MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Antalya’da yapılan İl ve İlçe Başkanları Toplantısında, “Olağanüstü kongre derdine kapıldılar. Temellerimizi dinamitlemeye çalıştılar. Otellerde toplandılar, fitne kazanı kaynattılar. Amaç Türk milletinin son kalesini kapatmaktı. Başardılar mı? Elbette, asla. Davamız dualıdır, himaye Allah’tandır. Destek aziz Türk milletindendir. 3 hilal okyanus ötesinin eline düşemezdi, düşmedi…” dedi.
Bahçeli, iki yılı aşkın bir süredir Akşener’in FETÖ bağlantılı olduğunu iddia etmesine rağmen ne kendi partisi, ne de iktidar partisi devlet gücünü de kullanarak hiçbir belgeye erişemedi. Sayın Akşener ve partisini suçlayabilecek bir delil bulabilselerdi çok mutlu olacaklardı.
Bahçeli ve partisi Sayın Akşener ve İYİ Parti’ye “FETÖ” damgasını bulaştıramayınca bu sefer suçlamayı “Türkiye ve MHP düşmanlığı” üzerinden yürütmeye başladılar. Halbuki 3 Kasım 2001 tarihinde Ülkücü geçmişini ve mücadelesini, ahlâkını överek MHP’ye davet eden ve katılış rozetini de bizzat takan yine Bahçeli’nin kendisiydi.
Akşener, 2007 Türkiye genel seçimlerinde MHP İstanbul milletvekili olarak meclise girdi. 23. Dönemde 10 Ağustos 2007 tarihinde Bahçeli’nin isteğiyle TBMM başkanvekili adayı oldu ve seçildi. 2011 ve Haziran 2015 genel seçimlerinde tekrar MHP İstanbul milletvekili olarak tekrar meclise girdi.
MHP’nin 2002 yılından sonra Meclis dışında kalmasıyla birlikte hesap soran MHP tabanında parti içi muhalefet gelişti. Bilhassa 2010 yılından sonra TBMM Başkan Vekilliği’nde üstün bir performans sergileyen ve başarısıyla Türk Milleti’nin de takdirlerine şayan olan MHP İstanbul Milletvekili Meral Akşener muhalif taban tarafından “olması gereken” bir Genel Başkan adayı olarak görüldü. Bilhassa 2012 MHP Kurultayı öncesinde bu arzuların sesi her tarafta duyulur hale gelmişti.
Yoğun talep üzerine Meral Akşener 18 Ağustos 2014 tarihinde www.haber61.net’e, “Altını çizerek söylüyorum, MHP Genel Başkanlığına adaylığım söz konusu değil. Partimizin ilkeleri ve değerleri noktasında üzerimize düşen görev neyse onu yapmaya devam edeceğiz. Türkiye’nin içinde olduğu bu sıkıntılı süreçte MHP çatısı altında her zamankinden daha çok birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var.” Açıklamasında bulundu.
Yine benim, www.haberiniz.com.tr üzerinden, kendisine yaptığım Genel Başkan Adaylığı çağrısına aynı tarihte direkt tweet mesajlarıyla, “Her canı sıkılanın benim üzerimden polemik yaratmasını ülkücü tavırla bağdaşmaz buluyorum. Defalarca red etmeme rağmen bu işlemin sona ermemesi de oldukça manidardır. Gb[1] aday olmak elbette her ülkücünün hakkıdır. Aynı zamanda kişinin talebini dillendirmesi gereken bir durumdur. Tekraren ve umuyorum ki son kez olur, MHP nin gb lığına ne dün ne bugün kesinlikle bir düşüncem ve çalışmam olmamıştır. Aksini iddia eden müfteridir. Sn genel başkanımızın daveti ile şerefle görev yaptığım ilkeleri ve söylemleriyle mutabık olduğum partimiz de beklerdim ki bazı Arkadaşlarım da “o sözünde durur” desin. Gencecik çocukların sövgülerine maruz bırakılmamı Allah'a havale ediyorum. Ömer Seyfettin'in Diyet Romanının kahramanı gibiyim. Hakkınızı helal edin. İlk defa bir arkadaş arkadan konuşmadı. O da sizsiniz. Teşekkür ederim. Selam ve dua ile.” Açıklasında bulundu.
Kendi açıklamalarından da görüleceği üzerine Sayın Akşener MHP Milletvekili olduğu süre içerisinde hiçbir hizbin ve tezviratın kaynağı olmamıştır. Akşener, 15 Ekim 2015’te, Bahçeli’nin, “Hanımefendi biraz dinlenecektir” şeklindeki yoruma açık sözleriyle 1 Kasım 2015 Milletvekili Genel Seçimlerinde aday gösterilmemişti. Henüz daha milletvekili iken, 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra kendisine AKP tarafından yapılan “Başbakan Yardımcılığı”nı reddederken, MHP Genel Başkan Yardımcısı Tuğrul Türkeş bu teklifi kabul etmiş ve daha sonra da AKP’ye geçmiştir.
Sayın Akşener kendisine yapılan bu teklifi geçen hafta İstanbul’da Basın mensupları ile yaptığı toplantıda, sorulan bir soru üzerine şöyle açıklamıştır: “Sayın Erdoğan bir iftiraya uğradı, 4 gün sonra beni aradı, 35 dakika bir konuşma yaptık. Sonra güçlü bir başbakan yardımcılığı teklif edildi. Soru şu; bunu kabul etseydim, bugün ölmüş anama sövülür müydü? Sövülmezdi”.
MHP’nin 4-5 ay içerisinde milletvekili sayısını yarı yarıya düşürme başarısızlığını yaşadığı 1 Kasım 2015 tarihinden sonra Ülkücü Hareketin tabanından şimdiye kadar görülmemiş ölçüde bir muhalif dip dalgası oluştu. MHP tabanının üçte ikisi “Olağanüstü Kongre” yapılmasını istiyordu. Partisi tarafından milletvekili adayı yapılmayan Meral Akşener seçimli olağanüstü kongre girişimleri sonuçsuz kalması sonucunda yeni parti oluşumu için çalışmalara başladı.
Evet, kendisinin de açıkladığı gibi Sayın Meral Akşener Ömer Seyfettin’in “Diyet” hikâyesinin kahramanı “Demirci Ali”nin yerine konulmak istenmektedir. Aynı hikâyede mütemadiyen diyet bedelini isteyen “Hacı Mehmet”in rolünü ise söylemleriyle Bahçeli kendisine yakıştırmaktadır. Açıklamalardan da anlaşılacağı üzere Sayın Akşener’in kimseye diyet borcu yoktur.
İYİ Parti Türk Milleti’nin son ümididir, Türk Milletine ihanet etmiş olanlar bunu anlayamaz!