Erol Sunat’ın “Unutturamaz Seni Hiçbir Şey” başlıklı köşe yazısı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya olan derin sevgi ve bağlılığı ele almaktadır. Metin, özellikle Paşa’nın ölüm yıl dönümü olan 10 Kasım’ın bir yas günü değil, bir diriliş günü olduğu fikrini vurgulamaktadır. Yazar, Paşa’nın Anadolu’yu işgalden kurtararak milleti ayağa kaldırmadaki kahramanlık rolünü övmekte ve Türk milletinin onu “yüreğe gömülü” en seçkin şahsiyetlerden biri olarak gördüğünü belirtmektedir. Ayrıca, Türk milletinin Paşa’nın izinden asla ayrılmayacağına dair inancını dile getiren metin, bu birleştirici figürün mirasına sahip çıkma kararlılığını ifade etmektedir.
“Unutturamaz seni hiçbir şey…” diye başlayan o güzel şarkı var ya…
Aynı o sözler gibi seni unutmadık, unutmayacağız, seni unutturmak isteyen kim varsa, onlarla bugüne kadar yolumuzu ayırdık, ayırmaya da devam edeceğiz Gazi Paşam.
Anıtkabrini hıncahınç dolduran Türk Milletinin evlatları senin izinde, senin yolunda.
On kasım, yas günü değil…
On kasım, diriliş günü…
Silkiniş günü…
Birliğin, dirliğin, beraberliğin günü…
El ele, omuz omuza, gönül gönüle verme günü…
Aramızdan ayrıldığın yıl doğanlar, hayatta iseler bugün 87 yaşındalar…
Türk Millet silemezler seni gönlümden Gazi Mustafa Kemal Paşam dedi.
Sözünün arkasında Türk Milleti…
Ve geldik bir 10 Kasım’a daha…
Banisi olduğu Türkiye Cumhuriyeti 102 yaşında ve ikinci yüzyılında…
Yanmış yıkılmış yakılmış enkaz haline dönmüş bir coğrafya da Türkiye Cumhuriyeti’ni senin kurduğunu ne unutacağız ne unutturacağız.
*****
Anadolu istila ve işgallere en fazla maruz kalan bir coğrafya olsa da istiklal mücadelelerine ve dirilişlere de sahne olan bir coğrafya. Türk İstiklal mücadelesinden dirilişle ve zaferle çıkmıştı Gazi Mustafa Kemal Paşa…
Türk Milletinin yaralı kalbine dokunmuştu. Elinden tutmuş, onu kendine getirmiş, ayağa kaldırmıştı.
Samsun rüzgârı, Amasya’yı, Sivas’ı, Erzurum’u, Ankara’yı ve sonra bütün coğrafyayı sardı sarmaladı.
Anadolu işgale direndi. İşgalcileri bin pişman etti Anadolu’ya geldiğine…
Bu coğrafyada sevgi hüküm sürerdi.
Yunus’u seven, Mevlânâ’yı seven, Hacı Bektaş-ı Veliyi seven, Hacı Bayram-ı Veliyi seven, Gazi Mustafa Kemal Paşayı seven, insanı sever, insanı anlar, kalplere dokunur. Bir olur, birlik olur, beraber olur. Düşmanlıktan, kinden, nefretten, ayrıdan-gayrıdan uzak dururdu. Sen demez, ben demez, sizden demez, bizden demezdi.
Öyle bir kalktılar ki ayağa, o heybet yetti arttı yedi düvele…
Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa sesleri inim inim inletti Anadolu’yu…
*****
Mevlânâ, yüzyıllar öncesinde, “Üzülme herkes ölür kimi toprağa gömülür, kimi yüreğe.” demiş.
Önemli olan yüreğe gömülü olmak. Çünkü yüreğe gömülü olanı geçemezsiniz, yenemezsiniz, silemezsiniz, onun yerine kendinizi koyamazsınız.
Yüreğe gömülü olanların en çok sevilenlerinden biridir Gazi Mustafa Kemal Paşa.
Yüreğe gömülü olmanın ne demek olduğunu anlamak isteyen Anıtkabre baksın. Orada o alana sığmayanlara, taşıp kabaran insan seline baksın.
Anıtkabirde ona olan sevgiyi gördükten sonra yüreğe gömülü olmayı daha anlamayan, anlayamayan, anlamak istemeyen varsa, otursun yürek nedir, sevgi nedir, yüreğe gömülmek ne anlama gelir diye bir değil kırk defa düşünsün.
Gazi Mustafa Kemal Paşa yüreğe gömülü olanların en seçkinlerinden.
Türk Milletinin yüreğine gömülü olduğu içindir ki, onun sevgisiyle boy ölçüşmeye her kim kalktıysa, kaybedenlerden oldu.
Onunla yarışanlar, kendini onun yerine koymaya kalkışanlar Türk Milletinin o sevgi dolu yüreğine sürekli kaybettiler.

