“İdeoloji, toplum konusundaki bilgi ve görüşlerimize dayanan bir fikir kümesidir.” diyen dünyaca ünlü sosyoloğumuz Prof. Dr. Şerif Mardin’e göre, “İdeoloji, önemli toplumsal ayrımların belirmeye başladığı çağdaş toplumun kendine bir yaşam çerçevesi bulma çabasıdır. Bu toplumda beliren şartlar içinde insanların toplumdan koparak yabancılaşması olayı da ortaya çıkıyor. İdeoloji, gerek yabancılaşmış aydının gerekse yabancılaşmış sokaktaki adamın kaygu ve korkularına getirilmiş bir cevaptır.”
Ayhan Tuğcugil(Prof. Dr. İskender Öksüz) ise ideolojiyi şöyle tanımlar:
“İdeoloji; yerleşmiş bir değerler bütününe, meselâ bir din'e veya felsefeye dayanan ve cemiyet birimlerinden birini tercih ederek konu edinen ve bu cemiyet biriminin sevilmesi, korunması, yükselmesi ve yücelmesi için ulaşılması düşünülen hedefleri tayin eden; kullandığı kavramlar açık ve net olarak tarif edilmiş; kullanacağı metod açıklanmış; kullandığı kabulleri açıkça belirtilmiş; uygulamaya ait teklifleri ya da doktrini ilân edilmiş; kendi içinde ve kendine göre bir bütünlüğü, bir mantığı ve tutarlılığı olan, bir fikir ve yahut fikirler bütünüdür.”
İtalyan akademisyen Mauro Fotia’ya göre, “ideolojiler, bugün de, siyaset dünyasının en dinamik etmenleri arasındadır. İkinci plâna geçtikleri zaman bile, etkilerini sürdürmektedirler.”
Siyasi Parti benzer siyasi görüşleri paylaşan kişilerin bir ülkenin yönetiminde söz sahibi olmak üzere kurdukları teşkilatlara verilen isimdir.
Bir siyasi partiyi benzer siyasi görüşleri paylaşan kişiler kurduğunu varsayarsak o zaman şu soru aklımıza takılır: “Siyasi partilerin ideolojisi olmalı mıdır?”
Düşünceler bir olmadığı gibi amaçlar da bir değildir. Dünya üzerinde birçok amaçla kurulmuş parti düzenlerinden bahsetmek mümkündür. İdeolojilere göre parti oluşumları da parti çeşitliliklerini ortaya koymuştur.
Fransız siyasetbilimci Duverger siyasi partileri “kadro partileri” ve “kitle partileri” olarak temelde ikiye ayırır. Kadro partileri adından da anlaşılacağı üzere elit kadrolar tarafından idare edilen ideolojik yapılı siyasi partilerdir. Ancak hükümetler genelde kadro partileri tarafından yürütüldüğü için akla, “kadro partilerinin ideolojisi var mıdır” ya da “olmalı mıdır?” sorusu gelmektedir.
Türkiye örneğine baktığımız zaman şunu görüyoruz: Türk Siyasi Parti Geleneğini oluşturan siyasi partiler Osmanlı’nın son dönemlerinde kurulan, “İttihat ve Tarakki” ile “Hürriyet ve İtilaf” partileridir. Bunlardan İttihat ve Terakki Partisi geleneğinden CHP, MHP gibi “kadro partileri” doğarken Hürriyet ve İtilaf Partisi geleneğinden Türkiye Cumhuriyeti tarihinin üçte ikisine hâkim olmuş olan, DP, AP, ANAP, DYP, AKP gibi “kitle partileri” doğmuşlardır.
Yazar Barış Atagün'e göre;
Siyasi partileri yaşatan oy oranları değil ilkeleri ve ideolojisidir. İdeolojisine sahip çıkmayan, ilkelerinden taviz veren bir parti yüzde kaç oy alırsa alsın kalıcı olamaz.
CHP, 95 yıllık tarihinde 1950 den beri iktidar olamadığı halde hala ayakta kalabildiyse ilkeleri sayesindedir. 1950 den beri birçok sağ parti iktidar oldu, çok yüksek oy oranları aldı ama şimdi bazılarının tabelası bile kalmadı bazıları ise tabela partisi oldu.
