların et yerine doğalgaz veya elektrik gibi faturaları ödemeyi tercih ettiğini ortaya koyan diyaloglara yer vermektedir. Ayrıca, Kurban Bayramı’nda bile kurban etlerinin dar gelirlilere ulaşmak yerine derin donduruculara konulması gibi toplumsal değişimlere dikkat çekilmekte, etin kilosunun 200 TL gibi makul bir fiyata indirilmesinin ekonomik refahın anahtarı olabileceği vurgulanmaktadır.

 

Et fiyatlarının bin liraya doğru yükseldiği şu günlerde sorulacak en zor soru “et alabiliyor musunuz?” sorusu…

Et, adeta bir mihenk taşı…

Et kaç lira ise, sokak enflasyonu o seviyelerde…

Cebimizdeki paranın alım gücü de…

Vatandaşa sormuşlar…

Ben et olmadan sofraya oturmam diyenler yüzde kaç?

İki üç günde bir, haftada bir, ayda bir, üç ayda bir, altı ayda bir et alabilenin, bayramdan bayrama et yüzü görebilenin, evine mutfağına et girenin yüzdesi kaç?

Et, fiyatına bak vatandaşın halini ve ahvalini tahmin et diyenler hemen her yerdeler.

Et fiyat ve alım gücü olarak vatandaştan uzaklaştıkça ve bu uzaklaşma imkansızlığı ve çaresizliği de beraberinde getirmişse et birçok şeyin göstergesi oluyor.

Et ucuzladığı, fiyatı düştüğü gün belki de işler rayına girecek…

Yarını bugünden kim bilecek?

*****

Vatandaşa etle aran nasıl diye sormuşlar…

Vallahi demiş yalan mı söyleyeyim?

Doğrusunu mu?

Et karşı yakada biz bu yakada…Arada birbirimize el salladığımız da oluyor. Yalnız bizim evlere mutfaklara ne gelesi var ne yüzünü dönesi…Elit gibi bir şey oldu, kuruldu baş köşelere…

Hani Karacaoğlan bir zamanlar kahve için, “Ağalar Beyler içerler…” demiş ya…Et artık, fakir fukaranın, emeklinin fiyatından dolayı alamadığı, yanına yaklaşamadığı… 

Aramız limoni falanda değil…

Mesele cebimizle ve ete ayırmamız zor olan parayla alakalı…

Zaten et de paran olunca gel, hiç değilse karşıdan karşıya da olsa selamlaşalım beni de unutma der gibi bakıyor.

Bir zamanlar herkes et alabilirdi. Kurban Bayramlarında, fakir fukaraya kurban kesen her haneden et gelirdi. Fakir fukara sofraları şenlenirdi.

Şimdi, “Allah için kurban, küp için kavurma…” dönemi başladı lafları her tarafta fır dönüyor. Kurbanı kesen, kasaba o kurbanı parçalara ayırtıp, eve derin donduruculara konacak hale getirtip öyle getiriyor.

Zaten mahalle diye bir şey ortada olmadığı için. Site de fakir yok, öyleyse dağıtacak kimse de yok diyenler bastırıyorlar vicdanlarının sesini.

Kurban kesemeyenlere gitmesi gereken kurban etleri derin donduruculara konurken fakir fukara da oldukça derin düşüncelere dalıp gidiyor. Gözünde ve gönlünde insanlık, komşuluk dostluk ve akrabalık kavramları birer birer donuyor.

*****

Rahmetli Orhan Velinin dediği gibi et marketlerin ve kasapların vitrinlerine bakmanın bedava olduğu günlerdeyiz.

En azından, et kaç lira olmuş diye vitrinlere bakanlardan henüz para pul isteyen yok…

Şaka bir yana…

Cebimizdeki paranın gitmesi gereken yer sayısı bir hayli kabarık…

Evdeki hesabın çarşıya hiçbir şekilde uymadığı teğet bile geçmediği bir dönemi yaşıyoruz.

Et alsanız, doğalgaz faturasını, elektrik faturasını ya da su faturasını ödeyemiyorsunuz.

Vatandaşa sormuşlar et mi alırsınız, faturalarınızı mı ödersiniz?

Vatandaş tercihini ister istemez faturalardan yana kullanmış.

Et ise ötelemelere takılmış gidiyor.

Et çok daha makul fiyatlara inemez miydi benzeri sorular çok uzun zamandan beri sorulsa da et fiyatlarıyla vatandaşın geliri arasındaki uçurum derinleşiyor.

Paraya kıydım, yarım kilo kıyma aldım diyenlerin yaptığı espri dahi insanları gülümsetemiyor.

Fakir fukara garip gureba et alabiliyor mu sorusunun cevabı yok…

Hem acı hem buruk…

*****

Vatandaşa sormuşlar…

Evine et giriyor değil mi?

