Milletin büyük bir çoğunluğu sevincinden sokaklara dökülürken Osmanlı’dan kalma “İslam Teali Cemiyeti”nin torunları pırıl pırıl kızlarımıza aldırmaya başladılar. Türk Milleti ve Devleti tarihinin son 300 yılında en büyük kötülükleri “Siyasal İslam” hareketlerinden görmüştür. Osmanlı onların bağnaz fikirleri yüzünden gerilemiş ve yıkılmıştır. Emevi zihniyetiyle hareket eden bu güruh Osmanlı’yla yok olmamış, Cumhuriyetimize de sirayet etmiştir. Bu zihniyetin en büyük düşmanı Atatürk ve Cumhuriyetimizin kuruluş değerleridir. Voleybolcu kızlarımıza düşmanlıklarının en büyük sebebi de kızlarımızın her açıklamalarında kendilerini “Atatürk’’ün kızları” olarak tanımlamalarıdır.
“Filenin Sultanları” olarak tanınan A Milli Kadın Voleybol Takımımız Türk Milletine yaşattığı “Dünya Şampiyonluğu” zaferinden sonra “Avrupa Şampiyonluğu” zaferini yaşattı. Bu zaferlerle Türklük guru ve şuurumuzu şaha kaldırdılar. Kendilerine şükran borçluyuz. Milletin büyük bir çoğunluğu sevincinden sokaklara dökülürken Osmanlı’dan kalma “İslam Teali Cemiyeti”nin torunları pırıl pırıl kızlarımıza aldırmaya başladılar. Düşüncelerimi açıklamadan önce ibret olması bakımından birkaç olay aktaracağım:
Yer Belçika’nın başkenti Brüksel.
Yani AB’nin merkezi.
Voleybol Federasyon Başkanı Mehmet Akif Üstündağ, ekibi ve diğer görevliler salonda. Daniele Santarelli ve sporcular da hazır.
Başkan, “Şampiyonluk için ne versek az. Prim olur, başka bir şey olur. Tüm özel isteklerinizi yerine getireceğiz. Salonda işiniz bitti. Şimdi söz sırası sizde” dedi…
Önce İtalyan Hoca söz aldı. “Bu konuda konuşması gereken oyuncularım…” diyerek sözü Kaptan Eda Erdem’e bıraktı.
Otelin salonu bir anda sessizliğe büründü. Kimseden çıt çıkmıyordu.
İşte Eda’nın o kısa konuşması:
“Atatürk’ün sporcu kızları, ülkesi adına kazandıkları başarıyı pazarlık konusu yapmaz. Ne prim ister, ne de başka özel bir şey. 85 milyona yaşattığımız mutluluk bize yeter…” [1]
Bu da düşündürücü bir mahkeme kararı:
Milli voleybolcu Hande Baladın‘a sosyal medya hesabı üzerinden “yüzüne asit atarım” ve “arabanı tararım” gibi tehdit mesajları gönderdiği gerekçesiyle tutuklu yargılanan sanık Mustafa Neşeli’nin ilk duruşmada tahliyesine karar verildi. [2]
Türk Milleti ve Devleti tarihinin son 300 yılında en büyük kötülükleri “Siyasal İslam” hareketlerinden görmüştür. Osmanlı onların bağnaz fikirleri yüzünden gerilemiş ve yıkılmıştır. Emevi zihniyetiyle hareket eden bu güruh Osmanlı’yla yok olmamış, Cumhuriyetimize de sirayet etmiştir.
İkinci Meşrutiyet döneminde İttihat ve Terakki Partisi’ne karşı siyasal islamcılar Hürriyet ve İtilaf Partisi’ni kurdular. Kuvayi Milliye’nin en büyük düşmanlarından Damat Ferit Paşa bu partinin lideriydi. Millî Mücadele’den sonra bu partinin önemli ele başları kaçarken kalanlar 1. Meclisimizde 2. Grup adında bir grup kurdular. Atatürk’ün Başkomutanlık kararına karşı çıkanlar da bunlardı.
