Safter Tanık
Safter Tanık

2023 Seçimlerinin Bilimsel Analizi

featured

“Millet İttifakı’nın kaybetmesi, izlediği siyaset stratejisine dayanır.   Kaybeden sadece Kılıçdaroğlu değil, ittifak bileşenleri ile öne çıkan isimlerdir.  

Kılıçdaroğlu, ABD ve AB ile Erdoğan karşıtı kim olursa olsun tüm güç odaklarının desteğini alarak iktidar olmayı hedefledi. Ancak; bu, dün için geçerli, bugün ise geçersizdi. Zira dünden bugüne hem dünyada hem de Türkiye’de çok şey değişti.       

Karşıtlığa dayalı siyaset hem tarafını hem de karşıtını kenetleştirir, artı puan kazandırmaz.  

Birleşe birleşe kazanacağız tezi, her zaman başarıyı getirmez. Zira bunun getirisi olduğu gibi götürüsü vardır. Yani siyasette iki artı iki dört etmez.

Halkın %85’inin karşı olduğu, PKK’nın siyasi kanadı olarak gördüğü HDP’nin desteğine başvurmak, yerelde başarı getirse bile genelde seçimleri kazandırmaz, kaybettirir.

İktidara giden yol, güven-umuttan geçer. Birbiri ile çelişkili, güveni zedeleyici; söz-açıklama ve tutum-davranış, halkın Millet İttifakı’na olan güveni sarstı, umut olmaktan çıkardı.

Büyük vaat ve iddialar; karşıtından mantıklı kabul edilecek eleştiriyi getirir, tarafsız kesimce sorgulanır. Sistematik mantıklı cevabı yoksa inandırıcılığı yoktur, boşa söylenmiş sözler özelliği taşır.

Yanlış muhalefet tarzının getirisi yoktur.

Umutsuz kapkara bir tablo ortaya koymakla umut olunmaz. Zira bu çözümsüzlüğü ifade eder, muhalefeti de alternatif olmaktan çıkarır. 

Büyükşehirlerdeki başarının nedeni ekonomiktir.   

Eleştiriler felaketi yaşayanlarda önce etkili olsa da, sonrasında bir anlam ifade etmez. Zira çaresizlik çareyi aratır, insanlar eleştirilere değil sahada öne çıkan kişi-kuruluş ve çalışmalara bakar, buna göre not verir. Yani icraat, eleştiriden daha etkilidir.

Güvenlik-istikrar, ekonomi kadar önemlidir. Zira güvenlik-istikrarın olmadığı bir yerde zenginliği bir anda kaybetmek söz konusudur.

İç-dış tehdittin olduğu bir ülkede; iktidarın savunma sanayiindeki atılımını küçümsemek-eleştirmek halk tarafından hoş karşılanmaz,   oy kazandırmaz, kaybettirir.

Yurtdışı seçmen için, güçlü devlet imajı önemlidir. Bu imajı veren lideri tercih eder.

Seçimin sonucunu belirleyen, karşıtlık ekseni dışındaki seçmendir. Bu kesimin ölçüsü ise ehvenişer olmaktır.  

Stratejik hata, taktikler ile düzeltilemez.”.

 

Seçim Süreci

14 Mayıs Milletvekili ve Cumhurbaşkanı Seçimleri

14 Mayıs’taki milletvekili seçimlerinde; Cumhur İttifakı % 49.47 oranında oy alarak 323 milletvekili ile TBMM’de çoğunluğa sahip olur iken, cumhurbaşkanı seçimlerinde; hiçbir aday % 51’lik oy oranına ulaşamadı. Haliyle cumhurbaşkanı seçimleri, 28 Mayıs’ta yapılacak 2. tura kaldı.

14 Mayıs’ta yapılan milletvekili seçimlerinde Cumhur İttifakı’nın TBMM’de çoğunluğa ulaşması; Cumhur İttifakı’nı avantajlı, Millet İttifakı’nı ise dezavantajlı kıldı. Öyle ki bu durum Batı medyasında “Millet İttifakı seçimleri kaybetti” şeklinde yorumlanır iken, Millet İttifakı’ndaki moral-dinamizme darbe vurdu. Ancak; cumhurbaşkanı seçimlerinin ikinci tura kalması, hem Kılıçdaroğlu’nu hem de Millet İttifakı’nı umutlandırdı.

