Bunlardan biri doğru söylemiyor, acaba hangisi? Recep Efendi, bütçe imkanları bu diyor, sanki sebebi vatandaş gibi, bir kuruş veremeyeceğini söylüyor… Öte yanda, Keçiören’in başkanı emeklilere 5000 TL vereceğim diyor… Merkezi idarenin yanında, belediye imkanlarının esamesi olmayacağına göre Altınok, Reyis’i mi yalancı çıkarıyor? Bu bir, ikincisi ise, emeklilerin içine düştüğü durumun itirafı… Siyaset diyeceğim ama dilim varmıyor, resmen komedi, hem de traji-komedi…
Kalpleri bir olanlara mesafe yoktur… Birinin ABD’de diğerinin Moğolistan’da olması fark etmez. Aslen, aynı oda içinde gibidirler… Eğer, kalplerde herhangi bir çakışma yoksa, aynı oda içini boş verin aynı masa etrafında bile olsalar biri Neptün’de, diğeri Merkür’ dedir… Birbirinin sırtına yaslanmış, fikri zikri bir can dostlara merhabalar olsun…
İtibar kişinin kendisindedir. Aksesuarla, ekipmanla itibar olmaz. Tıpkı dostluklar gibi. Program yaparken, seni her vesileyle arayanlar, program yoksa, yokturlar. Biz bunları biliriz ama yalan dünyanın neticeleri olarak da kabul ederiz. Senden herhangi bir menfaati olmadan, dostluk yapanları al başına koy, gerisini de aklımda diye idare et. Geçenlerde, İngiltere Başbakanı Sunak’ın araç konvoyu(!) yayın kuruluşlarının gündemindeydi. Ben bu kadar şaşaalısını görmedim… Tam üç motosiklet bir de takip eden araçtan müteşekkildi. Bir de garibim Recep Efendi’nin konvoyuna bakın… Sizce hangisi daha itibarlı. Postuna göre muamele olsa, tilki sofraların baş tacı olurdu. Her ne kadar, kıyafetiniz ile karşılanır fikirlerinizle uğurlanırsınız ama karşılamalar geçici uğurlamalar daimî neticelere sahiptir… Yanlış seçimler, ülkenin kaderine de etki eder. Seçtiklerinizin itibarı neyse sizinki de odur. İşte bu yüzden Türk Pasaportu, Venezüella Pasaportundan sonraki en değersizi oldu.
İnsanları da şişirme değerlerle donatırsanız bir yere kadar gider… Esasında, O kişiler çaplarını bilir ama gizlemek içinde birilerini körü körüne desteklerler. Bu durumda karşılıklı istifade oluşur… İşte bizim meşhur Fatih Efendi de bunlardan biridir. Ben kendisini Adana’daki futbolculuk döneminden Ankaragücü ve Galatasaray’daki yıllarına kadar takip etmişimdir. Takip derken hayranlık anlaşılmasın, mesleğim itibarıyla hayat kesişmelerimiz olmuştur… Bu şekil teknik direktörlük, insanları “Aslansınız, kaplansınız hadi koçlarım” diyerek bir noktaya kadar getirebilir ama daha ileri götüremez. Kimse kulak ardı etmesin. GS, FB, BJK gibi kulüplere, antrenör koymasanız da ilk üçe oynar… Fatih Efendi Fetoş döneminden başlamak üzere, abartılan ama esasta, bana göre hiçbir kariyeri olmayan kimsedir. Çeşmeli kebapçı olayından sonra, Seçil Erzan skandalına da adını verendir. Çok yukarlardan kollanmasından dolayı, olay neredeyse örtbas olmuş, kendisi de apar topar dışarı yollanarak, konu dikkati başka yönlere tevcih edilmiştir. Kısa bir zaman sonra Yunanlılarda gerçeği görüp, posta İşlemlerine başlayacaklardır diye düşünüyorum…
