Bir iş veya eylemin yapılması halinde, muhatabına cezalandırılacağına dair, açık veya üstü kapalı bildirimde bulunmak anlamına kullanıla gelen bir sözcüktür. Tehdit düşmandan veya potansiyel düşmandan gelir.
Bizim kadim düşmanımız, kiliselerin etkin olduğu ülke, ABD, geçenlerde bizi tehdit etti. İkinci S400 alırsan yeni yaptırımlar uygulayacağız. Bundan daha kötüsü ise; Riyad’da kayısı. Sen ekonomimizi mahvedeceksin, verdiğin sözleri tutmayacaksın, ‘Türkiye’yi yok etmeye kararlı bir konsorsiyuma önderlik edeceksin, Türkiye’nin düşmanlarına, başta silah olmak üzere, her türden yardımı yapacaksın, her türden saygısızlığı yapacaksın olmadı birde olmadık tehditlere baş vuracaksın.
İçimizi karıştırmaya çalışacaksın, iç işlerimize müdahale edeceksin, Türk siyasetini kendine göre düzenlemeye başlayacaksın, üstelik bunu en yetkili ağızla ilan edeceksin, İçeriden bazı siyasilerimiz, dış politikamızı 180 derece değiştireceğini söylüyorsa, bu işi dostlarımızla birlikte yapacağız diyorsa, HDP yargılanırken hiçbir gereksinim yok iken, Kürt sorunu icat edip bir tartışma başlatıyorsa, HDP ise terörist başı Abdullah Öcalan’ı muhatap gösteriyorsa!
Şapkayı önümüze koyup ciddi, ciddi düşünmek gerek. Yapılan tehditlere boyun eğip yok mu olalım, yer yüzündeki tüm şerefsizliklere talip mi olalım. Yakın gelecekte yer yüzünde yaşanmış tüm acılara müşteri olup yaşayalım mı?
Ormanlarımızı yakanları alkışlayalım mı? Askerlerimize kurşun sıkanlara çok yaşa diyelim mi, Milli varlıklarımıza dadanan hırsız arsız ve şerefsizlere eline sağlık diyelim mi.
Veya! Yapılan tehditleri ciddiye alıp kendimiz mi olalım, gücümüze güç mü katalım. Ruhen ve bedenen hazırlık yapıp gizli ve aşikâr düşmanlarımıza karşı direnelim mi. Bazen Rusya’ya-bazen ABD ye güvenmeye devam mı edelim. Yoksa yalnızca ve yalnızca önce yüce Çalap’ımıza, sonrada kendimize mi güvenelim.
Şimdilerde, ulus olarak karar verme ve aldığımız kararların ardında durma vaktidir. Düşmanlarımızın tetikçilerinden Yunanistan silah tedarikine hız vermiş durumda. İran ise önümüzden ardımızdan dolanarak, hileli işler peşinde. Her daim olduğu gibi batılı emperyalistlerin görünmez uşaklığını yapıyorlar. Akıllarınca bizleri durdurmaya çalışıyorlar. ” korkunun ecele yararı yok.”
Ne dolaplar çevirirlerse çevirsinler, boşa! Her iki Azerbaycan birleşeceklerdir. İran’ın Türk illerindeki işgali mutlaka sonlandırılacaktır. İhtiyaç kalmayınca batının tetikçisi her iki ülke de ortadan kalkacaktır.
Adriyatik’ten Çin seddine projesi hayata geçecektir. Kim ne kadar korkarsa korksun, kim ne hilelere baş vurursa vursun, boşa! Türk devlet aklı ile aynı görüşe sahip olmak, ne güzel. Sanırım, bundan sonra hiç kimseye ne yapalım, kim ne der diye sormayacağız. Dün yapılan açıklamalar içime su serpti doğrusu.
Savunma sanayiinde hedefimiz yüzde yüz bağımsızlık hedefimizi olmalıdır. İçimizdeki düşmanlarımıza, ihanet içinde olanlara ağır bedeler ödetmek değişmez alışkanlığımız olmalıdır.
TSK çok daha güçlendirilmeli, personel sayısında artışa gidilmelidir. İçimizdeki çıban başı sorunlar derhal giderilmeli, önce iç güvenlik. Sonra soydaşların birleşmesi. Daha sonra da düşmanlarımıza hadlerini bildirmek. Durmak zamanı değil, Kızıl elmamız bizi bekliyor.
Görklü Çalap’ımızın görkemli selamları, önce kendisi olan, Çalap’ına ve kendine güvenen, başını ellerinin arasına alarak ülkesinin, çıkarlarını, bekasını ve onurunu düşünenlerin üzerine olsun vesselam.