Milliyetçi dalgayı göz ardı ederek stratejik hata yaptığını fark eden Kılıçdaroğlu; Millet İttifakı’na Ata İttifakı’nı da dâhil ederek, Erdoğan ile olan 5 puanlık farkı kapatmayı ve cumhurbaşkanı olarak seçilmeyi hedefledi. Ancak düşündüğü olmadı.  Ata İttifakı içinde yer alan Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ; Kılıçdaroğlu’na destek verirken, ATA ittifakı adayı Sinan Oğan Erdoğan’a olan desteğini açıkladı.

 

28 Mayıs Cumhurbaşkanı Seçimleri

28 Mayıs’taki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde; oyların %52,18’ini alan Recep Tayyip Erdoğan, tekrar cumhurbaşkanı olarak seçildi. Kaybeden ise Kemal Kılıçdaroğlu oldu.

 

Kılıçdaroğlu’nun kaybetmesinde, Oğan’ın etkisi nedir?

Sinan Oğan’ın; Erdoğan’a desteğini açıklaması, Özdağ’ın desteği ile umutlanan Millet İttifakı üzerinde soğuk bir duş etkisi yaptı. Hakkında rencide edici çok şey söylendi, Kılıçdaroğlu’nun kaybetmesi bile buna bağlandı. Ancak bu görüşe katılmıyorum. Zira Oğan’a oy verenlerin hem Erdoğan’a hem de Kılıçdaroğlu’na karşı bir özelliği vardı, tercihi de bunu gösteriyordu. Bu nedenle; aksi kararında, kitlesinin bir bütün olarak Kılıçdaroğlu’na oy vermesi mümkün değildir. Sonuçta, değişen fazlaca bir şey olmazdı.

 

Bilimsel Bakış

14-28 Mayıs cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinin kazananı Erdoğan ve Cumhur İttifakı olur iken, kaybedeni Kılıçdaroğlu-Millet İttifakı ile öne çıkan isimler oldu.

Bunun için çok şey söylendi. Kimi; “Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adayı olarak gösterilmesi yanlıştı”, kimi; “kırsal kesimde zayıf kaldık”, kimi; “deprem bölgesi ve yurtdışı oylar nedeniyle kaybettik”, kimi; yabancılar oy kullandı” dedi, kimi; dini ve milliyetçi kesime bağladı, kimi de Erdoğan-Cumhur İttifakı’na oy vereni cahil olmakla suçladı. Yani kolaya kaçan, basit, dar kalıpta bir açıklama ile yetinildi. Siyaset bilimi-felsefesi-sosyo-psikolojik açıdan, sistematik-mantıklı açıklama getirene ise pek rastlamadım. Yazım da bu bakışı içermektedir.

 

Siyaset Stratejisi

Analiz

Türk siyaset geleneğinde; iktidara gelmekte, iç ve dış siyasi-sosyal-ekonomik güç odaklarının desteğini almak gibi bir siyaset stratejisi vardır. Özal ve Erdoğan’ı iktidara taşıyan da bu siyaset stratejisiydi. Bunu esas alan Kılıçdaroğlu, ABD ve AB ile Erdoğan karşıtı kim olursa olsun tüm güç odaklarının desteğini alarak iktidar olmayı hedefledi.

Yorum

Kılıçdaroğlu’nun ABD ve AB ile Erdoğan karşıtı kim olursa olsun tüm güç odaklarının desteğini alarak iktidar olma siyaset stratejisi; dün için geçerli, bugün için hem arızalı hem de geçersizdi.

Neden

Birincisi; dünden bugüne, hem dünyada hem de Türkiye’de çok şey değişti. Tek kutuplu dünyadan çok kutuplu dünyaya geçildi, ABD’nin istediğini yaptığı-yaptırdığı bir dünya yok. Dün Türkiye’de etkin olan güç odakları güç kaybederken, yenileri güç kazandı. Yani Türkiye’de de siyasi-sosyal-ekonomik dengeler değişti.