*****
Türk Milleti hep ne dedi bilir misiniz?
Atatürk başka, anılan isim başka… Onu da severiz amma, Atatürk’ü daha bir başka demekten kendini alamadı!
Hiç kimse Atatürk gibi olamaz!
Hiç kimseyi de onun yerine koyamayız, koymayı da düşünmeyiz, hatta aklımızın ucundan geçmez…
Türk Milleti Atatürk’ü ayrı bir kefeye koydu, onun yeri ayrı, senin yerin ayrı dedi kapattı mevzuyu…
Atatürk’e laf söyletmedi, söyleyeni de ne hoş gördü ne de affetti!
Sonra dedi ki; Onun izindeyiz desinler, onlara yeterde artar bile!
*****
Sen gittin, bize bir haller oldu….
Hiç yüzünden atışan…
Birbirine sataşan…
Sürekli münakaşa eden…
Öfke ve nefretle küfreden…
Yan yana gelmemek için ne lazımsa yapanlardan olduk…
Gemileri yaktık, her şeye taktık, dolduruşlara kandık, olmayacak ne varsa inandık, defalarca aldandık, yarı yolda bırakıldık, yalan yanlış rüzgarlara kapıldık ve sonunda tıkandık kaldık…
Bize neler oldu?
Nazar mı değdi?
Barışmayı unuttuk…
Hoşgörüden vazgeçtik…
Kardeşlikten de…
*****
Yunus’un, “Sevelim sevilelim dünya kimseye kalmaz” sözünü kendime düstur edindim diyenlere ne oldu?
Dünya onlara da kalmadı…
Güya aralara girdiler… Yangına körükle gittiler…ardından çoğaldı nifaklar…hasetlikler, fesatlıklar, kıskançlıklar… küslükler…
Fitne girdi araya, sen-ben girdi, sizden -bizden diyenler girdi, kendi kendimizi kendimizden soğuttuk!
Yatağına kırgın ırmaklar çoğaldı, herkes küstü yakasına, gel desen gelen olmadı, barış desen barışmaya kimse yanaşmadı…
Oysa sana ne sözler vermiştik…
İyice anladık ki, bizim yarına ve yarınlara dair bütün umudumuz ve hayalimiz yalnızca sensin.
*****
Türk Milletine şöyle seslenmişti, Gazi Mustafa Kemal Paşa;
- “Ülkeniz sizindir, Türklerindir. Bu ülke, tarihte Türk’tü bugün de Türk’tür ve sonsuza dek Türk olarak yaşayacaktır.”
- “Hayattaki yegâne üstünlüğüm, Türk doğmaktır!”
- “Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük medeni özelliği ve büyük medeni kabiliyeti bundan sonraki gelişmesi ile geleceğin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır.”
- “Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır, Türk milleti zekidir. Çünkü Türk milleti milli birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir. Ve çünkü, Türk milletinin yürümekte olduğu terakki ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müspet ilimdir.”
*****
Bu coğrafyada bin yıldır hüküm süren Türk milletinin bin yılı rüzgâr gibi geçip gitti.
Hürriyete aşık bir millet Türk Milleti.
Haçlı ordularına karşı duran Birinci Kılıçaslan, Sultan Mesud ve II. Kılıçaslan, Selçuklu tarihinin yetiştirdiği en ünlü kahramanlardı.
Selçuklu Emiri Hatiroğlu Şerafettin Moğollara baş kaldırmış, bu baş kaldırmayı hayatıyla ödemiş şahadete ermişti.
Savaşa savaşa elinde kılıçlar kırılan, altındaki atlar ölen Yıldırım Beyazıt, topraklarını son ana kadar Timur’a karşı savunan bir Osmanlı Sultanıydı.
Unutulmamışlardır.
İstiklal mücadelesi kolay bir mücadele değildir.
Ne yazık ki, o günleri yaşayan Gazilerimizden bir tanesi bile bugün hayatta değil.
Her biri rahmeti rahmana kavuştular.
Bu topraklar nice kahraman görmüş ve kahraman yetiştirmiş topraklardır.
Bu toprakların gördüğü son kahraman ise İstiklal Savaşımızın kahramanı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin banisi Gazi Mustafa Kemal Paşa’dır.
*****
“Ben ölürsem soylu milletimizin beraber yürüdüğümüz yoldan asla ayrılmayacağına eminim; bununla gönlüm rahat!” demiştin.
Rahat olsun gönlün, bu soylu millet, seninle yürümüş olduğu o kutlu yoldan ayrılmadı, ayrılmayacak!
Çünkü biz, vazgeçmedik “Ne mutlu Türküm diyene” demekten… Vazgeçmedik seni sevmekten. Vazgeçmedik ilelebet payidar kalacak olan Türkiye Cumhuriyetinden…
Ruhun şad, mekânın cennet olsun…