Yusuf Dülger
Yusuf Dülger

İntikamla Yaşayanlar

İntikam sözcüğü Arapçadır; hınç duyma, kin, garaz, öç demektir. İçinde hınç, kin, garaz olan kimse rahat olmaz, bu huy sahibini sıkar. Bu huyun yaygın olduğu bir toplum güven içinde yaşayamaz, diken üstünde durur.
 
İntikam duygusu ruhsal bir hastalıktır. İnsanların ruh dünyası (fıtratı, yaratılışı) sevgi ve barış üzerine kurulmuştur; bu yüzden Hz. Muhammed: “Her doğan çocuk İslam fıtratı (barış) üzerine doğar” buyurur.
 
Bugün Müslümanların yaşadığı ülkelerde barış yok; hınç, kin, garaz, öç alma ve savaş var. Yaratan Müslümanları böyle yaratmadı; Müslümanlar sonradan, kendilerini bu hastalığa bulaştırdılar.
 
 
KİNDAR NESİL PROJESİ:
 
Bu yazdıklarımızı Türkiye üzerinden örneklendirelim. Recep Erdoğan, politikada belli bir noktaya gelinceye kadar “Allah, İslam” diyerek farklı politika ve oluşumları eleştirdi; öteleme, hınç, garaz, öç dilini kullandı. Arkadaşlarıyla birlikte, Necip Fazıl’ı örnek aldılar; “Surdan bir delik açma” (Cumhuriyetimizin kalelerini delme) hedefine kilitlendiler. O deliği açıp da yöneten konumuna geldiklerinde: “Kindar Ve Dindar Nesil Yetiştirme” niyetlerini ilan ettiler.
 
Bunlar, Allah’ın yaratma özelliğine (fıtrata) aykırı olan intikam duygularını Türk milletinin beyin ve davranışlarına yerleştirdiler; bizi, birbirimize düşman hale getirdiler. Şu genel kuralı hatırlayalım: “Bozgunculuk şeytan işidir.”
 
 

ÇUBUK ÖRNEĞİ:
 
Ankara-Çubuk’un bir köyündeki cenaze namazına katılan Kemal Kılıçtaroğlu’nu linç etme girişimi, AKP yahut “Havuz Medyası”nın bu linçe toptan cihat ilan edişi, “senin ne işin var cenaze evinde, sen kavga çıkartmak, bilerek tekme-tokat yemek ve meşhur olmak için oraya gittin” iddiaları gülünç olduğu kadar acıdır da.
 
31 mart yerel seçimleri öncesinde Erdoğan ve yakın politika arkadaşlarının sözlerine, bu olaydan sonraki tutumlarına bakalım; kimin ne yapıda olduğunu, Türkiye’yi kimlerin cehenneme dönüştürdüğünü açıkça gösterir.
 
Erdoğan: “Bay Kemal, Bay Kamal, Bay Kemal!.. Sen üç koyunu bile güdemezsin. Bay Kemal sen mezhebini söylesene. Sizin ne idüğünüz belirsiz. Siz cibilliyetsizsiniz.” İyi Parti Genel başkanı içi: “Dokunulmazlığın yok, bak içeri girersin ha!..” Diyor.
 
Süleyman Soylu: “CHP’lileri şehit cenazelerine katmayın, yanaştırmayın” talimatını veriyor.
 
Erdoğan’ın koltuk değneği MHP’nin başkanı Devlet Bahçeli millet ittifakı için: “Zillet ittifakı. Çukur ittifakı…” Diyor. Kemal Kılıçtaroğlu’na: “Yüzde dokuz oy aldığın bir yere gitmeseydin” diyor.
 
Genelkurmay Başkanı iken makamında ellerlini bağlatıp yüzüstü yatırılacak kadar acze düşen, tüm çevresini FETÖ hainleri ile sardıracak kadar öngörüsüz olan Hulusi Akar, Çubuk’taki beyinsiz saldırganlara: “Değerli arkadaşlar! MESAJINIZI VERDİNİZ! Yeter!” Diyebilecek kadar ham, öngörüsüz ve taraftar oluyor.
 
Vatan, millet ve devlet bütünlüğümüzün “yarılma” sinyalleri verdiği bugünkü sıkıntılı dönemlerde Erdoğan, CUMHURBAŞKANI sıfatıyla, ana muhalefet partisinin genel başkanına bir telefon açıp da: “Geçmiş olsundemiyor; şehit askerlerimize rahmet dileyerek lafı dolandırıyor, İstanbul Havaalanı’na gelişte, kendisini karşılayanlardan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun elini bile sıkmıyor.
 
Çubuk’taki olayda bir bayan, Kılıçtaroğlu’nun korunduğu ev için: “Şu evi yakın” diye bağırıyor. Aşırılaşmış on binlerce AKP’li; CHP, İP, SP gibi partileri düşman mevzisi görüyorlar.
 
 
İDARECİLERİ İDARE ETMEK:
 
Geleceğimizi garanti altına almak için hep seçmen (yönetilen) olmak yetmez; bazen de, seçmen olarak kindar yöneticileri idare etmek (yönetmek) gerekir. Şu anda seçmenlerimiz bunu yapıyor, yani yöneticilerini sağduyusu ile yönetiyor.
 
 
AKILLI MUHALEFETİN BİR GÖREVİ DE:
 
Milleti devlet yönetir. Devlet demek, sırf siyasi iktidar demek değildir; devletin bütün organları toptan milleti yönetirler. Siyasi iktidar milleti iyi yönetemiyorsa, devletin kurumları harekete geçerler çöküşe engel olurlar. Bu durum, diğer devlet kurumları için geçerli olduğu kadar Diyanet İşleri Başkanlığı için de geçerlidir.
 
Siyasi iktidar “Allah-İslam” adına milleti bölüyor, topluma nefreti yayıyorsa, Diyanet görevini yapmalı, ayrılık ve intikam almanın zararlarını anlatmalıdır. Bugünkü Diyanet bunu yapmıyor; çünkü iktidar’ın havai ve nefsani çıkışlarına ses çıkaramıyor. Öyleyse muhalefet ve sivil toplum yapılanmaları Diyanet’in görevini de üslenmeliler.
 
 
KİN DUYGUSUYLA NEREYE?
 
Türk milletinin birbirine düşman edilmesinin suçu kimin?
 
Bu düşmanlığı, bu intikam duygularını yaratanların!
 
Türkiye ve Türk milleti düşmanlık ve intikam duygularını yaratan ve sürdürenlerle huzura değil, huzursuzluğa gider.
 
Bu zihniyet bizi Irak, Libya, Mısır, Suriye, Sudan yapar.
 
Türk milleti bunu görmeye başladığı için olsa gerek, kindarları devre dışı bırakmaya başladı.
 
Bu yüzden son seçim büyük bir umut oldu. Türk milletinde hala güçlü bir sağduyu var ki, sokakların kan gölü olmasına fırsat vermiyor.
 
Türk milletinden şunu bekliyoruz:
 
Kindarları, “MİLİTAN ve SİYASAL İSLAM” taraftarlarını bir koliye kapatmak, sonra, hak ettiği yere gömmek.
 
Sevabı sırf namaz ve oruçlarda aramayalım; bunu yapmak da bir sevaptır.
 
Kin, intikam ve bölücü duygulardan arınmış yöneticilerin yönettiği bir Türkiye’de buluşmak üzere, sevgiyle kalın.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!