İkincisi; bir şeyin karşıtlarını toplamak-bir arada tutmak, ister istemez içinden karşıtını üretir. Muharrem İnce Hareketi de bunu gösteriyor.

Kısaca; Millet İttifakı’nın kaybetmesi, izlediği siyasi stratejiye dayanır.

 

Kaybeden, sadece Kılıçdaroğlu mu?

Kaybedeni; sadece Kılıçdaroğlu değil, ittifak bileşenleri ve öne çıkan isimlerdir.

 

CHP listelerinden milletvekili adayı gösteren küçük partiler kazançlı çıkmadı mı?

CHP listelerinden milletvekili adayı gösteren küçük partilerin (DP, TDP, DEVA, Gelecek ve Saadet partisi), CHP’ye %1,8 oranında bir katkı sağladığı tahmin ediliyor. Buna karşılık, 38 milletvekili çıkardığı görülüyor. Konuya; bu açıdan bakıldığında, kazançlı çıktığı anlaşılıyor. Ancak; DTP lideri hariç, diğer partilerin liderleri meclis dışında kaldı. Bu da bu partilerde, gelecekte bir otorite sorunu doğurabilir. Siyasi rekabet ve farklı güç odakları ile olan ilişkisi ise; mecliste, grup kurmalarının önündeki en büyük engeldir.

 

Katkısı, neden az oldu?

Ali Babacan, AK Parti hükümetlerinde uzun süre ekonomiden sorumlu başbakan yardımcılığı ve dışişleri bakanlığı görevinde bulundu. Ahmet Davutoğlu; dışişleri bakanı, başbakan oldu. Haliyle AK Parti’ye yönelik eleştirileri inandırıcı bulunmadı, bir rant hesabı olarak değerlendirildi. Zira adama “senin hiç kabahatin yok mu?” diye sorarlar.

 

“Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş da kaybetti” denilebilir mi? 

Her ikisinin de Türkiye genelinde, medyada söylendiği kadar seçmen üzerinde etkili olmadığı anlaşıldı.

 

İYİ Parti, neden yerinde saydı?

İYİ Parti; MHP yönetimini “milliyetçilikten sapma, iktidar hedefi olmama, AK Parti’ye destek verme” eleştirisi ile MHP’den ayrılanların kurduğu ve temelini oluşturduğu bir partidir. Milliyetçi siyaset ile yola çıktı ise de liberal-merkez-sağ siyaseti benimsedi. Ne milliyetçileri ne de liberalleri tatmin edemedi, İktidar hedefi CHP’nin gölgesinde kaldı.

Yani parti tabanının büyük bir kısmını oluşturan milliyetçiler bekleneni bulamadı. Bu da yeni bir arayışı-geri dönüşü getirdi. Meral Akşener’in çabası da bunu durdurma, partiye yeni bir heyecan verme ile ilgilidir.

 

HDP-Yeşil Sol Parti, neden oy kaybetti?

HDP; seçime, kapatılma endişesi ile “Yeşil Sol Parti” adı altında girdi. Geçmişte HDP’den milletvekili adayı gösteren TİP; “Emek ve Özgürlük İttifakı” adı altında, kendi milletvekili listesi ile seçime katıldı. Bunun yanı sıra PKK’nın güç kaybetmesi, Parti içindeki görüş ayrılığı, bir kısım Kürtçü muhafazakâr tabanın desteğini çekmesi oy kaybını getirdi. Bu düşüşün; HDP’nin kapatılması, PKK’nın güç kaybetmesi, kulvarında ortaya çıkacak yeni partiler ile de davam edeceği görülüyor.

 

Karşıtlığa Dayalı Siyaset Artı Puan Kazandırmaz   

Karşıtlığa dayalı siyaset; hem tarafını hem de karşıtını kenetleştirir, artı puan kazandırmaz. Erdoğan’ın; yıpranmaya ve krizlere rağmen önemli bir ölçüde oy kaybetmemesi, statik konumda olan kitlesini kolaylıkla konsolide etmesi-harekete geçirmesi, bu nedene dayanır.

