Demokrasi , partilerin kendi iç işleyişlerinde de demokratik olmalarını ister. Ülkemizdeki siyasi partiler açısından parti içi demokrasinin sağlanamaması “Halkın temsili yerine siyasi parti liderinin temsilinin” dayatılması ülkemizde demokrasinin ve siyaset sistemin kirlenmesine sebep olmaktadır. “Umarım siyaset, yanlış icraatlarının sadece kendilerine değil, ülkemize de nelere mal olduğunu bu bilgilendirme ile bir kez daha anlar.”
Halk iradesi en somut biçimde seçimlerle ortaya çıkar…Demokraside siyasi partiler aracılığı ile gerçekleşen seçimler bu iradenin araçlarıdır. Bu iradenin önünü kesen ise siyasi partilerin demokratik kimliklerini oluşturamamasıdır… Adayların belirlenmesi konusunda tavanın, tabanın sesine kulak vermeden hareket etmesidir.
Demokrasinin vazgeçilmez unsurlarından birisi olarak kabul edilen siyasi partiler, (seçmenlerinin yönetime katılması ve adayların belirlenmesi açısından) her seçimde maalesef sınıfta kalıyor.
Siyaset sahnesinde boy gösteren siyasi partiler olmadan demokratik sistemden söz edilebilmesi elbette mümkün değil. Lakin iç işleyişinde demokrasi olmayan partiler mi, kendi seçmenine dahi doğru mesajlar veremeyen parti yöneticileri mi, demokrasi sözcüleri olacak?
Anayasa Mahkemesi parti içi demokrasiyi şu şekilde tanımlamaktadır:
“Siyasî partilerin örgüt içi düzenlerinin demokrasi esaslarına uygun olması, hukuki düzenlemelerle sınırlarının çizilerek, partilerdeki oligarşik eğilimlerin ve baskıların ortadan kaldırılması, demokratik örgüt yapısının kurularak lider, teşkilat, organlar ve adayların demokratik yöntemlerle belirlenmesi ve karar mekanizmasının tabandan tepeye oluşturulması parti içi demokrasi ilkesinin gereklerindendir.”
Siyaset bilimcilerine göre; “Demokrasiler demokrasi düşmanı olarak etiketlenen siyasi partilerden çok parti içi demokrasinin bulunmadığı veya asgari koşulları itibarıyla yetersiz şekilde işletilen partilerinden zarar görmektedir. Bu siyasi partiler şeklen demokrattır, sözde toplumun geneline hitap eder.”
Parti içi demokrasi yokluğu, parti içinde demokratik bir iradenin oluşmasını imkansızlaştırdığı gibi parti içinde egemen kişi veya grup sultasının gücünü de öne çıkaracaktır.
Bu aşamada sadece demokrasi ilkesi değil, insan emeği ve hakları da yok sayılmaktadır.
Parti içi demokrasi bir siyasi partinin amaç ve niyet beyanlarından çok parti örgütlenmesiyle ve de tabanın yönetime katılımı ile hayata geçer.
Parti içi siyasi irade oluşumunun aşağıdan yukarıya doğru işlemesi, parti içi politik kararlar ile parti pozisyonlarına kimlerin atanacağına/seçileceğine dair kararların parti tabanı tarafından
meşrulaştırılması ve denetlenmesi gerekir. Fırsat eşitliği, parti içinde politika belirleme ve karar oluşturma merkezlerinin çokluğu ve örgütlenmesi, parti içi demokrasinin asgari değerleri arasında kabul edilmektedir.
Benzer şekilde siyasi parti liderliğinin iradesiyle gerçekleşip, yine onun iradesiyle vazgeçilebilecek uygulamalar demokratik işleyiş izlenimi verse de parti içi demokrasinin olmadığına işarettir.
Dolayısıyla parti içi demokrasiyi yönetim kadrolarının iradelerinin üstünde, onların uymak zorunda olduğu asgari organizasyon kuralları ve usuller sistemi olarak değerlendirmek gerekir.
Sonuç olarak; Demokrasi , partilerin kendi iç işleyişlerinde de demokratik olmalarını ister.
Ülkemizdeki siyasi partiler açısından parti içi demokrasinin sağlanamaması “Halkın temsili yerine siyasi parti liderinin temsilinin” dayatılması ülkemizde demokrasinin ve siyaset sistemin kirlenmesine sebep olmaktadır.
“Umarım siyaset, yanlış icraatlarının sadece kendilerine değil, ülkemize de nelere mal olduğunu bu bilgilendirme ile bir kez daha anlar.”