H. Nurcan Yazıcı
H. Nurcan Yazıcı

TRABZON-BEŞİKTAŞ Dersim/iz Kadın-Futbol‏

Kadın maça giderse ne olur?
“Elbette erkek rahat/sız olur” dersem itiraz etmeyin.

Öyle ya orası sadece sizin(!); taraftarı olduğunuz takımı izleme yeri. Aynı zamanda da, haftanın stresini atma, topluca aynı heyecanı yaşama ve paylaşma yeriniz de. Galiba bir de, değişik sözlü ve bedeni hareketler ve tepkilerle, deşarj olma yeri de.

Bütün bu gerçekleri bildiğim için; “Trabzonspor-Beşiktaş” maçına gitme kararımla birlikte beni en çok düşündüren konu;küfürlü bir ortamda müdahaleci  olacağım için, “acaba varlığımla  rahat hareket edemeyecek olan  erkek taraftarları rahatsız eder miyim?” oldu!..

Maçı izlemek için bilet alma konusunda ki ilk teklifi bir kadın arkadaşım yaptı, “kadınlara bedava bilet hikâyesi”nin oluşturduğu uzun bilet kuyruğundan dolayı, maça gitme fikirden tamda vazgeçmiştik ki, bir davetle yeniden koyulduk yola. Stat’a girişte ki ilk güvenlik noktasında, sağolsun, emniyet mensubu arkadaş, arama esnasında beni fazla yormadan (!) sadece, “çakmak ve parfüm var mı” diye sordu. Ben de acemice, “parfüm var” deyince, daha ilk adımda çantamdaki parfümümden oldum. İkinci arama, daha da az yorucuydu, “hoş geldiniz ve bayrağınızı alın”… Derken ışıklar ve renkler altında ki bütün ihtişamı, stadımız “Avni Aker’”deyiz…

Biletli ve numaralıyız ama (adet öyleymiş), kafamıza göre bir yere oturduk. Oturmayla birlikte, bana göre, “benim maçımın” birinci yarısı bitmişti. Bundan sonraki bölümde oyun, oyuncular ve seyirciler vardı.

Derken takımların anonsu; Trabzonspor: Tolga, Celustka, Giray, Glowacki, Cech, Zokora, Colman, Serkan, Halil, Alanzinho, Burak. Ve de Beşiktaş: Cenk, Hilbert, Egemen, Sivok, İsmail, Ernst, Fernandes, İbrahim Toraman, Quaresma, Ekrem, Almeida.

Bir an “Avrupa liginde” maç izleyecekmişim gibi oldum. Hadi Beşiktaş’ı geçtim diyelim; “Anadolu ruhu” gururu “Trabzon/spor”da; beş altı yabancı oyuncu oynuyordu. Daha maç başlamadan ilk hayal kırıklığım da bu oldu. Merak ettim, benim yüreğim, “Giray” derken mi, yoksa “Alanzinho” derken mi coşardı… Belli ki, Anadolu’daki muhteşem futbol sevdası bir “öz” takım yapmaya yetmemişti.

Şimdi, “Kadınsın, senin aklın yetmez” diyenler çıkacaktır. Bende derim ki, “eğer Trabzon futbolu bir kimlikse, çocuklarımız ve gençlerimiz bu tabloyu mu örnek alacaktır?” “Trabzonspor’un” diğer takımlardan ne farkı var, amaç sadece, sahada kazanmak mıdır? Burada “Türk” ün kazancı ne olacaktır?
Türk/ün askerinin cephede ki adı Mehmet’dir de, sahada, hangi kimliğe yürekleneceğiz ki?
Anlatmak istediğim, orada “Ben” yoksam (!) formanın içinin nasıl doldurulduğudur. Para harcıyoruz bir tarafa, ya ruhumuz?
O nerede, kaybettiğimizi görmüyor muyuz?

Seyirci güzelliğini ve stat atmosferini tam olarak anlatabilmem için biraz futbol lütarüterini bilmem lazım. Yine de (futbol tabiri ile) Avni Aker tıklım tıklımdı. Kadın taraftar bölümlerinden yükselen sesler sanki kuş sesleri(!)…havayı  hoş bir bahar esintisi gibi dolduruyordu. Kadının “erkekleşmeden” iyi bir futbol taraftarı görüntüsü vermesi, bütün kadınlar adına beni çok mutlu etti.

Maç öncesi sahaya çıkarılan, “Kadına şiddete de hayır” pankartı, çok iyi algılanmasa da, umarım şiddetin “futbol” kısmı için iyi bir mesaj olmuştur. Daha evvel defalarca dile getirdiğim gibi, futbolda şiddetin, saha içi ve dışı olduğu gibi bir de kadına yansıyan “ev bölümü” var. Özellikle takımının başarısızlığını hazmedemeyen erkeğin, bunu ailesine yansıtması var. Maç günü ve sonrasında Tv’nin erkekler tarafından esir alınarak, abartılı bir biçimde ev seyirlerinin olmasının da kadına şiddet olarak yansıması var.

Her ne kadar Trabzonspor taraftarı “sert” olarak nitelendirilse de, o gün maçta seyirci, tam anlamı ile muhteşemdi. Taraftardan tek bir küfür duymadım, seyirci kontrollü, tam bir centilmen olarak takımını destekledi. Hatta Trabzonspor’un hak etmediği o gol bile, taraftarın dilini bozmuyordu!

Beni rahatsız eden tek şeyse yanımda oturan bir beyefendinin maç boyunca mütemadiyen yediği çekirdek oldu. Heyecandan olacak, bazen kendini o kadar kaybediyordu ki çekirdeği bana tükürdüğünün farkında bile değildi…ama argo ve küfür olmasında ben buna da razıydım.
 
Derseniz, “Tv’den mi, Stad’dan mı” maç izlemek daha güzel (?); cevabım elbette, “Stad’dan”  olacaktır. Maçın skoru “TS 0 –BJK 1” ama, bana sorarsanız Trabzon “seyircisi” bu maçın en büyük galibi ve bende bu galibiyet havası ile gurur duydum, onurlandım……… çünkü, o gün orada, artık “futbolda şiddet” öfke kontrolü olayını halletmiş bir Trabzon seyircisi ve de Trabzonspor vardı.

İlk maçımdı, son olmayacak… Bundan böyle takımım nerde ben oradayım… “Bize Her yer Trabzon”

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!