Dostlarım bilen bilir. Kitaplarımı ve okuma sevdamı dünyanın hiçbir zenginliğine ve zevkine değişmem ben. Olur ya biraz uzak kalsam, çay tiryakisi gibi, kokusunu özlerim, tadını özlerim, içimi ısıtmasını özlerim. En çok da yenilendikçe ve bilgilendikçe yaşadığım heyecanlarımı özlerim.
Bilgilenmenin size kazandırdıklarını, dünyanın hiç bir hazinesiyle ölçemezsiniz. Seçkin ortamların, seçilir insanı olursunuz. Doğru bilgiler sizi, dünün tecrübeleriyle tanıştırırken, yarının da bilge insanı yapar.
“Eğitim şart” derken, işin KİTAP OKUMA bölümü nedense hep gözden kaçırmışızdır. Hâlbuki bir anne-babanın ve eğitmenin en önemli görevidir. Çocuklarına “sağlıklı kafaların en önemli besini olan” okuma alışkanlığı kazandırmak.
Toplum olarak brokolinin, enginarın, sarımsağın, soğanın, şalgamın yararlarını tartıştığımız kadar, kitapların yararını ve kazanılımlarını, vitamin değerini tartışmıyoruz nedense!
Çarşı-pazar gezip taze sebze aradığımız, moda takip ettiğimiz kadar, bir YAZARIN (kitabın) takipçisi olamıyoruz maalesef.
Bu yüzdendir, günlerdir devam eden YENİ SİSTEM tartışmalarını hala kişiler üzerinden yorumlar yaparak yürütmemiz. “Evet ve Hayır”ımıza, bilgiler üzerinden değil, kişiler üzerinden taraftar olup, siyasetin hamasi propagandalarını “EVET” ve ”HAYIR” tercihlerimiz için yeterli bulmamız.
Hâlbuki “ülkemizde neler olup bittiğini bilmemiz” için, “dünya da neler olup bittiğini bilmemiz”, bunun için de okumamız ve bilgilenmemiz gerekmektedir… Günlerdir yazdık çizdik anlattık, bilgilendirmek istedik… Sonuna da ekledik, “NİHAYETİNDE KARAR SİZİN, kendinizin (AKLINIZIN) OLMALI” diye!
Bütün bunları neden mi anlatıyorum?
Okul Kütüphanecileri Derneği Başkanı Aydın İleri, 53. Kütüphane Haftası’nda okumayla akalı hiç de iç açıcı olmayan rakamlar ortaya getirdi, “Türkiye’nin okuma kültürü ve kütüphane karnesi gittikçe zayıflıyor, toplumun yüzde 39’u hiç kitap okumuyor, en sık yapılan aktivite ise yüzde 85 ile televizyon izlemek”
2016 yılı Aralık ayında sonuçları açıklanan 40 ülkede yapılan “Cehalet Endeksi Araştırması” sonuçlarına gör Türkiye 40 ülke arasında en cahil 9. ülke oluyor.
Yine, Milli Eğitim Bakanlığı’nın verilerine göre evinde en fazla 10 kitap olan ailelerin oranı yüzde 27. Evlerin yüzde 54’ünde ise kitap sayısı 25’i geçmiyor. 2015 yılı PISA rakamlarına göre ortaya koyduğu eğitim başarısına bakıldığında dünyadaki ilk 50 ülke arasında Türkiye yer almıyor.
En kötü durum, Öğrencilerin okuduğunu anlama oranının 2003 yılına göre gerilemiş olması.
Kısacası, konuşmak ve düşünmek için bilgiye ihtiyaç duymayan, okumayan, okuduğunu da anlamayan bir millet olma yolundayız. Bu halimizle bir büyük mirasın sorumluğunu omuzlayacak cesaret ve liyakate sahip olamayacağımız gibi, ülkemizle ilgili olan hayati kararlarımızda da doğru sonuçlara varamayız.
Unutmayın, Atatürk yaşamı boyunca sürekli kitap okuyan düşünce akımlarını ve bilimsel gelişmeleri yakından takip eden bir lider di, bilgisi ve öngörüleri sayesinde de Türk milletinin kurtuluş tarihini yazmıştı. Ve bu yüzden hiç yanılmadı, kandırılmadı.
ŞİMDİ televizyonları kapatın! Okuyarak ve bilgilenerek özgürleşin, “gerçek fikre ve güce” ulaşın…