Nazım Peker
Nazım Peker

El Bab ve 16 Şehit

 

Türk askeri için, “Yan gelip yatma yeri değildir.” denilmişti. Bu ülkenin yiğit çocukları, kınalı kuzuları vatanları için al bayrağa sarılı tabutlarda yatmaktalar. Memleketlerine, baba ocaklarına tabutlarla gelmekteler.

Gerekçe makul ve yerinde, “Sınır güvenliği ve açılmak istenen Kürt koridorunu engellemek

Buraya eyvallah! Söz konusu sınır güvenliği ve ülke geleceği ise, kanımız da canımız da vatana feda olsun.

Madem sınır güvenliği ve Kürt koridorunu önlemekse amaç, neden Süleyman Şah Türbesini yıkarak sınıra taşıdınız? O zamanki gerekçeniz neydi, şimdi ne? Süleyman Şah’ı taşırken dönemin Başbakanı, “Başarılı bir taşıma” harekâtı olarak gururla sunmamış mıydı olayı?

Yine dönemin Başbakanının IŞİD için ne söylediği dün gibi hafızalarımızda…

Ortadoğu kaynarken, Irak parçalanırken, Suriye islim almış kaynamaya başlamışken, güneyimizde bir Kürt devleti oluşumu gündeme oturmuş iken; dönemin Başbakanı, “Bizden izinsiz Ortadoğu da yaprak kıpırdamaz.” demiyor muydu?

Geldiğimiz nokta, bırakın yaprakları sınırlar kıpırdamakta…

Tekrar soruyorum, sınır güvenliği ve Kürt koridorunun önlenmesi için her şeye eyvallah!

Ama güney sınırımız ve Ortadoğu neden bu hale geldi? Neden ülkenin güney sınırlarını tehlikeli hale getirdik ya da getirilmesine göz yumduk?

Hiç kendimize bu soruları sorduk mu?

2010 yılında IŞİD, PYD, YPG var mıydı?

Birlikte düğünler yaptığımız, akşam oturmalarına gittiğimiz Esad’la neden kanlı-bıçaklı olup çıktık? Sebep neydi? Peşine takıldığımız ÖSO kim, kimlerden oluşmakta, kimler desteklemekte?

Bizi Esad karşıtı yapan gerekçeler ne, ÖSO sempatizanı ve hayranı yapan gerekçeler ne?

Acaba ÖSO’nun yanında oluncaya kadar Esad’ın yanında olsak daha mı çok yanlış yapmış olur daha mı çok zarar görürüz?

Türk dış politikası neden sık sık eksen kayması görüntüsü vermektedir?

Rusya’nın ve İran’ın yanında yer almamıza neler, neden oldu?

Şimdi neden Rusya, İran, Türkiye üçlü görüşmesinde, “Esad’lı çözüm”  kararı çıktı?

Şimdi Esad’a nasıl yanaşacağız, ne diyeceğiz, nasıl diyeceğiz? “Eyyyyyyyyyy Batı, Eyyyyyyyyyy Esed, Ey Birleşmiş Milletler!” ünlemleriyle ülkenin yönetilemeyeceğini hâlâ öğrenemedik mi?

Üzülerek görmekteyim ki, acemi şoförün, arabayı dağa yasladıktan sonra, “Abi uçuruma uçacaktım, ama direksiyonu bir topladım, uçurumu kurtardım. Tepeye yasladım” mantığına benzemiyor mu? Araba haşat, yük telef olmuş

Ben endişeliyim. El Bab’da 16 şehitle kalırız inşallah! Ya, Allah korusun daha beteri olursa? Hesabını kim nasıl verecek?

Ey Allah’ım! Sen bu aziz millete ve onun evlatlarına acı ve merhamet eyle! Her türlü felaketten de koru… Amin!

Esen kalınız

 

NOT: Olaylar psikolojimizi bozmakta, sağlıklı düşünemez hale geldik.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!