 

Birleşe Birleşe Kazanacağız Görüşü Başarıyı Getirmedi  

Birleşe birleşe kazanacağız tezi, her zaman başarıyı getirmez. Zira bunun getirisi olduğu gibi götürüsü vardır. Yani siyasette iki artı iki dört etmez.

 

HDP’nin Desteği ile Genel Seçimler Kazanılamaz

Hemen hemen her şehir-kasabada; PKK ile mücadelede şehit düşen asker-polisin mezarlığı bulunduğu ve bu konuda halkın hassas olduğu bir ülkede; HDP’nin desteğine başvurmak,  amacına uygun sözler sarf etmek, siyaseten olsa da taahhütte bulunmak, halkı tedirgin eder ve ülkenin bütünlüğü-güvenliği hakkında şüphe uyandırır. HDP-Kandil’in destek açıklamaları da bunu güçlendirdi.

Kısaca; halkın %85’inin karşı olduğu, PKK’nın siyasi kanadı olarak gördüğü HDP’nin desteğine başvurmak, yerelde başarı getirse bile genel seçimleri kazandırmaz, kaybettirir. Geçmişteki SODEP deneyimi de bunu gösterdi.

 

HDP ve Kandil; destek açıklamasını, neden açıkça yaptı?

Her parti-örgüt, kitlesine moral ve umut vermek zorundadır. Susması ise; güç kaybına uğraması ve varlığını kaybetmesi demektir.

 

İktidara Giden Yol Güven-Umuttan geçer.

İktidar olmanın sırrı, güven-umut gibi iki sihirli sözcükte saklıdır. Zira İktidara giden yol güven ve umuttan geçer.

Kılıçdaroğlu’nun ABD-İngiltere ziyareti, yabancıları danışman olarak alması, Batı’nın hoşuna gidecek ancak Türkiye’nin milli dış politikasına aykırı-zarar verecek sözleri, FETÖ-PKK’ya yönelik tutumu, Muharrem İnce’nin FETÖ ilişkili operasyonla yarış dışı kalmasında gerekli tepkiyi göstermemesi, ittifaktaki zıt fikirler-koltuk yarışı ve kavgalar, zar zor cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi; halkın hem kendisine, hem de Millet İttifakı’na olan güvene darbe vurdu.

“300 milyar dolar temiz para buldum. Hazineden çalınan 418 milyar doları sorumlulardan kuruşuna kadar tahsil edeceğim. Depremzedeye bedava ev vereceğim. Bayram ikramiyesini 15.000 TL’ye çıkaracağım. Kredi kartı borç faizlerini sileceğim” sözleri ise inandırıcı bulunmadı.

 

Neden inandırıcı bulunmadı?

Büyük vaat ve-iddialar; karşıtından mantıklı kabul edilecek eleştiriyi getirir, tarafsız kesimce sorgulanır. Bu nedenle; vaat-iddiaların, “nasıl, kaynağı nedir, nerede-kimde?” gibi sorulara sistematik mantıklı cevap verecek özellikte olması gerekir. Aksi halde inandırıcılığından yoksun,   boşa söylenmiş sözler özelliği taşır.

 

Yanlış Muhalefet Tarzının Getirisi Yoktur  

Muhalefet etmek; zıtlaşmak, “siyah-beyaz oyunu” oynamak, beyaza-siyah, siyaha-beyaz demek değildir. “Doğruya doğru, yanlışa yanlış” demektir. Alternatif çözüm sunmak, milli konularda birlik-beraberlik sergilemektir. Aksi halde inandırıcı olmaz, güven ve umut vermez.

 

Umutsuz Tablo Ortaya Koymakla Umut Olunmaz

İnsanın ruhunu karartan-umutsuz kapkara bir tablo ortaya koymak; taraftarında kabul görse bile, bir şey kazandırmaz. Zira bu sıkıntıdaki kişiler için çözümsüzlüğü ifade eder ve muhalefeti alternatif olmaktan çıkarır.   

