Mehmet Edip Ören
Mehmet Edip Ören

Yahu, Sisi dost mu, düşman mı?

featured

Son zamanlarda, 180 derece zıt kampanyası ve kuralı hız kesmeden devam ediyor… Hangi gerçeği (!) aklımızda tutacağımızı şaşırdık… Yahu, Sisi dost mu, düşman mı? Eli kanlı katilliği, mührü zamana mı uğradı, yoksa bizlerin, balık hafızalarına mı güveniliyor… “Ben, onunla asla bir araya gelmem” laflarını rüyalarımızda mı işittik? Belki de AYM, eli kanlı katillik hükmünde “Hak ihlali” görmüştür, ne dersiniz… Durun durun, haklısınız. RTE, o kararı hesaba katmaz ama mutlaka bir şeyler olmuştur…

 

Kasım’da, suyunu almış yemekler gibi. Yarın sofralarımıza gelecek, tadına bakıldıktan sonra da son bulacak… Bu mutat bir hadise, bizden sizden ne götürdüğü getirdiği ise her kişiye göre çok farklı. Umarım hanelerinizdeki artı kısımlar fazladır… Hepinize merhabalar olsun…

Hükümet tek parti iktidarı gibi diyerek çok daha önceleri durumu ortaya koymuştum. Şimdi ise, subasmanın üzerine katları sıralamanın vakti geldi… Ülkemiz, maalesef, gelmiş geçmiş en soylu içişleri bakamayanı tarafından yıllarca yönetildi… Geldiği durumu ise yeni Bakan döneminde daha iyi görüyoruz. Gün yok ki bir çete çökertilmesin, gün yok ki eşzamanlı operasyonlar yapılmasın, gün yok ki Bakan’la fotoğrafları olan kimseler yaka paça gözaltına alınmasın, gün yok ki Bakan’a direk ulaşabilen şatafat içindeki sosyal medya fenomenleri, kodese tıkılmasın. Gün yok ki yerli yabancı, T.C. kimliği almış uyuşturucu baronları ülkemizde yakalanmasın. Gün yok ki, gün yok ki… Biz biliyorduk ama vatandaş, uyuşturucuların ve sentetik hapların, ilkokullara kadar indiğini yeni yeni öğreniyor… Peki bütün bunlar olup biterken, devr-i perişanında hepsine göz yuman o bakamayan ne yapılıyor?  Birileri tarafından, dokunulmazlık zırhına büründürülerek, yüce Makamda TBMM’inde, halkın kaderine söz sahibi ve ortak yapılıyor... Yani, muhalefet de, iktidar da biziz örnekleri sergileniyor. Gelelim tespitimin, güncel ikinci örneğine… Kurgulanan, yüksek mahkeme kavgaları ve de bunun etrafında dönen söz düellolarına bakıldığında,  muhalefeti ve iktidarı aynı çatı altında görebilmek gene mümkün oluyor. Hukuk branşım değil, girmeyeceğim ama resmi bütün olarak görebiliyorum. Buda bana, medya mesuliyeti açısından yükümlülük getiriyor. Bu yüzden, şimdilik bir iki tespitimi paylaşacağım… Önceki Anayasa referandumunda RTE, bireysel başvuruyu devrim olarak lanse etti. Seçim meydanlarında da dillere pelesenk oldu… Ama şimdi durum tu-kaka. Bunu tipik RTE tutarsızlığı olarak göremeyiz, iş o kadar basit değil… İş Dersimli Gandi Kemal‘in verdiği asiste kadar uzanıyor… Bu asisti iyi değerlendiren kesim, “Anayasa Değişikliği” başlığıyla golü attı. Sayı yetmediğinden, yan katılmalar için gerekli sistemler devreye sokuldu… Can Atalay olayı bir taşla 3-5 kuş vurmak gibi imdada yetişti… Motorlu taşıtlar ek vergisinden, sansür yasasına kadar her konuda, hükümeti onaylayan, çoğu RTE tarafından seçilen hakimler, daha basit olan Can Atalay meselesinde, hak ihlali (!!!)tespit etti… İktidar şimdi bu gizli desteği nakite çevirme işlemi yapıyor… Dünya’da geçerli bir sistem haline geldi. ABD’nin Usame Bin Ladin’i kullandığı gibi… Yok etmek istediğin sistemin içine adam yerleştir, o sana altyapı oluştursun, bunu dayanak yaprakta diğer, bir iki işi daha hallet… En son Hamas’ta olduğu gibi. İsrail’e, altın tepsi içinde müdahale hakkı sundular... Bu sistem, bizim siyaset mühendislerimiz, yerli ve de milli Göbels’lerimiz tarafından görmezden gelinebilir mi? Ve de görülerek,  ıskalanmadı. Şu an her şey RTE’nin kontrolünde gidiyor… Bütün bunlar olup biterken, gene iktidar içinden sürpriz isimler, sürpriz açıklamalar yaparak, muhalefeti de kendileri yapacaklarını, başkasına gerek olmadığını ispata çalışıyor… Hayati Yazıcı, Şamil Tayyar, Abdülhamit Gül, vs. gibi… Bu arada, cırtlak sesiyle Ca-Ce gene piyasaya çıktı, Ağa’sının diyeceklerini diyerek, yükünü aldıAYM Başkanı Sn. Aslan’a Kandil’e gitmesini önerdi… Tamam da sapan lazım. Kendisi işini bitirdiyse, kısa pantolonla birlikte teslim ediversin de adamcağız zımzırtlak belanın içine gitmesin…

Son zamanlarda, 180 derece zıt kampanyası ve kuralı hız kesmeden devam ediyor… Hangi gerçeği (!) aklımızda tutacağımızı şaşırdık… Yahu, Sisi dost mu, düşman mı? Eli kanlı katilliği, mührü zamana mı uğradı, yoksa bizlerin, balık hafızalarına mı güveniliyor… “Ben, onunla asla bir araya gelmem” laflarını rüyalarımızda mı işittik? Belki de AYM, eli kanlı katillik hükmünde “Hak ihlali” görmüştür, ne dersiniz… Durun durun, haklısınız. RTE, o kararı hesaba katmaz ama mutlaka bir şeyler olmuştur… Geçtiğimiz günlerde ibretlik bir Aile fotoğrafı yayınlandı, bende seyrettim. Kimler yok ki… Kaşıkcı’nın, katili, azmettiricisi, Suudi Salman… Halkına zulüm yapan bir başka eli kanlı, Esat mı, Eset mi her ne karın ağrısıysa… Libya’da uçaklarıyla bizi bombalayanlara kadar herkes oradaydı da benim Pir u Pâk  Reyis’im ne arıyordu? Hamas’ la ilgili, hamasi nutuklar atmak içinse, diyecek lafım yok…

Yarın gene burada, tam kadro herkesi bekliyorum… Allah’a emanetsiniz, hoşça kalınız…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!