Lütfullah Kaleli
Lütfullah Kaleli

İslamiyet – Andımız ve Türklük

İslamiyet - Andımız ve Türklük

Danıştay, ilk okullarda okutulan andımızın okunmasını yasaklayan Millî Eğitim Bakanlığı’nın kararını onaylamış. İyi amma neden? Her yargı kararı bir nedene dayanmalı. Hem de ayakları yere basan kuvvetli bir nedeni olmalı.

Danıştay’ın aldığı kararla ilgili pek çok şey yazıldı çizildi. Elbet haklılar. Ben değişik bir açıdan bakacağım. Bu kararı alanları ve siyasal iktidarı uyaracağım. Her zaman olduğu gibi iyi niyetli olacağım, hiç kimsenin kuyusunu kazmadan, Ulusumuzun birliğini dinamitlemeye çalışanlara dikkat çekeceğim. Önce Andımızı İslami ölçütlere göre bir inceleyelim.

Türk’üm– Yüce Çalabımızın elçisi; Hz. Muhammed ashabının ileri gelenlerini aşiretlerinin ismini başına koyarak çağırırdı Ebu zer gıfari- veya ulusunun ismiyle birlikte hitap ederdi Selman’ı Farisi gibi.

Doğruyum- Kuranı kerim ve Çalabımızın elçisi; doğruluğu öne çıkarmış önemsemiştir. Ebu Bekir’e Sıddık (sadık doğru) unvanı verilmiştir.

Çalışkanım- Kur’an da Çalabımız, “insan oğluna çalıştığından başkası yoktur” buyuruyor. Çalabımızın(Allah-Tanrı- Rab) lafını hatalı veya yanlış bulmak kimin haddine!

Yasam- (kuralım) küçüklerimi korumak büyükleri saymak, İslam elçisinin Hasan ve Hüseyin efendilerimize ilgisi diğer çocuklara olan sevgisi ve korumacılığı nasıl yanlış bulunabilir. Büyüklerimizi saymak, Ana ve babanıza üf bile demeyin emrini veren peygamberimize rağmen nasıl zararlı kabul edilebilir?

İleri gitmek- İki günü birbirine eşit olan Müslüman zarardadır buyuran Rabbimizin elçisini zararlı kabul etmek, yerinde saymayı veya geriye gitmeyi yargı kararı ile kabul etmek   ulusumuzun temel değerlerine tamamen aykırıdır.

Yurdumu milletimi özümden çok sevmektir- Allah’ın peygamberinin, “vatan sevgisi imandandır” diyen peygamberimizin Mekke’nin fethedilmesine neden yurt ve kavim sevgisini çöpe atmak kime ne kazandırır.

Sizden olan emire (idarecilere) itaat edin emrini, ayaklar altına alıp yüce kurtarıcımız Atayürk’e cephe almak küçümsemek bir fitne hareketi değil midir?Fitne uyumaktadır onu uyandırana Allah lanet etsin” diyen peygambere; karşı tavır koyanlara ve fitnecilik yapanlara ses etmeyenleri İslam’ın nasıl değerlendirdiği, Vefasız ve nankör olanları Kur’anı kerimin nasıl aşağıladığı az buçuk dini bilgisi olanların malumudur.

Avrupa’da Türk-İslam düşmanlığı, Amerika’da Türk İslam düşmanlığı, Ortadoğu’da  Müslüman Türk düşmanlığı, Uzakdoğu’da Müslüman düşmanlığı, Türk- Yunanistan’da Türk düşmanlığı İslam düşmanlığı(halen Atina’da bir cami bile yok) Ermenistan’da Türk ve İslam düşmanlığı almış başını gidiyor .

Türkiye’deki Türk ve İslam düşmanlığını bunlardan bağımsız düşünmek abesle iştigaldir. Etrafımız ateş çemberiyle kuşatılmışken, çevremizde düşmanlarımız askeri tatbikatları kesintisiz sürdürürken, bizleri yok etmek için var güçleriyle eksiklerini tamamlamaya çalışırken, bizim ulusal birliğimizi dinamitleyen dikkatlerimizi düşmana değil, içimize çevirmemize neden olan böylesi kararları, hata yahut gaflet kabul etmemiz, ilmin ve İslam’ın aydınlığında sırıtır. Böylesi davranışlar düşmanın işini kolaylaştırır. Düşmanlarımızın bıçağını yalamaktan başka bir şey değildir.

Rahmetli babam (Em. Müftü Hüseyin Kaleli) ben ilk okuldayken etrafındakilere şöyle derken duyardım. “Ülkemizde; Bir dönem İslam düşmanlığı yapılıyor bu kilise kaynaklıdır. Öyle bir dönem gelecektir ki; Türk düşmanlığı yapılacaktır. Her ikisi de aynı kaynak tarafından icra(yürütülmekte) edilmektedir. Düşmanlarımıza aldanmayalım” derdi. Şimdilerde Rahmetli babamın öngördüğü ikinci dönem düşman hamlelerine şahitlik ediyoruz. Umarım bu hamleler sıklaşmaz, bizleri birbirimize düşürmez.

Ülkemde bir bayrak sevmeyenler var, istiklal marşı sevmeyenler var, andımızı istemeyenler var. Bunların yerine ne konulacağını söylemiyorlar.  İstemezükçüler hem sağda hem solda hem de siyasal İslamcı kesimlerde mevcut. Bunlar düşmanın içimizdeki sopalarıdır.

Suriye’de Müslümanları yakan ateşi körükleyenler, Suriye’deki soydaşlarımızı koruyan dindaşlarımıza yardım eden Türkiye’yi, Suriye’ye çevirme çabası olarak görüyorum. Kafkaslarda soydaşlarımızı yakan Ermeni ateşi henüz sonlanmamıştır. Yunan’ın dişlerini gıcırdatması halen devam ediyor.

Gelelim siyasal iktidara, Amerika’nın beyanı ortadadır. Erdoğan hükümetini düşüreceğiz mealindeki açıklamalar ve batı basınında yazılanlar. İşte adamın ayağının altındaki halıyı böyle çekerler, ulusun desteğinden böyle mahrum ederler. Oturduğun koltuğun altına böyle bomba düzeneği korlar adamın ayağına böyle sıkarlar.

Düşman sözünü böyle söyler, İçimizdeki düşmanlarımızın nerelerde yuvalandıkları iyice gün yüzüne çıktı; zaten malumun ilanı benim dediklerim. Bir liderin düşmanları uzağında değildir. Tarih henüz bunun dışında bir şey kaydetmemiştir.  Benden demesi.

Düşman Türkiye’nin bağımsız hareketinden, soydaşlarıyla yeniden bağlantı kurmasından, dindaşlarını sevip korumasından oldukça rahatsızdır. Düşman bizleri durdurmak istemekte; fitne çıkaracak eylemlerin sergilenmesine neden olmaktadır. Düşman altımızdaki halıyı çekiyor, bastığımız vatan dediğimiz toprakları ayaklarımızın altından çekiyor. Siyasal iktidarın görevi yurdumu –ulusumu- birlik ve beraberliğimizi korumaktır. İlk uyanan cumhur ittifakı ortağı Devlet Bahçeli olmuştur. Olay Devlet beyin dediğinden çok daha fazlasıdır.

Benden hatırlatması.  Umarım bu yazıyı Cumhurun başı da okur ve gereğini yapar.

Görklü Çalab’ımızın görkemli selamları, içimizdeki fitne ateşini harlayanların ipini çekmeye hazırlanan yiğitlerimizin üzerine oldun vesselam.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!