Siyasal İslamcılar Atatürk ve Tek Parti döneminde pek kafalarını kaldıramadılar ise de Demokrat Parti ile yeniden Türk siyasetine girdiler ve günümüze kadar güçlenerek, kadrolaşarak geldiler. Halkımızın masum din anlayışı, tarikat ve cemaatler bunların güçlenmesinde büyük rol oynadı.
Bu ekip Türkiye’yi ve halkımızı hızlı bir dönüşüme sokmaya çalışmaktadır. Bu dönüşüm ise zihniyet olarak Afganistan’daki Taliban’ın ve İŞİD’in aynısıdır. Bu dönüşüme uymayanlar ise acımasız bir şekilde ötekileştirilmektedir. Bu zihniyetin en büyük düşmanı Atatürk ve Cumhuriyetimizin kuruluş değerleridir. Voleybolcu kızlarımıza düşmanlıklarının en büyük sebebi de kızlarımızın her açıklamalarında kendilerini “Atatürk’’ün kızları” olarak tanımlamalarıdır. Sebep bir voleybolcu kızımızın cinsel tercihi falan değildir; ayrıca bu kızımız söz ve eylemleriyle bu tercihinin reklamını yapmadığı için kişisel tercihtir ve kendisini bağlar. Sormak isterim; bu ekip, neden örneklerinden sadece birkaç tanesini sıralayacağım aşağıdaki olaylara gerekli tepkiyi göstermemiştir:
- Tarikat liderlerinden birisi televizyon ekranlarında küçük erkek çocuklarla ilişkinin eski metinlerde de bulunduğunu ve buna “bademleme” denendiğini açıklamıştır;
- Tarikat ve cemaatlere ait pek çok yurt ve Kuran Kursunda ortaya çıkan sapık ilişkilerin üstleri örtülmeye çalışılmıştır;
- Aile Bakanımız böyle bir olaydan sonra “Bir defadan bir şey olmaz” deme cüretini göstermiştir.
- Bir tarikat şeyhi 8 yaşındaki kızını 30 yaşındaki müridine nikahlamıştır.
- Geçenlerde bir cemaate bağlı bir hoca sakalsız erkeklerin diğer erkekleri cinsel olarak tahrik ettiği açıklamasını yapma gafletinde bulunmuştur.
Bu örnekler saymakla bitmez. Örnekler gösteriyor ki, ne yazık ki, bu ekibinin büyük bir çoğunluğunun aklı uçkurundadır. Örneklerini Afganistan ve Pakistan’da görüyoruz. Allah hepimizin kadınlarını, kızlarını ve çocuklarını bu güruhun ellerinden korusun
Sonuç olarak, A Milli Kadın Voleybol Milli Takımımızın Kaptanı Eda Erdem’le ilgili açılan bu kampanyayı ben de destekliyor, bütün okuyucu ve dostlarımdan destek bekliyorum:
Milli takımda ve Fenerbahçe’de onlarca kupa kazanan Eda Erdem, Türk halkının kalbine taht kurdu. İstanbul Fenerbahçeliler Derneği, tecrübeli voleybolcu için heykel kampanyası başlattı. Dernek, sosyal medya hesabından paylaştığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Gelin hep beraber TŪRKİYE’de bir ilki gerçekleştirelim. Dūnyanın en būyūk takımının kaptanı Eda ERDEM DÜNDAR’ın heykelini yapalım. Kadın ve başarılı sporcu olarak TÙRKÌYE’de bir ilk olacaktır. Būtūn FENERBAHÇE Derneklerimiz ile beraber gerçekleştirelim.” [3]
[1] https://www.yenicaggazetesi.com.tr/voleybolcu-kizlarin-ne-prim-istedigini-serafettin-tilki-acikladi-milli-705781h.htm
[2] https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/hande-baladina-tehdit-yagdiran-saniga-tahliye-akil-sagligi-raporu-bekleniyor-2117076
[3] https://www.milliyet.com.tr/skorer/milli-takim-ve-fenerbahce-kaptani-eda-erdem-icin-ozel-kampanya-heykeli-yapilsin-7001746