Küresel çapta sosyal-siyasal ve ekonomik bir krize neden olan, COVID-19 salgını, 2020 Mart ayında başlayan süreçte, ülkemizi de derinden etkiledi.
Yaraları sarmak için, “Biz Bize Yeteriz Türkiye” dedik, yağımızda nasıl kavruluruz sorusunun cevabını aradık. Bu arayış sürecini “Küresel Eşkıyaların” kurgularını, bu yönde hazırladıkları tuzaklarını, bu süreç karşısında çözülmemenin sınavını verdik ve vermeye devam ediyoruz.
Ekonomik etkilenmeyi, en az hasarla atlatmanın arayışlarını, akademik çalışmalarla, bilimsel temelde rasyonel tespit ve çözüm sürecinde de gayretlerle geçen bir süreci yaşadık. Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim üyesi Doc. Dr. Aslıhan Nakıpoğlu ve yüksek lisans öğrencisi Sevgül IŞIK tarafından yapılan araştırma gibi. [1]
Ekonomik etkilenmişlikten daha derin etkilenmeyi “EĞİTİMDE yaşadık. Bu etkilenmenin derinliğini ve tesirini henüz tam fark edemediğimizi, ilerleyen yıllarda daha derin etkilerinin izleneceğini düşünüyoruz.
2019-2020 öğretim yılında tüm ülkeyi kapsayacak bir sistem kurularak, (EBA) öğretim uzaktan eğitim aracılığıyla yürütülmeye başlandı.
“Uzaktan Eğitim”, bu dönemde yürütülen ve uzaktan eğitim olarak adlandırılan süreçten farklı dinamiklere sahiptir…
Bu nedenle de farklı kurguları (hem öğretici hem öğrenen hem de öğretim programları açısından), özellikleri, gereklilikleri olan bir ortam olmasına karşın sürecin aciliyetinden kaynaklı, kriz anında, yüz yüze eğitimin geçici olarak teknoloji ortamına aktarılması şeklinde uygulamaya sokuldu…
Yaşadığımız “Uzaktan Eğitim” süreci; yüz yüze ortamlar için hazırlanmış öğretim programları, ders materyallerinin, uzaktan eğitim sürecinde, sanal ortama taşınması gibi yaşanan bir acil çözüm seçeneği olup, sorunun kısa sürede çözümü sonrası yüz yüze eğitim sürecine geçiş amaçlanmıştı…
Ancak, gel gör ki, bu süreç acil çözüm seçeneği kaynaklı uygulamaya sokulan bu uygulama devam edecek gibi görünüyor.
Bu açıdan; yüz yüze eğitim için hazırlanan öğretim programlarının ve bu program dâhilinde, hedefle uyumlu olan öğretim materyallerinin uzaktan eğitim sürecine dönük geliştirilmesi yönünde bir sürecin behemehâl ele alınması gerektiğini düşünüyoruz.
Bu süreçle eş zamanlı olarak, öğretmenlerin de “uzaktan eğitim süreci” özelliklerine uygun yeterliklere sahip olmalarını sağlamak yönünde, “kervan yolda düzülür/düzelir” mantığından uzaklaşılıp, iş başında eğitim sürecinin de öncelikli olarak ele alınması gerektiğini düşünüyoruz.
Bu süreçte akademik kaybın ötesinde, odaklanılması gereken ana eksen, “Bizi Biz Kılan Değerler” olmalıdır.
Akademik araştırmalarda; Günümüzde teknolojinin yaygınlaşmasıyla birlikte bilgisayar oyunları, televizyon, cep telefonu ve internet bağımlılığı gibi yeni davranışsal bağımlılıkların ortaya çıktığı, bu sürecin birey ve toplum sağlığına olan olumsuz yansımaları da bilinmektedir.
Davranışsal bağımlılığın, olası sonuçlarının olumlu ve olumsuz etkileri hakkında tartışmalar ülkemizde de her geçen gün artmaktadır.
Çocukların küçük yaşlarda teknolojiyle tanışmasının faydalarına işaret eden görüşlere karşın, bu teknolojinin doğru bir şekilde kullanılmaması durumunda çocukların gelişimine ve sağlığına zararlı olabileceğine dair bulgular mevcuttur (Arısoy, 2009; Griffiths, 1995).[2]
Uzaktan eğitim sürecindeki kontrolsüzlüğün, ekran bağımlılığına ve teknolojik cihazlarda oyuna ayrılan sürenin uzamasına çocukların akranları ile yüz yüze iletişiminin ve grup oyunlarının azalmasına yol açmasının ağır sonuçlarının da hesap edilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Bu süreçte, dijital teknoloji kullanımının çocukların fazla enerji gerektirmeden bireysel zaman geçirmelerinin neticesinde, çocukların pasif alıcılar olmalarını tetiklemesi ve çocuğun çevresi ile “temassızlığına” yol açması sonucunda, ebeveynler ile çocuklar arasında disiplinle ilgili tartışmaların gelecek açısından yaratacağı sonuçların da ağır olacağını düşünüyoruz.[3]
Kontrolsüz kalan ve henüz vakit varken gerekli tedbirler alınmadan geçen bir “UZAKTAN EĞİTİM SÜRECİ” sonunda; ebeveynlerin tepkileri ekseninde, çocuğun teknolojik cihazlara ulaşması zorlaştığında veya engellendiğinde bağımlılığa özgü davranışlar sergilemesinin bedelinin de ağır olacağını düşünüyoruz.
Yine Kontrolsüz kalan “UZAKTAN EĞİTİM SÜRECİ” sonunda çocukların teknolojik cihazları uygun olmayan süre, sıklık ve farklı duruş pozisyonlarında kullanmalarının, çocukların fiziki gelişimleri açısından; (kas-iskelet sistemlerinde doğabilecek problemler), fiziksel hareketsizlik, obezite ve uyku kalitesinde yetersizlik gibi sağlık riskleri göz önünde bulundurularak, istikbalin teminatı olan neslin ruh ve beden sağlığı açısından da akademik çalışmalar ekseninde çözüm seçenekleri merkez alınarak ele alınması gerektiğini düşünüyoruz.
Bir başka yazımızda bu süreçte olası sorunların çözümüne dönük, alınabilecek tedbirler üzerinde durmanın anlamlı olacağını düşünürken, esen kalın diyorum.
[1] Nakiboğlu, A, Işık, S. (2020). Kovid-19 salgınının ekonomi üzerindeki etkileri: Türkiye’de işletme sahipleri üzerinde bir araştırma. Turkish Studies, 15(4), 765-789. https://dx.doi.org/10.7827/TurkishStudies.43368 / Erişim tarihi: 31.03.2020
[2] Arısoy, Ö. (2009). İnternet bağımlılığı ve tedavisi. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 1(1), 55–67.
[3] Griffiths, M. (1995, February). Technological addictions. Clinical Psychology Forum, 71, 14–19.