AKP, Meclis Başkanlığı’na sunduğu yeni anayasadaki temel hak ve özgürlüklerle ilgili önerisinde “Türk vatandaşı” ya da “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı” şeklinde bir tanımlamaya yer vermedi.
AKP, mevcut anayasadaki “Türklük” ifadesini kaldırıp, vatandaşlığı “vatandaşlık bir haktır” şeklinde tanımlandı.
1 Ağustos’ta toplanıp çalışmalarına başlayacak olan Uzlaşma Komisyonunda temsil edilen 4 parti temel hak ve özgürlükler bölümünde yer alan maddelere ilişkin önerilerini Meclis Başkanlığı’na sunmaya başladı. AKP, parti kapatma ve vatandaşlık ile ilgili maddelerde önemli değişiklikler önerdi. 1982 Anayasası’nın 66’ncı maddesi vatandaşlık ile ilgili düzenlemeler içeriyor. Bu maddede yer alan, "Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür" hükmü yıllardır tartışılıyor. Düzenlemeye Kürtçü bölücüler karşı çıkıyor. AKP’nin vatandaşlık ile ilgili maddesi ise kısa birkaç fıkradan oluşuyor. Bu madde “Vatandaşlık bir haktır. Vatandaşlığa kabul ve kaybetmeye ilişkin hususlar kanunla düzenlenir” şeklinde düzenleniyor. Böylece AKP, mevcut anayasadaki “Türklük” tanımını kaldırıyor.
AKP, vatandaşlık ile ilgili maddeyi hazırlarken şu dört seçenek üzerinde durmuştu:
- Türk vatandaşlığı
- Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı
- Anayasada vatandaşlık ile ilgili hiçbir madde bulunmaması.,
- Irk ya da etnik hiçbir atıf yapılmayan, sadece vatandaşlık tanımının yer alması.
Bu öneri bilimsel gerçeklere uygun değildir. Bilimsel olarak, Anayasal ülkelerde, o ülkede yaşayanların devlet tarafından anayasada vaad edilen haklardan yararlanmaları için o ülkeye vatandaşlık bağı ile bağlı olmaları gereklidir. Bu kişilere vatandaş denir. Vatandaşın politik katılım hakkı vardır.
Her anayasal ülkenin vatandaşlık gereklilikleri anayasalarında yazmaktadır. Günümüzde bu gerekliliklerin başında milliyet, doğum yeri ve kültür gelir. Örneğin birkaç yıl öncesine kadar Alman vatandaşı olmak için anne veya babasının Alman olması gerekliliği vardı. Fransa’da, doğum yeri Fransa sınırları içinde olanların vatandaş olma hakları vardır. ABD’de ise, vatandaş olmak isteyenler, Amerikan toplumuna tümüyle uyum sağladıklarını ve Amerikan geleneklerini benimsediklerini kanıtlamak durumundadırlar.
Vatandaşlık bir devletin kendisine bağlı olan bireylerine tanıdığı yasal bir haktır. Vatandaşlığın uluslar arası boyutta bir anlam ifade edebilmesi için başına onu tanımlayan bir sıfat gelmelidir. Türk vatandaşı, Alman vatandaşı, İtalyan vatandaşı vs. gibi. Bu sıfata sahip olmayanlara Devletlerarası Hukuk’ta “haymatloz”(vatansız) denir. İktidar Türk vatandaşlarını haymatloz mu yapmak istemektedir?
Hukukî terminolojide devlet, “Ülke adı verilen belirli bir toprak üzerinde yaşayan insan topluluklarının bir egemenlik anlayışı ve hukuku içinde bir siyasi iktidar altında örgütlenmesidir.”. Devletin oluşabilmesi için insan(millet), toprak(ülke, vatan) ve egemenlik(siyasî ve askerî otorite) unsurlarının üçünün de bir arada olması şarttır. Bu unsurlardan birisinin dahi eksik olması devlet oluşumunu engeller.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu milleti Türklerdir. Bu bilimsel bir gerçektir. Bu coğrafya’ya yıllardır biz Yunanca kökenli Anadolu(Anatolia) derken buralara Türk ülkesi anlamına gelen Turchia(Türkiye) adını veren Batılılardır. Devletimizin kurucusu Atatürk bu gerçeği veciz bir sözle özetlemiştir: “Türkiye devletini kuran halka Türk Halkı denir”
Türkiye, Amerika, Kanada, Avustralya gibi 200 etnik insanin yasadığı ülke değil;
Almanya’da yasanlar, Almanyalı değil, Alman’dır.
Fransa’da yasayanlar, Fransalı değil, Fransız’dır.
İtalya’da yasayanlar, İtalyalı değil, İtalyan’dır.
Türkiye’de yasayanlar, Türkiyeli değil, TÜRK’tur.
Kaldı ki 1997 yılında MGK talimatıyla Erciyes Üniversitesi, Elazığ Fırat Üniversitesi, Malatya İnönü Üniversitesinin öğretim görevlileri katılımı ile 68 ili dolaşıp tek tek köy ve mahallelere kadar teker teker hangi kökenden, mezhepten ve tarikattan olduğunun tespitini yapmıştır. Bu bilimsel araştırmaya göre Türkmen, Yörük, Tatar, Tahtacı, Terekeme, Karaçay, Azeri gibi Türk soyundan gelen gruplar ve artık tamamen Türkleşmiş geldikleri kökenle ilgileri kalmamış 50 milyon civarı. Ayrıca diğer etnik gruplar içinde sayılan, ancak Türkleşme sürecinde olanlarda dahil edildiğinde bu sayı 55 milyona çıkıyor.
İşte bu nüfus Türkiye’de “marabalaştırılmak” isteniyor. Bu nüfusun kendisini tanımlama hakkı elinden alınmak isteniyor.
Ey, Türk! Türk’e yakışır ve vakur bir şekilde demokratik tepkini göster. “Türklere Özgürlük!” diye haykır. Kimliğini terk etme, elinden alınmasına izin verme. Birleş, kenetlen. Türk’ün varlığını ve kimliğini savunan siyasi partilerde, sivil toplum kuruluşlarına üye ol. Her şey bitmeden bir dip dalgası oluştur.
Ey, Kuvay-i Milliye’nin günümüzdeki temsilcisi Ülkücü Hareket! Uğruna binlerce şehit verdiğin kimliğin elinden gidiyor. Başbuğunun öngördüğü gibi Bizans’tan gelen bazı alışkanlıkları terk et. Enerjini kendi içinde mücadele etmek için harcama. Ülkücü Hareketi bitirmek isteyenlerin seni “Genel Merkezci”, “Muhalif” sıfatlarıyla bölmesine izin verme. İnadına teşkilatında birleş. Birleş ki, güçlü olasın. Sen bu milletin millî reflekslerinin lokomotifisin. Bu sorumluluğunu asla unutma!
İnadına;
Ne mutlu Türküm Diyene!