İktidar medyası; ABD’nin yeni Ankara Büyükelçisi Jeff Flake’i daha gelmeden, “Sömürge valisi”, “muhalefeti sevk ve idare edecek yeni patron” diye nitelendirip “Erdoğan’ı devirmek” üzere ve “2023 iç çatışma planları” için gelmekle itham etti.
Flake, 7 Ocak’ta ülkemize geldi. Washington Büyükelçimizin uzun süre bekletilmesiyle kıyaslandığında, jet hızıyla 26 Ocak’ta da Erdoğan’a güven mektubunu sunup resmen mesaisine başladı.
Üç gün sonra ise İstanbul’daydı. Burada bir dizi ziyaret yaptı.
Ancak özellikle iktidar medyası, sadece İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu ziyaretine odaklandı. İstanbul kar altındayen İngiltere Büyükelçisi ile balıkçıda buluşmasının ardından, haliyle bu görüşme de dikkat çekiciydi.
Bunun dışında Flake’in İstanbul temaslarından kamuoyu ile paylaşılan; Sultanahmet Camii ve Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’ni gezmesi oldu.
İmamoğlu’nun İngilizcesiyle Alay Etmek
Flake’in İmamoğlu’nu ziyaretine dönelim. Görüşmedeki diyalog gündem yapıldı.
Flake’in İngilizce olarak, “Tabii ki, Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri için vazgeçilmez bir müttefik. Çok önemli bir zamanda aramızda olan bu bağ oldukça önem taşıyor. O yüzden burada olmaktan dolayı kendimi şanslı hissediyorum.” demesi karşısında İmamoğlu’nun bir süre duraksadıktan sonra, “Aaa.. Okay, I’m okay (Ben İyiyim)” karşılığı vermesinin Flake’i güldürdüğü aktarıldı.
Bir Bakan Yardımcısı, “68 kuşağı ‘Go home yankee’ diyordu, şimdi ise I am ok yankee” yorumunu yaparak İmamoğlu’nu tiye aldı… Kimileri ise İmamoğlu’nun neden ısrarla tercüman kullanmayıp, kendisini bu seviyeye mecbur ettiğini sorgulayıp, “İstanbul’un bundan daha iyi bir temsili hak ettiğini” yazdı.
Hangisi Lozan’ın Delinmesidir?
Flake’in, İmamoğlu üzerinden gözlerden kaçan veya kaçırılan asıl ziyaretinden önce şunları hatırlatalım:
ABD ve Yunanistan başta olmak üzere hemen hemen tüm ülke liderleri, Ankara’dan sonra soluğu Fener Rum Patrikhanesi’nde alıyor. Hatta Ankara’ya hiç uğramadan sadece Fener Rum Patrikhanesi’ne gidip dönenenleri, dahası bir Türk vatandaşı olan Patrik Bartholomeos’la “uluslararası anlaşma” imzalayanları gördük. Erdoğan henüz davet edilmemişken, Bartholomeos’un “resmi davetli” olarak Beyaz Saray’da ağırlandığını da kaydedelim.
Niye böyle? Çünkü Lozan’a göre bir Türk kurumu olan Fener Rum Patrikhanesi’ni 300 milyonluk Ortodoks dünyasının başı, bir Türk vatandaşı olan Bartholomeos’u ise “ekümenik lider” kabul ediyorlar. Bu kapsamda da Türkiye’ye, bunları kabul etmesi ve Ruhban Okulu’nun -Tevhid-i Tedrisat Kanunu dışında- bağımsız bir okul olarak açılması için baskı yapıyorlar.
Özellikle ABD Başkanı Biden’ın sadece bugün değil, geçmişten beri bu konulardaki tavrı ve sözleri ise malûm.
İşte Biden’in Büyükelçisi, İstanbul’a gittiğinde ilk Fener Rum Patrikhanesi’ni ziyaret etti. Hem de İmamoğlu’nu ziyaretinden iki gün evvel.
29 Ocak’ta Patrikhane’deydi… 30 Ocak’ta Ayasofya ve Sultanahmet’te… 31 Ocak’ta Amerikan Şirketler Derneği’yle görüştü… 1 Şubat’ta da iş insanı Rahmi Koç’un ve Sabancı Holding’in ardından TÜSİAD’ı ziyaret etti.
Flake’in ilk ziyaretgâhı Patrikhane’ye dönelim. ABD’nin İstanbul Başkonsolosluğu, sözkonusu ziyareti şu ifadelerle duyurdu:
“Büyükelçi Flake ve eşi Cheryl Flake, Ekümenik Patrik I. Bartholomeos ile bir araya gelerek Aya Yorgi Kilisesi’ni ziyaret ettiler. Büyükelçi, Amerika Birleşik Devletleri’nin Türkiye’de ve dünyada din özgürlüğü ve Doğu Ortodoks topluluğuna desteğini yineledi.”
Aynı gün Flake’ten sonra Yunanistan’ın Ankara Büyükelçisi Lazaris’in de “Ekümenik Patrikliği” ziyaret ettiğini belirttikten sonra soralım:
Şu tabloda; İmamoğlu’nun “Okey” demiş olması mı daha önemli, Patrikhane ziyaretinin “Ekümenik Patrik” diye sunulması ve “ABD’nin din özgürlüğü ile Doğu Ortodoks topluluğuna desteğinin” vurgulanması mı?!
Hangisi Lozan’ın delinmesidir?!
Keşke “milli ve yerli” olduklarını haykıranlar biraz da bunlarla ilgilenseydi…
Veya, daha dün Meclis Grubu toplantısında, İmamoğlu’nun İngiliz Büyükelçisi ile görüşmesine dair, “Bu şahıs Türkiye muhalifleriyle can ciğer kuzu sarması haline gelmiştir.” deyip İmamoğlu’nun görevi bırakmasını isteyen Bahçeli, ABD Büyükelçisi’nin Patrikhane ziyaretine de iki kelam etseydi.
Niye mi Bahçeli? Çünkü Fener Rum Patriğine siyasi statü tanınıp, “ekümenik” sıfatının kullanılmasının ne anlama geldiğini bilen ve buna en çok karşı çıkan oydu. Aynen şunları söylemişti:
“AKP hükümetinin Yunanistan’ın ve AB’nin bu dayatmasını kabul etmesinin hukuki ve siyasi anlamı ve sonuçları şu olacaktır: Bir Türk kurumu olan Patrikhane’nin başındaki Patriğin tüm dünya Ortodokslarının ruhani lideri olarak her türlü idari ve siyasi tasarrufları Türkiye tarafından resmen tanınacak, bu tasarrufların Türk iç hukuku bakımından yansımaları ve doğuracağı hukuki sonuçlar kabul edilecek, Patrikhane tüzel kişilik kazanarak Lozan’da belirlenen çerçeve dışında her türlü faaliyetlerde bulunacak ve böylece Lozan Antlaşması delinerek Patrikhane siyasi bir statüye kavuşacaktır.”
“Ekümenik Patrikhane tanımından rahatsızlık duymamak, Heybeliada Ruhban Okulu’nu açma teşebbüsleri düşkünlüğün yapı taşlarıdır.”
Hasılı; ABD Büyükelçisi’nin İstanbul ziyaretinin sebeb-i hikmeti veya önceliği, İmamoğlu’nu “Cumhurbaşkanı” yapmak değil, Patrikhane’nin “Cumhurbaşkanlığının”, yani “devlet içinde devlet” haline getirmenin altını bir kez daha çizmektir!..