Feridun Yıldız
Feridun Yıldız

Ne mutlu Türküm diyene

Bu topraklar üzerinde asırlar boyunca Türk soylu olup da Türklüğe ihanet edenler olduğu kadar etnik olarak Türk soyundan gelmeyip, Türklüğü  ölümüne benimseyip bu vatana ve millete hizmet eden pek çok insanımız yaşaya gelmiş.

 

Bunlardan birisi Levon Dabbağyan’dır. Ermeni asıllı vatandaşımız Levon, kendisini bir Türk olarak tanımlamanın ötesinde bir “Türk Milliyetçisi” olarak tanımlar. Daha da ötesi katıldığı her toplantıda rahmetli “Alparslan Türkeş”e bağlılığını gururla belirtir.

 

Dün Ermeni asıllı bir Türk olan lise arkadaşım Semir Salman’dan bir elektronik mektup aldım. Benim “Biz Bu Ülkeyi Kürtçülerle Birlikte Kurtarmadık” başlıklı yazımı aynen kullanarak üzerine şu notu iliştirmiş:

 

“Siz Kürt açılımı(!) yapmaya kalkarsanız… Türkler de mecburen (gerçek belgelere dayalı)  Türk açılımlarına başlarlar! (haklı olarak…)”

 

Semir arsından gönderdiği ikinci elektronik postada duygularını  şu şekilde ifade etmiş:

 

“Kendim de bir azınlık olarak, sonuna kadar, sonsuza kadar aynen öyle. Bu toprağı kendimize yurt attık, vatan attık, asırlardır birlikte yasıyoruz, huzurluyuz, mutluyuz ve bağlıyız… Ne mutlu Türküm diyene.”

 

Semir bu elektronik postasında Atatürk’ten bir anekdot göndermiş. Anekdotun başındaki Semir’e ait şu ifadeler herkese ders olacak nitelikte:

 

“Türkiye, Amerika, Kanada, Avustralya gibi 200 etnik insanin yasadığı ülke değil.

 

Almanya’da yasanlar, Almanyalı değil, ALMAN’dır.

 

Fransa’da yasayanlar, Fransalı değil, FRANSIZ’dır.

 

İtalya’da yasayanlar, İtalyalı değil, İTALYAN’dır.

 

Türkiye’de yasayanlar, Türkiyeli değil, TÜRK’tur. NOKTA.”

 

Semir’in gönderdiği anektot ise ülke gündeminin ne idiği belirsiz açılımlarla meşgul edildiği bu günlerde ülkeyi yönetenlere ve aydınlara ders olacak nitelikte:

 

“Konu azınlıklar. İnönü bir yasa çıkarmaya hazırlanıyor. Atatürk’ün huzuruna çıkıyor. Bu muhteşem anektodu okuyun deriz!

 

Bugünlerde “özür diliyoruz” kampanyası ile Türkiye yine bir “azınlık” sendromu yaşamaya başladı. İşte bu dönemde Atatürk ile İnönü arasında yaşanan bir olay ders niteliğinde.

 

Başbakan İnönü saat 18.00 sularında Florya Köşkü’nde Atatürk’ü  ziyaret etmiş:

 

– Hayırdır İsmet… Habersiz geldin.

 

– Paşam, azınlıklar meselesi… Konuyu Meclis’e getireceğiz.. . Ne diyorsunuz?

 

– İsmet bugün geç oldu… Yarın sabah erkenden gel, konuşalım.

 

İnönü  çıkınca Atatürk ‘bütün görevlileri’ toplamış:

 

– Sadece laleler kalsın… Bahçedeki diğer bütün çiçekleri sökün, atın… Derhal.

 

İsmet Paşa sabah gelmiş, bahçenin “halini” görmüş ve “görevlilere” sormuş:

 

– Ne oldu böyle?

 

– Gazi Paşa Hazretleri emrettiler, söktük.

 

Başbakan İnönü, Cumhurbaşkanı Atatürk’ün odasına girmiş:

 

– Paşam, bahçenin durumu nedir?

 

– Azınlıkları söküp attım İsmet.

 

İnönü  “anladım” dercesine başını öne eğmiş:

 

Atatürk:

 

– İsmet, ben “Ne Mutlu Türküm Diyene” sözünü boş yere söylemedim… Kendini Türk hisseden herkes bu vatanın öz evladı… Ben hayatta olduğum sürece bu böyle bilinsin…

 

Ve sakın azınlıklar ile ilgili bir kanun çıkarılmasın.”

 

Bugün  ülkemiz bir etnik ayrımcılığa doğru sürüklenirken gerçekleri anlayabilmemiz için bir ders mahiyetindeki Atatürk’ün bu anekdotunu gönderen sevgili Semir’e bütün bunları yayınlayabilmek için izin istediğimde şu cevabı aldım:

 

“Onur duyarım, şeref duyarım., Bu vesile ile de bilmeni isterim ki  benim ile birlikte binlerce helâl süt içmiş , bu vatan için canını verecek Türklüğü ile övünç duyan ve bazılarınca sürekli azınlık diye adlandırılan  ama gerçekte tam bir Anadolulu  ve edindiği Türklüğü şerefi ile ve tüm kutsiyeti ile benimseyerek taşıyan nice insanlar var. Bu daima bilinmelidir.”

 

Bu ülkede Semir gibi Türklüğü ile övünen, bu uğurda kanını  dökmekten çekinmeyecek gerçek Türk vatandaşları olduğu sürece bu mukaddes vatanı kimse bölemeyecektir.

 

“Ne mutlu Türküm diyene!”

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!