British Museum’da ben görmedim ama İsmet İnönü ve Winston Churchill’in yan yana asılmış resimleri varmış. Resimlerin altında: Churchill’inkinde; “Dünyayı atlatıp harbi kazanan adam” yazarken; İsmet İnönü’nün resminin altında ise; “Churchill’i atlatıp, yurttaşının kanını dökmeden harbi kazanan adam” yazıyormuş.
Biz ulus olarak çabuk unutan, söylemlerin peşinden koşan bir yapıya sahibiz.
Unutkanlığımız o kadar meşhur ki, 21 gün olduğu söylenir. Buna tarihten de, günümüz sosyal hayatından da onlarca örnek gösterilebilir.
Benim çocukluk yıllarımda D.P iktidarda idi. Rahmetli dedem de köyümüzde Demokrat Parti’nin temsilcisi: ocak başkanıydı.
Demokrat Parti Konya İl başkanlığınca dedeme 1954 seçimlerinde gösterdiği başarıdan dolayı imzalı bir Atatürk portresi hediye edilmişti.
O yıllarda dedem dahil herkeste bir İnönü karşıtlığı ve düşmanlığı vardı. Kimilerine göre sağır İsmet’ti de neden sağır olduğunu sorgulayan yoktu. Kimilerine göre de “geldi İsmet, kesildi kısmet” deniliyordu. Oysa her siyasetçinin olduğu gibi rahmetli İnönü’nün de bazı hataları elbette vardı.
Hiçbir siyasetçi, İsmet İnönü’nün devlet adamlığından bahsetmiyordu. Hatta İnönü’nün asker kaçağı olduğunu bile söyleyenler vardı.
Bugün Atatürk’ün kurduğu cumhuriyetin koltuklarında oturup da Atatürk’e şaşı bakanlar; DİB ve kimi bakanlar gibi.
Bu girişten sonra onun Churchill ile buluşmasına bakalım:
Tarih: Aralık 1943
Yer: Kahire
İkinci Dünya savaşının ülkeleri kan ve göz yaşına boğduğu zorlu günler! Başbakan İnönü’dür. Roosevelt ve Churchill, Türkiye’nin de savaşa girmesi için görüşmek üzere İnönü’yü Kahire’ye davet ederler.
Churchill İnönü’yü büyük bir salonda kabul eder.
İşte devlet adamlığı ve saygınlığı bu andan itibaren başlar.
Görevli salonun büyük kapısını açar, İnönü tam eşikte durur. Churchill büyük salonun ucundaki masadadır. Ayağa kalkarak; “hoş geldiniz ekselans” der, İnönü ise eşikte durmuştur. “Hoş bulduk ekselans” der. İnönü ve her ikisi de kıpırdamadan durmaktadır.
Churchill bir adım atarak durur, İnönü de bir adım atar ve durur. Sessizce bakışırlar. Birbirlerini tartarlar. Churchill bir adım, İnönü bir adım. Eşit sayıda adımlarla ilerlerler. Salonun tam ortasında buluşurlar.
Diploması satrancı budur. Kimin hamle yapıp “Şah mat” diyeceği önemlidir.
Diplomasi de tek bir adım bile çok önemlidir. Buna dikkat etmeyen, diğer liderin ayağına gitmiş olur. Ayağına gidilen, güçlü ve yönetici olandır. İnönü, diplomasinin bu buyurgan tuzağına düşmemiştir. Buna diplomasi de mütekabiliyet-eşitlik deniyor.
British Museum’da ben görmedim ama İsmet İnönü ve Winston Churchill’in yan yana asılmış resimleri varmış.
Resimlerin altında:
Churchill’inkinde; “Dünyayı atlatıp harbi kazanan adam” yazarken;
İsmet İnönü’nün resminin altında ise;
“Churchill’i atlatıp, yurttaşının kanını dökmeden harbi kazanan adam” yazıyormuş.
Bilir bilmez, sokak ağzıyla milletin değerlerine saldıranların, bugün dediğini yarın unutanların, “Ben gitmem, ben görüşmem” dediklerinin ayağına gidenlere, elini sıkanlara kapak olsun.
Son söz olarak derim ki:
İsmet Paşanın adını, iç politikaya malzeme yapanlar; önce tarih öğrenin tarih!..
Bir millet, tarihini bildikçe, değerlerine sahip çıktıkça, şahsiyet kazanır, saygın olur.
Esen kalınız.