           

Büyükşehirlerdeki Başarının Nedeni Ekonomiktir   

Kılıçdaroğlu-Millet İttifakı; büyükşehirlerde başarılı, küçük şehir ve kasabalarda ise başarısız oldu. Bu;  gıda ve kira fiyatlarındaki anormal artışın, büyükşehirlerde daha fazla hissedilmesi ile ilgilidir. İktidar için de bir uyardır.

 

Felaketlerde İcraat Eleştiriden Daha Etkilidir  

Muhalefetin deprem ile ilgili aktivitesi; elindeki büyük belediyelere rağmen eleştiriden öteye gidemedi. Eleştiriler felaketi yaşayanlarda önce etkili olsa da, sonrasında bir anlam ifade etmez. Zira çaresizlik çareyi aratır, insanlar eleştirilere değil sahada öne çıkan kişi-kuruluş ve çalışmalara bakar, buna göre not verir. Yani icraat, eleştiriden daha etkilidir.

 

Güvenlik ve İstikrar Ekonomi Kadar Önemlidir

Kılıçdaroğlu’nun; Türkiye’nin dış siyasetini 180 derece değiştireceğim demesi, Biden-küreselciler-AB’nin hoşuna gidecek bir tutum-davranış sergilemesi, FETÖ-PKK’ya umut veren siyaseti, Kandil’in destek veren açıklamaları, mülteci-göçmen nüfusun kabarıklığı; kaos-anarşiden çok çekmiş olan halkı tedirgin etti. Bu da; güvenlik ve istikrarı öne çıkardı, milliyetçi dalgayı getirdi. Zira güvenlik ve istikrarın olmadığı bir yerde zenginliği bir anda kaybetmek söz konusudur.

 

İktidarın Milli Savunma Sanayiindeki Atılımını Eleştirmek Yanlıştır

İç-dış tehdittin olduğu bir ülkede; iktidarın savunma sanayiindeki atılımını küçümsemek-eleştirmek halk tarafından hoş karşılanmaz,   oy kazandırmaz, kaybettirir.

 

Yurtdışı Seçmen İçin Güçlü Devlet İmajı Önemlidir 

Bir ülkede yabancı olmak; konumu ne olursa olsun, siyasi-sosyal-kültürel açıdan dezavantaj durumda olmaktır. Bu; yabancı karşıtlığın olduğu AB ülkelerinde, daha da öne çıkar. Haliyle bunun getirdiği bir ezilmişlik ve kimliği koruma çabası vardır.

Kimliğini koruyanlar vatanı ile olan ilişkisini sürdürürken, kaybedenler ilişkisini keser. Artık onlar için vatanı bir şey ifade etmez, zira yaşadığı ülke vatanı olmuştur.

Kimliğini koruyanlar için, his-heyecan aidiyet duyduğu devlet ve millet önemlidir. Ezilmişliğini giderme ve kimliğini korumada, his-heyecan ve aidiyet duyduğu devletin koruma-kollamasına ihtiyaç duyar. Bunun da ancak güçlü devlet ile olacağını bilir. Haliyle böyle olmasa bile bu imajı veren lideri tercih eder.

 

Seçimin Sonucunu Tarafsız Seçmen Belirledi  

Seçmeni sadece Erdoğan yanlısı ya da karşıtı olarak değerlendirmek yanlıştır. Bir de; bu eksen dışında düşünen, “ne getirir, ne götürür” hesabı yapan, umuttan ziyade güvene önem veren, değişime şüphe ile bakan, sonuçta “ehvenişer” diye irade ortaya koyan “Orta Sınıf ya da Yeni Sınıf” diyeceğimiz geniş bir kesim var. Seçimin sonucunu da bu kesim belirledi.

 

Stratejik Hata Taktikler ile Düzeltilemez

Milliyetçi dalgayı göz ardı ederek stratejik hata yaptığını fark eden Kılıçdaroğlu; milliyetçi bir söyleme başvurarak, Erdoğan ile olan 5 puanlık farkı kapatmayı ve cumhurbaşkanı olarak seçilmeyi hedefledi. Ancak düşündüğü olmadı. Zira stratejik hata taktikler İle düzeltilemez.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!