Bir zamanlar % 45 oy alan ANAP nerede? 1950 den 2002 ye kadar Türk siyasetine damga vuran Demokrat Parti, Adalet Partisi, Doğru Yol partisi şimdi nerede? Hepsi tarihin tozlu sayfalarında unutulup gittiler.
Çünkü bu partiler merkez sağ dediğimiz kitle partileriydiler. Sağlam ideolojik temeller üzerine kurulan partiler değillerdi. Bu nedenle kendilerinden daha iyi bir kitle partisi çıkınca yok olup gittiler.
CHP ise her zaman Türk siyasetinde var olmaya devam etti. Ecevit dönemi dışında iktidar olamadı, her zaman muhalefette kaldı ama yok olmadı. Çünkü CHP bir ideolojisi partisidir. Tıpkı MHP gibi… Bu iki partiyi ayakta tutan aldıkları oy oranları değil ideolojileridir.
Bu açıklamaların ışığında yazımızın başlığına dönelim: “İYİ Parti’nin İdeolojisi var mıdır, Olmalı mıdır?”
Meral Akşener öncülüğünde 25 Ekim 2017'de kurulan İYİ Parti’nin siyasi yelpazede durduğu yer, 3 Temmuz 2017 günü, Yeniçağ Gazetesi yazarı Servet Avcı’nın kızının düğününe katılan Prof. Dr. Ümit Özdağ tarafından “Milli Merkez” olarak açıklanmış, yanında bulunan Meral Akşener tarafından da onaylanmıştı.
Özdağ açıklamasında;
“Merkez sağ parti değiliz. Her şeyden önce bütün Türkiye'yi kucaklayan bir siyasi hareketiz. Kendimizi milli merkezde tanımlıyoruz.
Herkesin yaşam tarzını güvence altına alacak bir parti olacağız.
Bizim partimiz bir anlamda Birinci Meclis'in ruhunu taşıyacak bir parti olacak. Türkiye, kuruluş felsefesi ve milli değerlerine dönmeli.” demişti.
Meral Akşener de Hürriyet Gazetesinden İpek Özbey’in, “Merkez sağdaki boşluğu dolduracak mısınız?” sorusuna şöyle cevap vererek “Merkez Sağ”da olmadıklarını ifade etmişti:
“Merkez sağ seçmeni yerinde duruyor. Bu seçmen, Batı’da CHP’ye, orta Anadolu ve buralarda Ak Parti’ye kaydı, biraz da MHP’ye. Cumhuriyet değerlerinin korunacağı, Atatürk’ün hele anasına sövülmenin ‘cıs’ olacağı bir alanın yaratılacağı, tacizin, tecavüzün, işkencenin ortadan kaldırılacağı, üretimin olacağı, nefes alınacak, vatandaşa ulaşacak merkezde bir siyasi organizasyon var artık. Aytun Bey’in gömleğini çıkarması gerekmiyor. Onur Aydın diye bir kardeşimiz var, solcu, gömleğini çıkarması gerekmiyor. Durmuş Yılmaz, muhafazakâr mesela. Gömleklerini çıkarmadan bu milletin bütünlüğü, mutluluğu, kavga dilinin ortadan kalktığı, hayat tarzına saygılı bir Türkiye için çalışacağız. Hep şu dendi, “ya cumhuriyet ya Osmanlı”. Hayır biz öyle demiyoruz, “Cumhuriyet ile Osmanlı” diyoruz. Laiklik veya din dediler. Biz “Laiklik ile İslam” diyeceğiz. “Demokrasi ile cumhuriyet” diyeceğiz.”
Bu açıklamaların ışığında, “İYİ Parti’nin ideolojisi vardır, olmalıdır da… Bu ideoloji Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ideolojisidir” diyebiliriz. Sayın Akşener’in dediği gibi “İYİ Parti’ye gelen gömleğini çıkarmasın ama gömleğinin üzerine Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil eden, ayyıldızlı, kırmızı beyaz ceketini giysin!”