Devam…
İnşallah bundan böyle sizlerle olan paylaşımlarım ve yazılarımla daha da güçleneceğim.Olaylar ve durumlar karşısında düşüncelerimi ve birikimlerimi sunarken, kimseyle hesaplaşmadan kendi hesabımı/zı yazmaya devam edeceğim. Kısacası bu köşeden, yanlışa “susan” korkaklardan değil, kavgaya da barışa da “varım” diyen “doğruların” dili olacağım.
Bu “ilk yüzyüze” sohbetimizde biraz da kendimden bahsetmek isterim.
23 Yıl Trabzon lisesinde “Müzik Öğretmeni” olarak görev yapıp emekli olduktan sonra, düzenli yazı hayatına başladım. Siyaset ve sanat genel olarak işlediğim konular olsa da, “otlar ve böcekler (!)” de ilgi alanıma girer. Kısacası, Türkiye gündemi; içinde yaşadığımız dünya ve insana dair her şey yazılarımdadır. Köşemde sınır yok ama hassas olduğum konular ve önceliklerim var; inancım, ülkem, ülküm, partim… ağaçlar, insan ilişkileri, genç, kadın ve özürlü sorunları, SEVGİ… gibi
Biliyorsunuz dünyanın hiçbir yerinde ülkemizdeki gibi sık değişen gündem yok. Böyle olunca da, sadece gündemi takip edip olaylar üzerinden yorum yaparak yazanlar için “Türkiye” bir “köşe(!)”cenneti. Buraya kadar tamam. Ama öyle bir konu var ki, gündem değişse de değişmese de, “basının” demir baş eşyası gibi… yani gündemin kayıtlısı; kadın!
Benim de sık sık dile getireceğim konu bu; genel medyanın, sadece, şiddet ya da pembe yüzü(!) ile işlediği kadınlar değil, sanatta, siyasette, iş alanlarında gittikçe güçlenerek “ben de varım” diyebilen;Toplumumuzda söz sahibi, insanları yönlendiren, yöneten, insana dair tüm sorunları yüreklice dile getirip, çözümler üretebilen kabiliyetli kadınlar.
Maalesef “kabiliyetli kadınları öne çıkarma” gibi yüce görev de çoğu zaman, ortamını ve fırsatını yakalayan biz kadınlara düşüyor. Kadın, sorunları ile çözümsüzlük çıkmazına girdiği hatta sadece örtüsü ile bile ülkenin kilit meselesi(!) haline geldiği zaman da söyledim, şimdi de söylüyorum; kadını en iyi ancak kadın anlar ve anlatır. Erkekler, sakın “empati yaparım da anlarım” demesin. Bu “erkeğin” fıtratına aykırı.
En bariz örnek; Biz çalışan ve üreten kadınlar, kıyafetlerimiz yüzünden çok yargılandık. Yeri geldi “amirlerin hoşuna gitsin” diye şekilden şekle girdik, yeri geldi , “kılığımız(!)”hoşa gitmediği için gazaba uğradık, ceza aldık. Etek boyu, yırtmaç boyu, kol boyu, yaka oyuğu, saçı, başı… derken detaylar ayrı ayrı santimlendi. Her santimde de kadın dışlandı… Şu an ne kadar değişti bilmem ama okullarda ki kadın öğretmenlerin “kıyafet” takibini iyi bilirim. Bizzat kıyafetimin renginden dolayı “beyaz olduğu için” amiri tarafından azarlanmış biriyim. Hep söylerim kadın, “kendi olmayı da bilir!”,ne giyeceğine, nerede nasıl bir kıyafetle olması gerektiğini de… bu bilinçle de kendi kararlarını “kendi” vermelidir.
İşte, kararlarında yürekli, kendi olmayı bilen örnek bir kadın; Şafak Pavey
Mecliste, pantolon yasağı-kadın ve özürlüler- konusunda güzel bir dil kullanan ve duruş sergileyen CHP Milletvekili Şafak Pavey’i “YETERKİ YÜREĞİNDE ENGEL OLMASIN” gururu ile izledim. "Şafak Pavey”in, bir tren kazası sonucu; iki parça bedenken(!) Allah’ında yardımı ile yeniden tek "yürek" olma mücadelesini ve bu yüreğin de, ülke sorunlarına sahip çıkabilme kabiliyetini takdir ettim.
Elbette meclisimizde bu kabiliyette çok kadın vekillerimiz var, hatta bazıları iz bırakarak geldi geçti. En akıllısından en cahiline kadar her hakka sahip erkeklere karşı;“kadın” haklarında bilinçli, inançlı, bilgili, idealist kadınlar bunlar; Türkiye’mizin ilk “kadın” Dışişleri Bakanı ve Başbakanı özelliğine sahip Tansu Çiller gibi… Gözüpek, mücadeleci, ülke sevdalısı yanıyla, ilk kadın İçişleri Bakanımız MHP Milletvekili Meral Akşener… gibi Türk dünyasına olan hizmeti ve hassasiyeti ile örnek kadın, MHP Milletvekili Şenol Bal… gibi.
Ve “Kadınlar artık siyasetin nesnesi değil öznesidir” diyen, “AKP” Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız Fatma Şahin… gibi.
Biz kadınlar ve ülkemiz ,“kadınlarımızdan(!)” çok şey beklemekteyiz. Bütün çabam bu mecrada, benim de bir hizmetimim olması yolunda.
Huzurlu ve sıfır sorunlu(!) bir “Türkiye” dileğiyle sağlıcakla kalın.