Kaan, Hürkuş, İHA ve SİHA’lar milli gururlarımızdır. Bunlar kadar reklam edilmese de Roketsan’ın geliştirdiği füze ve hava savunma sistemleri de ayrı başarı hikayeleridir. Hiç birisiyle, kimseyi alay ettirmem… Bunlara diyeceğimiz yok ve de olamaz. Diyeceklerimiz vatandaşın durumudur… Bir zamanların meşhur olayıydı… Geçtiği yer Rusya idi… Adam, çocuğa soruyor. Anan Baban evde ise uğrayacağız diyor… Çocuğun masumane cevabı çok manidardı… Babam uzayda, annem, lahana kuyruğunda… Maalesef Türkiye şu an bu durumda. Uzaya bir çuval parayla yolcu gönderiyoruz, her türlü uçağı yapıyoruz ama vatandaş, akşamleyin pazardan atık malzeme topluyor…
Bu Sakarya’daki toplatılan, İsrail’le ticareti durdurun afişi, iyice aklıma takıldı. Çalışma Bakamayanının katıldığı bir toplantıda da aynı tepkiler ağız yoluyla bağırılarak dile getirildi. İktidardan çıt yok. Gemiler her gün, İsrail’e doğru tam yol gidiyor… Bugün yarın Bilal oğlan bir miting daha yapar…Ey vatandaş, münafıkları tanı artık…
Bunlardan biri doğru söylemiyor, acaba hangisi? Recep Efendi, bütçe imkanları bu diyor, sanki sebebi vatandaş gibi, bir kuruş veremeyeceğini söylüyor… Öte yanda, Keçiören’in başkanı emeklilere 5000 TL vereceğim diyor… Merkezi idarenin yanında, belediye imkanlarının esamesi olmayacağına göre Altınok, Reyis’i mi yalancı çıkarıyor? Bu bir, ikincisi ise, emeklilerin içine düştüğü durumun itirafı… Siyaset diyeceğim ama dilim varmıyor, resmen komedi, hem de traji-komedi…
Bu arada bir de edepsiz Meral’in mide bulanması başımıza bela oldu. Ne yapsak da çare olsak diyeceğim ama diyemiyorum. Kelin merhemi olsa başına sürer, misalinde olduğu gibi, çaresiziz… Çünkü bizde sadece bulantı yok, kendisini gördüğümüzde istifra hali de var… Bu da oryantalin inceliklerini sergilemeye başladı. Herhalde sarı çıyan ablası aklını (!!!) çeldi… Sen bizim evin kızısın, ne yapıyorsun, bak ablan Recep Efendi’nin yanında, bohçası kap da gel mi dedi… Yoksa senin yüzünden, arsalarıma kıyak imarlar verilmezse saçını başını yolarım mı dedi, bilemiyorum. Pek ihtimal vermiyorum ama, İmamoğlu az bir farkla seçimi kaybederse, herkes şimdiden kınalarını hazırlasın, kime göndereceğiniz belli de bilmeyenlere gene söylerim… İzdiham olur ve ürün temini zorlaşabilir… Matematikte bir kural vardır… Aynı şeye eşit olan iki şey birbirine eşittir. Recep-Tansu-Meral üçlüsü üzerinden, durumu test edebilirsiniz…
Ey cehaletinden feraset umulan garip halkım… Ramazan sevincini artarak yaşıyoruz… Allah, orucun mükafatını, ben vereceğim diyor… Onun mükafatı da azametine uygun olur. Ne mutlu bizlere ki, O müjdeye mazhar oluyoruz… Sakın kimseye inanma. Cennet sadece, amellerin ve yaptığın ibadetler ve ahlaklı kul olmanla mümkün… Bir partiye, oy vermenle alakalı değil… Bunu asla aklından çıkarma… Oy vermen, kul hakkına el uzatanlara destek şeklinde tecelli ediyorsa, dilsiz şeytan konumundasın, bunu da unutma… Hepiniz Yaradan’ıma emanetsiniz. Hoşça kalınız…
