Çılgın dış göç ve aşırı üreme ile söz sahibi olacaklara karşı çoğunluğunu kaybedebilirsin… İşte bu durumda vay haline, kölelikten başka seçeneğin yok bilesin… Son cümle. Ey koca Türk! Devşirmeler seni devşirmeden, sen aklını başına devşir…
Giden Mayıs’a el sallamaktan başka çaremiz yok. Yenisine kavuşmak dileğiyle, hepinize merhabalar olsun…
Bugün girişi bilerek kısa kestim beynimde biriken konulara motivasyon sağlanmışken, bozmak ve de bu yüzden size düşüncelerimi tam anlatamamaktan korktum…
Tahmin edeceğiniz gibi, konumuz, savaşla yapamadıkları şeyi entrika ve işbirlikçilerle yapmaya çalışan, “Batı” dediğimiz şer odakları… Ne yapamadılar ne yapmak istiyorlar… Lafı dolandırmadan, Türk’leri Anadolu’dan çıkarmaya çalışıyorlar, diyebilirim.
Yerli işbirlikçiler, din kisvesi altında, iktidara taşındı. Bundan sonra yapacak tek şey kalıyordu, talimatları yollamak… Peki bu talimatlarla şu ana kadar neler yapıldı.
Girdi fiyatları arttırıldı. Gübre, mazot, işçi ücretleri tepe yaptı. Uygulanan gerçek dışı taban fiyatlarla, üretici zarar ettirildi. Bir iki yıl derken kimsenin dayanacak gücü kalmadı. Hepsi kooperatif ve bankalara borçlandırıldı. Traktörü, tarlası haczedildi. Ayakta kalmaya direnenler, herşeylerini satsalar bile, tefeci veya banka borçlarını kapatamaz hale geldiler. Yerli tohumlar adeta yasaklandı. Sertifikalı(İsrail) olmayanlara teşvik verilmedi. Tohumlarla birlikte, ambalajlanan hastalıklar, ek ilaç faturalarını da katladı. Bazı temel maddelerde, taban fiyatı geç açıklanarak, üretici acımasız ve vahşi tüccarın eline mahkûm edildi. Maliyeti kurtaramayanlar, istemediğimiz görüntülerle, ürünlerini yollara dökerek, çifti çubuğu tavana astı, üretimi terk etti… Devletin yayınına göre, çiftçi yaş ortalaması, elli sekize dayanmış. Yani geriden gelen genç nesil yok. Bu kuşak gidince verimli arazilerimiz boş kalacak ve de rahatlıkla, zehirleyici madencilikle arsa rantiyesine kurban edilebilecek veya İsraillilere, Arap’lara peşkeş çekilecek…
Benim küçüklüğümde, her gün Urfa’dan, Suriye tarafına sürüler kaçırılırdı. Şu an tam tersi oluyor… Birilerinin çıkıp, bet sesiyle “Nereden nereye” demesine fırsat vermeden soruna eğilmek gerekiyor. Hayvancılıkta da tarımda olduğu gibi aynı cendere hüküm sürüyor. Girdi fiyatlarını, orantısız biçimde arttıran iktidar, anaç süt hayvanlarının kesime gitmesine vesile oluyor. Yandaş şirketlerin sürekli hayvan ithali, hem onların hem de yukarıdakilerin nemalanmasıyla neticeleniyor. Bir ara ithalat yapılmayacak diyen, Hemşehrim ve dostum A. E. Fakıbaba’ya, tükürdüğü nasıl yalattırıldıysa, aynı sistemler daha acımasız olarak iş başında… Büyük rantın aslan payı nereye gidiyor, biliyorum ama söyleyemiyorum… Aklıselimle düşününüz. Avrupa’nın en çok hayvan varlığına sahibiz (!) Artan bir şekilde devam eden ithalat var ama biz eti Avrupa’nın iki misli fiyata yiyoruz. Üstelik gelirimiz de onların üçte biri, beşte biri…
İki stratejik ana konudan bahsettim. İnanın her konu, hizmetten, sanayi sektörüne kadar her bölgede durum böyle. Çok sinsi ve bilinçli olarak yapılan baltalamalar var. Üstelik hepsi diğerleri gibi, başarı olarak pazarlanıyor. Müşteri olduğu sürece de pazarlanacak…Türkiye’de %20’lik bir kesim var. Bunlar İktidarın kemik kadrosu ve yaş bakla solcular, “Yetmez ama evet“çiler gibi… Sizlere kalmış, zevat mı dersiniz yoksa zerzavat mı dersiniz kararı verin, çok iyi yaşıyorlar. Sınırsız, çılgınlar gibi harcıyorlar Yollar, AVM ler bunlarla dolu. Hiçbirisi, market market dolaşıp, fiyat araştırmıyor. Durumu çözen bazı zincir marketler, lüks versiyonlarını açtılar bile. Kıymayla ilgilenen yok. Bonfilenin 1000 TL olması önemli değil. Yeter ki olsun modundalar.
Kürt asıllı, İngiliz Memoş, bunları bildiği için, beceriksizliğin ceremesini gene, fakir fukara, garip gurebanın sırtına yıkacak… Asgari ücret zamlanmayacak, emekli rahatlamayacak, taban fiyatlar maliyetlerin altına çekilecek ama KKM’lere, beşli çetelere vs dokunulmayacak… Halkın gazını almak için, kamuda tasarruf tedbirleri açıklandı. Vatandaş “Oh olsun, saltanatları bitti” moduna getirildi. İşin gerçeği ne bakalım mı? Bütçe açığı şimdilik 2.7 Trilyon. Sözde tasarruf edilecek para 100 milyar, o da edilirse. Ninni sabit, tek fark söyleyenler farklı…
Finale geldik, kafamı karıştıran ve de meşgul eden bir konuyla bitirmek istiyorum. John D. Rockefeller mi demiş yoksa, Rodschild mi demiş çok önemli değil. Zihniyet önemli… M.K.ATATÜRK, planlarımızı, yüzyıl ya da yarım yüzyıl geriye attı diye batı da yaygın bir dolaşım var…Acaba sürekli gündeme gelen, “Türkiye Yüzyılı” sloganı buralarla irtibatlı olabilir mi… Ey vatandaş, ey kandırılmış Türkmen, aklını başına al…Sümerlilerin, göçmen Akat’lar tarafından nasıl yıkıldığını incele. Ensar-Muhacir-Huri masallarına kanma. İbret almaz isen bil ki, tarih kesinlikle tekerrür eder. Yarın bir gün, uyandığında geç kalmış olabilirsin. gençliğe ve kalburüstü insanlara, boş yere söylenmeyen “Giderlerse gitsinlerden” den sonra çoğu batıya gitmiş olabilir.
Çılgın dış göç ve aşırı üreme ile söz sahibi olacaklara karşı çoğunluğunu kaybedebilirsin… İşte bu durumda vay haline, kölelikten başka seçeneğin yok bilesin… Son cümle. Ey koca Türk! Devşirmeler seni devşirmeden, sen aklını başına devşir…
Hepiniz Yaradan’a emanetsiniz. Hoşça kalın…
