58 yaşı bitirdim. Aklım erdiğinden beri vatan, millet, bayrak ve din gibi kutsal değerlerin ön plânda olduğu ortamların içerisinde bulundum. 1974 yılından bugüne kadar Ülkücü teşkilatlar ve MHP’de değişik görevlerde bulundum. 2003’ten İYİ Parti’nin kurulma kararı alındığı günlere kadar MHP içindeki muhalif harekette aktif görev aldım. İYİ Parti’nin kuruluşunda farklı görevler icra ettim. Genel Başkanımız Meral Akşener tarafından Yüksek İstişare Kurulu Üyeliği ile şereflendirildim.
Bir hayli devlet, özel sektör ve teşkilat tecrübesi edindim. Yeniden Parlamenter demokrasiyle yönetmeyi hedeflediğimiz devletimizde fikirlerin devlet hayatına uygulama yeri TBMM olduğunu bildiğim için bu yaşa kadar edindiğim tecrübe ve bilgi birikimini milletim, devletim ve ideolojim adına milletvekili olarak aktarmak istiyorum. Milletvekili aday adayı olmamın temel nedeni budur.
Bir hayli devlet, özel sektör ve teşkilat tecrübesi edindim. Yeniden Parlamenter demokrasiyle yönetmeyi hedeflediğimiz devletimizde fikirlerin devlet hayatına uygulama yeri TBMM olduğunu bildiğim için bu yaşa kadar edindiğim tecrübe ve bilgi birikimini milletim, devletim ve ideolojim adına milletvekili olarak aktarmak istiyorum. Milletvekili aday adayı olmamın temel nedeni budur.
“Niçin İYİ Parti?” sorusunun cevabına gelince…
İç Siyasette:
- Hükümet, küçük ortağının desteğiyle Türkiye’yi dünyada benzeri olmayan, demokrasinin temel kurallarına uymayan, adı dahi net belirlenememiş bir yönetim biçimine sürükledi;
- 15 Temmuz Darbe Girişiminden sonra belli bir süre yürütülmesi makul olan OHAL sistemi terk edilmeyerek, mutlakıyetlerde bile görülmeyen keyfi bir idare sistemine geçildi;
- KHK’larla devlet sistematiği değiştirilerek, yasama-yürütme-yargı tek bir elin kontrolüne verildi:
- KHK’larla yönetim biçimi yüzünden TBMM işlevsiz kaldı;
- Adalet tamamen güdümlüleşerek, toplumsal vicdanı tatminden uzaklaştı.
Dış Siyasette:
- Hükümet izlediği “Değerli Yalnızlık” politikası ile Türkiye dünya üzerinde yalnızlığa mahkûm oldu;
- Türkiye’yi destekleyen hiçbir komşusu kalmadı;
- Ortadoğu’nun yerel politikalarına yersiz müdahalelerimizden dolayı içinden çıkılması zor bir bataklığa daldık;
- ABD-Rusya-AB-İslam Ülkeleri ekseninde yürüttüğümüz politikalarda başarısız olduk, tek dostumuz kalmadı;
- Kendi kendine yetemeyen, dünyada pek çok insanın adlarını dahi bilmediği Afrika ülkelerine yardım ve yatırım yaparak, kendimizi dış politikada başarılı sandık.
Ekonomide:
- Ekonomiyi “yatırım” yerine, sıcak para ve dış kaynağa bağımlı hale getirmeleri yüksek cari açığa sebep olduğundan dünyanın en kırılgan ekonomilerinden birine sahibiz;
- Dış siyasal gelişmeler ile dışarıdan sıcak para arzı düşünce iç piyasa büyük bir para krizi yaşamaya devam ediyor. Her gün şirketler kapanıyor, çekler, senetler karşılıksız çıkıyor;
- Banka kredilerinde hızlanan kredi geri dönüş aksamaları Türkiye’yi finansal bir krize doğru sürüklüyor;
- Hükümet tüketim ve dış borç çılgınlığı ile Türk ekonomisini çökme eşiğine getirmiş durumdadır;
- İthalata dayalı ekonomik sistem, destek verilmeyen Türk tarımını yok olmaya doğru götürüyor;
- ABD talimatı olduğu açıkça belli olan “Şeker Fabrikalarının Özelleştirilmesi”, eğer gerçekleşirse Türk tarım ve hayvancılığına vurulacak son darbe olacaktır.
- Türkiye Ekonomisinin çıkmazları apayrı bir yazı konusudur ama şunu da söyleyebiliriz: Yatırım yerine “Rant Ekonomisi” tercih edildiği için ülkenin gerçek işsizlik rakamları toplumsal bir kaosa neden olacak biçimde arttı. Üniversite mezunu geçlerin işsizlik oranı artarken, gençlik manevi bir boşluğa düştü.
Toplumsal Hayat:
- Hükümetin gerginliklerle oy devşirmeye yarayan, "böl ve yönet" politikaları sonucunda toplum düşman kamplara ayrılma sürecinde hızla ilerliyor;
- Birbirini ötekileştiren toplumda karşılıklı tahammülsüzlük ve gerilim artıyor;
- Türk toplumu yaşama biçimleri, siyasal tercihleri ve inanışları esas alınarak kategorize ediliyor:
- Çocuk hakları, kadın hakları, hayvan haklarına kadar vicdanı sızlatan ihlaller son 15 yılda toplumsal değerlerin ne kadar aşındığını gösteriyor;
- Kamplara ayrılan toplum bir iç savaşın sinyallerini veriyor.
Türkiye büyük bir politik, ekonomik, uluslararası ve sosyal kaosa sürüklenirken, bu durumdan kurtulmanın tek çaresi olarak Türkiye’de bir hükümet ve cumhurbaşkanı değişikliği görülmektedir. Türk Demokrasi Tarihi incelendiği zaman bu değişikliği yapabilecek tek siyasi parti Türk Milletinin “Milli Merkez” ini temsil eden “İYİ Parti”dir. “İyilik Hareketi”nin cesur temsilcileri bu gerçekleri kapı kapı insanımıza anlattığı zaman Türk insanı tarihî ferasetiyle gerçeği görecek ve “Türkiye İYİ olacak”tır.
İYİ Parti Türkiye’nin son şansıdır. Koltuklarınızı eskitmek yerine ayakkabılarınızı eskitmeye var mısınız?