Girmez mi demiş…

Bak demişler evine et giriyormuş…

Bir de diyorlardı ki…Durun bir dakika demiş vatandaş…Siz şimdi zannedeceksiniz ki…

Bugün pirzola…Yarın biftek…Öbür gün kavurma… Daha sonraki gün köfte…Ardından kebap yiyor bu vatandaş…

Yok demişler, bu işin o kadar da abartılı olmadığının farkındayız, haberimiz var, biliyoruz.

Mesela ne kadar et alabiliyorsun?

Vatandaş kilo mu gram mı demiş…Söyle de bilelim demişler…Kiloyu unuttuk demiş vatandaş, yarım kilo dahi bize lüks, hatta ağır. Biz kebabı da unuttuk, köfteyi de…

Yüz gram, en fazla 250 gram kıyma falan alabiliyoruz, o da memleketten yakınlarımız geldiği durumlarında…

Yok canım demişler o kadarda değildir…

Vatandaş almak isteriz de demiş, bendeniz emekli maaş on beş binin az biraz üstü…Şimdi kiradan başlasam anlatmaya doğalgazla devam etsem, cebimde dolmuş param bile yok desem yine inanmayacaksınız. Anlaşılan sizin et fiyatlarından haberiniz yok…İki adım ötemizde kasap var, karşısında da market sorun bakalım kaç lira olmuş kırmızı et?

Siz önce oralara girecek, ardından bizim yanımıza gelecektiniz. Belki gelmekten bile vazgeçerdiniz…Soruları yönelten…Anlaşıldı demiş üç ayda bir, bir kilo et alıyorum diyeceksin, alıyorsun değil mi?

Vatandaş, Kurban Bayramı’nı bilir misiniz demiş….

Biliriz tabii demişler…

Bizim çocuklar etin yüzünü o zaman görür.

Eş dost akraba birer parça et getirdiğinde, evin içini kavurma kokusu kapladığında bayram gelir bizim eve…

*****

Mesele etle ilgili bir güzellik yapabilmekte…

Vatandaşı ucuz ve sağlıklı et alabilme imkanına kavuşturabilmekte …

Mesela şöyle bir sesleniş yapılsa…

Ey vatandaşım…

Etle ilgili bir çalışma yaptık.

Bundan böyle ister marketlere ister kasaplara isterse Et ve Süt Kurumu şubelerine hangisine giderseniz gidin…

Et fiyatları her yerde aynı fiyat sadece 200 lira…

Neden mi böyle?

En büyük para birimimiz o olduğundan…

Et alamadım, et bulamadım diyen kalmasın.  

Şaka mı bu diyebilirsiniz. Şaka olmayabilirdi.

Etle şaka olmaz diyenler olsa da onunla aramıza giren girene.

Değilse, “Şimdi uzaklardan bakan ben oldum…” şarkısının dizelerini söyleyenlerden olmayacaktık.

Evine aylardır et girmeyen insanlar var…

Eti unuttuk kilosu neredeyse bin lira oldu olacak diyen insanları keşke bir dinleyen olsaydı.

Eti kilosu 200 liradan verebilmek bu kadar mı zor?

Algıları, vergileri, aracıları başka her kim varsa kaldırın aradan…Dünyada olmaz şu var bu var diyenlerde çekilsinler kenara…

Çözüm üretmeyen, oldu bile demeyen, kimseye bir faydası dokunmayan edebiyat faslı ise temcit pilavlarına adeta rahmet okutan tavrından vazgeçsin.

Vatandaşa sormuşlar…

Ne mi demiş? Yok mu beni seven, yok mu benim vatandaşım diyen? Yok mu benim vatandaşım neden et yemesin diyen? Yok mu benim vatandaşım bundan böyle Kurban Bayramı’na kadar beklemesin diyen?

*****

Et ucuzladığında cebinizdeki paraya can gelir cesaret gelir, et almaya gücü yetenin geçinmeye de ayakta durmaya da gücü yeter.  

Et ucuzlasın, düşsün cümle fiyatlar, güllük gülistanlık olsun çarşı pazar, Sokaklarda, caddelerde, neşeli şarkılar çalsın, vatandaşla esnaf ister halay çeksin, ister çiftetelli oynasın, borç-harç bitsin, karamsarlık gitsin, ümitsizlik ufkumuzdan silinsin…

Babalar bir kilo kıyma alsınlar da çocuklarına köfte yapsın annelerimiz.

Mutfaklar bayram etsin, ev hanımlarının, annelerin yüzü gülsün, sofralar tekrar etle tanışsın, etle buluşsun, sofralara neşe gelsin.

İnanın, Türk Milletinin evlatları her şeyin en iyisine en güzeline layıktır.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haberiniz ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!