Nazım Peker
Nazım Peker

Bukalemun Siyaset

Ülke de, ülkenin siyaseti de iyiden iyiye kirlendi. Kimin eli kimin cebinde bilinmez bir haldeyiz.
 
Ülke, içinden çıkılmaz; kimin ne yaptığı bilinmez bir konumda.
 
Arapsaçı tabiri, bizim ülke ve ülke siyasetinin içine düştüğü durumu anlatmaya çok yetersiz kalır.
 
Dış borcumuzu bitirdik! IMF ile yollarımızı ayırdık ve IMF’ye de beş milyar dolar borç verecek hale geldik” diyen bir siyasi söyleme karşı; Merkez Bankası eski müdürü S. Durmuş Yılmaz’ın; “Türkiye cumhuriyet döneminin hiçbir zamanında olmadığı kadar iç ve dış borç batağına gömülmüştür” açıklaması geldi.
 
Kime nasıl inanacağız?
 
S. Erdoğan ekonomist değildi. Ama ülkenin başbakanıydı! S. Durmuş başbakan değil ama ekonomist ve Merkez Bankası’nın müdürü idi.
 
Erdoğan’ın başbakanlık döneminde, TSK’nın başına örülmek istenen çorap olayında; S. Erdoğan: “Ben bu davanın takipçisiyim ve savcısıyım.”
 
Aynı Erdoğan neden sonra: “Bu bir kumpastır. Bizi aldattılar ve kandırdılar.” Demedi mi?
 
Diyarbakır’a gidip, “Bir Kürt sorunu vardır. Bu sorun, benim ve ülkemin sorunudur!” diyen kimdi? Aynı zat, Manisa’da “Kürt sorunu da ne ya!” demedi mi?
 
Bu söylemleri alt alta koyduğumuzda, bunların adına, “BUKALEMUN SİYASETİ” denmez mi?
 
İrfanı ve sezgisi yüksek asil Türk halkı bu tür söylem ve eylemler için: “Sakala göre tarak- Başa göre tıraş” der
 
Şimdi soralım; gerçekten de Türkiye’nin dış borcu var mı yok mu? Varsa bu borç, 2002 yılına göre daha mı az yoksa daha mı çok?
 
Lütfen eğmeden bükmeden Allah aşkına doğruca söyleyiniz?
 
Kaçak Ak-Saray’ın kaç odası var ve kaç milyar dolara mal oldu?
 
Mahalli seçimlerde kaç trafoya kaç kedi girerek elektrik kesilmesine neden oldu?
 
Geçtiğimiz aylarda; Doların ateşi, Türk ekonomisini yakmaya başladığında yurt dışından kaynağı belirsiz 4.3 milyar doları kim, nasıl ve kim adına Türkiye’ye sokup Türk Lirası’na çevirmiştir?
 
Ağrı Diyadin’de gelen ihbarda, “Seçim propagandası yapılacak” cümlesi olmasaydı; S. Vali bu operasyona izin verecek miydi, vermeyecek miydi?
 
KPSS ve diğer hayati sınavlarda 17-25 Aralık gününe kadar F tipi cemaatle soru hırsızlığı yaptınız mı yapmadınız mı? CHP lideri S. Kılıçdaroğlu’nun sizi, “Baş Çalanmış meğer” ağır suçlamasına rağmen Kılıçdaroğlu’nı neden mahkemeye vermediniz? Oysaki siz, size “Bıyığı eğri”  diyeni bile “Bana hakaret etti” suçlamasıyla mahkemeye veren birisiniz!
 
MHP lideri S. D. Bahçeli’nin, “İğreti Başbakan” hakaretini neden yargıya taşımadınız?
 
Bunların hiç biri “Bukalemun siyaseti” sayılmıyor değil mi?
 
O zaman zavallı bukalemuna neden hakaret etmektesiniz; sık sık renk değiştiriyor diye?
 
Geçenlerde bir söylenti duydum. Özeti şu: “S. Davutoğlu’nun yüzünün hiç gülmediği ve 7 Haziran seçimlerini beklediği. Bu seçim sonrası ya kendisi olacak ya da Başbakanlığı bırakıp kürsüsüne döneceği. Çünkü S. Erdoğan’ın baskı ve emirlerinden aşırı derecede bıktığı ve illallah dediği şeklinde
 
Bekleyip görelim. Kim doğru kim eğri söylemekte!
 
Zaman her şeyin ilacı imiş! Mevlâ’m neyler neylerse güzel eyler!
 
Her zaman kazanan; demokrasimiz, cumhuriyetimiz ve asil Türk milleti olsun.
 
Esen kalınız.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!