Üstüme yapışacak diye öyle korkuyorum ki. Ama korkunun ecele faydası da yok… Onu da biliyorum… Mecburen ve de gündemin patlama noktasına geldiği noktadan, bir çarşamba yayını daha yapmak zorunda kaldım. Herkese merhabalar…
Siyasetin istikbali, nurlanmaya başladı. Tahmin ediyordum ama bir ışık bir iz gerekiyordu. O’da oluştu. Taşlar yerli yerine “marşını” aldılar. Açık söylemek gerekirse, içim rahatladı. Biraz merak ettirdiğimin farkındayım heyecanlanmayın anlatacağım ama ilk önce benim heyecanımın geçmesi gerekiyor… Eskiden, bazı muzipler sinemadan çıkarken sonraki seansı bekleyenlere “Kız ölüyor” gibi laflar diyerek insanların seyretme şevklerini bertaraf ederlerdi… Ben de aynısını yapayım mı? Mansur Başkan’ın önü açıldı… Dünya Kadınlar günü münasebetiyle, Ekrem İmamoğlu’nun yayınladığı mesajda, Akşener ve Buldan aynı paragrafta yer aldı ve de aynı cümle içinde kutlandılar… 2023 için açıklanmayan ama Halk arasında aşağı yukarı belli olan iki aday vardı. Biri İmamoğlu biri Yavaş… İmamoğlu çekildi. Çok ta iyi yaptı… Ama İstanbul’dan çekilmedi… Bu yüzden de HDP oylarına muhtaç olduğunu biliyor… İmralı’ya adam gönderip mektupta alamayacağı için başka taktikler deniyor… Bu kısmı onu ilgilendiriyor. Ben işin Türkiye’yi ilgilendiren tarafındayım… İşin başından beri hep değiniyordum. Sürekli okurlarım hatırlar… İmamoğlu çok büyük bir avansla ise başladı ama daha ilk günlerde sermaye problemleri yaşamaya başladı… Yanlış hareketlerde bulundu. Biraz toyluğunun da katkısı oldu. Teferruata girmeyeceğim sadece bir şey… İstanbul’u sel götürdüğünde, Bodrum tatilini kesmedi sonra biraz da zoraki geldi… Ne demiştim… “Helikopter kiralayıp, Eminönü meydanına inmesi gerekiyordu” daha çok var da bu yeter sanırım… VIP rezaletleri mi Valiye hakaretler mi, Elâzığ sonrası gene tatil mi say say bitmez… Bunları niye mi yazıyorum. Bu kadar basit propaganda imkânlarını bile görmeyen ve de değerlendiremeyen, ülkenin idaresine doğal olarak talip olamaz… Kendisi de farkına varıp sadece İstanbul için çalışmaya başladı… Benim mesajdan anladığım budur…
Gelelim, Mansur Başkan‘a… Sessiz sakin başladı. Arkasında henüz yeterli birikim olmamıştı… İtibarlı çocuk tacizcileri pardon iş adamları iftiralarda bulundular. Hepsini halkıyla göğüsledi… Yapacaklarını ve kabiliyetini Beypazarı’ndan biliyorduk bu bile yetti, başımıza taç ettik. Şu an pişman tek kişi yok. Olanlar da, karşı cenahtan onlar da arakesite çoktan yanaştılar bile, en ufak bir rüzgârda toplu kucaklaşmalar kaçınılmaz… Başkanımın, nazarlık, Kadı Kızında bile olabilecek ufak bir hatası oldu… Boğaziçi olayına karışmayacaktı… Neyse hemen fark etti… Sevgili Başkan, sen Türkiye için yapacaklarının küçük bir örneğini Ankara’da yapmaya devam et, gerisine karışma… Ötesi bize ait… Bu arada artık takip etmekten yoruldum ama sizler kaçırmayım… Muhtemel SMS hastalarının tanısına yarayan test ücretsiz… Belediye imkanlarıyla üretilen elektrikli otobüs seferi de. Seri üretim için izin bekleniyor… Bakalım ne kadar bekleyecek? Gerisini de siz takip edin. Armut pişirmekten canım çıktı… Bu konuyu şimdilik bitiriyorum ama esasında derya-deniz bir olay. Daha sonra mutlaka kendiliğinden devamı gelecektir… Mesaj olayında tepkilere bakarak işin içinde farklı şeyler gizli olduğunu da sezdim. Bir faili meçhul cinayette en çok ağlayan ve sızlayana dikkat edeceksin… Burada da kimin ne kadar tepkiyi ne gibi sebeplerden kaynaklı verdiğini inceleme safhasındayım… Kimse bizi AKP seçmeni yerine koymasın. Artık; Çarşamba’dan, Perşembe ne olacak tahmin ediyoruz… Kimseye de tapumuzu teslim etmedik, biline… Hesap kitap yapanlar çoook çoook dikkat etsinler…
Epeydir yazmak istiyorum… Artık teamül oldu. Cuma sonrası Cami kapısındaki konuşmalar… Bu hazret beyan imkanından yoksun da burayı mı fırsat biliyor. Bu iş için belli ki hazırlıklar yapılıyor. Oraya ses sistemi döşeniyor vs. Hadi Camiyi geçtik, ya cenazeler… Millet acı içindeyken RTE’nin konuşmasının ne alemi var? Diyeceksiniz ki parti kongresine şehit anasını bağlayan kimseden ne beklenir… Fıkra, gülüşme arası, Şehit Anası sosu, iyi mi?
Geçenlerde, “Memleketin düze çıkması için en başta neler olması gerekir?” sorusuyla karşılaştım… Düşünmeden cevap verdim… “Yapılan anket sonuçlarında, kararsız oyları %90-95’e çıkması” İnanın ki kesin çare… Hangi parti olursa olsun kitlenmiş sabit seçmeni var… Böyle bir şeyi aklım havsalam almıyor. Bir insan nasıl olur da bütün iradesini bir başkasına ipotek eder… O ne yaparsa yapsın, ayrılmayı aklından bile geçirmez. İşte sıkıntı burada başlıyor… Bunun adına da “kemikleşmiş oy” deniyor… “Cehaletin artması bu kitlenin de artması” demek oluyor… Bir ülkede kemikleşmiş oy ne kadar çoksa demokrasi de o kadar sıkıntıda demektir… Bu kitlenin en uygun kuluçka yeri de “Biat” kültürüdür. Burada, alim de olsan durum değişmiyor, sen de kemikleşiyorsun…
İnadına yapılacak Kanal İstanbul altındaki gerçeği aralayalım mı? Montrö, by pass edilecek… ABD, boğazı kullanmadan, Karadeniz’ e çıkabilecek… Ukrayna ve Gürcistan’a müdahil olabilecek… Bu arada, olayı fırsata çevirenler de olacak, mesela, arsa, tarla vs. alanlar…
Şimdilik onu da kısa keselim yazacak o kadar çok şey var ki. Altından günlerce kalkamayız… Hepiniz Allah’ a emanet olun. Hoşça kalınız…
Miraç Kandil’ iniz mübarek olsun.
